Haydan geldi huya gitti

TSK’ya öteden beri ‘son kale’ denilmesine güldüm ben. Özellikle ulusalcı histerilerin arttığı 2007-2009 arasında sıkça duyduğum bu ‘son kale’ analojisi oldum olası güldürdü beni. Bana göre, TSK hiçbir zaman ‘son kale’ olmadı. Tam tersine, madem analoji yapıyoruz, ben TSK’yı ‘boş kale’ olarak gördüm öteden beri. Genel olarak NATO ordularını, özel olarak TSK’yı yakından tanımaktan ötürü bu benzetmeyi tercih ettim.
Peki, bu TSK neden ‘son kale’ değil de ‘boş kale’ bana göre? Sebebi basit. 50 kere söyledik. Bıkmadan usanmadan söyleyeceğiz. Sen NATO’ya girdiğin zaman zaten kaleyi boş bırakmışsın arkadaş.

Türkiye halkının büyük bir bölümünü kendini sağcı ve muhafazakâr sanan şeylere dönüştüren kuvvetlerin en büyüğü hiç şüphesiz uluslararası sermayenin uşağı olan yerli işbirlikçi, sözde laik komprador burjuvazi oldu. Şimdi o burjuvaziyi de bir korku sardı biliyoruz. O burjuvazinin kolluk kuvveti de her daim maalesef TSK oldu.

Özel olarak TSK, ama genel olarak ordular sadece Türkiye’de değil, dünyanın bütün kapitalist ülkelerinde en kolay elde edilen kurumlardır. Zaten öyle olmasalar, dünya ve kapitalizm tarihinin neden bu kadar çok sayıda darbelerle dolu olduğunu da anlayamazdık.
Peki, ama genel olarak ordular, özel olarak TSK neden bu kadar kolay elde edilir? Biz solcular, sosyal demokratlar, sosyalistler neden elde edemiyoruz bu orduyu? İşin doğrusu, erken kalkanın ele geçirdiği kurumlardır ordular. Bir kere erken kalkmak lazım... Malum iktidar çevreleri, neredeyse doğduklarından beri sabah ezanı ile uyandıkları için bu konuda beynamazlardan daha şanslılar. Bizler horlayarak uyudukça orduyu nah ele geçiririz. Askerde bile nöbetlerimize zor kalktık zaten. Ama yine de bir orduyu ele geçirmek için erken kalkmak tek şart değil. Gerek bir şart olmakla beraber yeter şart değil. Zaten zamanında malum cemaat ve iktidar da epeyce bir ömür tükettiler bu hususta. Üstelik aynı ordu, “28 Şubat tiyatro darbesi” dönemi dâhil olmak üzere onları NATO’ya girdiğinden beri koruyup kolladığı halde.

Ordular ve TSK hakkında gözden kaçırılan en önemli olgu, bu tür kurumların üst kademelerinde yer alan kimselerin hangi aşamalardan gelip geçtikleridir. Elbette topyekun bir değerlendirme yanlış olsa da, büyük ölçüde kadroların kaderlerinin tamamı birtakım üstlerin vereceği kararlara bağlıdır. Hatta sadece askeri bir hiyerarşi değil, az ya da çok sivillerin etkisini de ihmal etmemek gerek. Bir general olmak için on yıllar boyunca binlerce sayıda emirlere itaat etmek zorundasınız. Bir general olmak için on yıllar boyunca yüzlerce ağız kokusu çekmek zorundasınız. Bir general olmak için çok sayıda postalın emrinde manevi boyutlarda da olsa ezilmek ve büzülmek gerekiyor. Binlerce emre itaat etmek askerliğin doğasıdır. Emir-komuta zinciri denilen hadisedir. Bu meşhur zincir, tüm mesaisini sanıldığı kadar da “vatan, millet, Sakarya” ile geçirmez. Tayinler, atamalar geldi mi torpil mekanizmalarının nasıl işlediğini sağır sultanlar bile bilir bu ülkede. Üstelik bu hastalıklı mekanizma, sadece bu ülkeye has değil, dünyanın en büyük ordusuna sahip sözde gelişmiş ABD ordusunda bile en yetkin mekanizmadır.

Aslına bakılırsa, dünyanın bütün orduları, hatta ABD ordusu bile kâğıttan kaplandır. Hele hele Türkiye ordusu, şaka maka NATO’nun ikinci büyük silahlı gücüdür ve komşuları arasında Suriye hariç kendisine birkaç aydan daha fazla direnebilecek bir ordu yoktur. Ama başka bir pencereden bakıldığında kâğıttan kaplandır. Neticede varlığını uluslararası sermayenin askeri örgütü olan NATO’ya teslim etmişsen elbette kolaylıkla ele geçirilirsin. Silahları var diye orduları fazla gözde büyütmemek lazım. Sermaye zincirine bakmak lazım… Emir-komuta zincirine değil.

Öte yandan şu anda orduyu istedikleri çizgiye çektiklerini düşünen iktidar sarhoşlarına kötü bir haberim var. Genel olarak ordular belki çok kolay elde edilirler ama bir o kadar da kolay kaybedilirler.  Sanılanın aksine termodinamik yasalarına göre hareket eder NATO orduları. Termodinamiğin birinci yasası açıkça der ki “enerji yoktan var edilemez, vardan da yok edilemez.” Şekil şemal değiştirir enerji…

Önceki ve Sonraki Yazılar