İktidar uğruna neler yapılmaz ki!

Erdoğan’ın başbakan olduğu Siirt seçimi garabetinden bugüne dek olan biten düşünüldüğünde yapabileceklerinden ürkmemek mümkün değil.
Bir yandan saflarını sıklaştırıyor diğer yandan seçimden önce kaybettiği psikolojik üstünlüğü geri kazanmaya çalışıyorlar ve koalisyon müzakereleriyle CHP’yi uyuşturmayı; Kürt karşıtı, milliyetçi söylemiyle MHP’yi dumura uğratmayı başarmış durumdalar.

Uzun uzun analizlere gerek yok. Türkiye bugün, 7 Haziran seçim sonuçlarını yok sayan, milli iradeci! ‘işgalci’ bir zümre ile savaşa sürükleniyor. 400 sandalye vermeyerek bu işin (başkanlık) huzur içinde çözülmesini istemeyen toplum cezalandırılıyor. ‘AKP’yi tek başına iktidar yapmayarak kaosu tercih eden’ seçmen terörle mücadele adı altında hizaya çekiliyor ve “aklını başına al” deniyor.

Yalan, iftira fabrikası ve yayıcısı yandaş medya/ üniversiteler gayretle çalışıyor. Çok iyi bildikleri hayasızca akına devam ediyorlar. Yetinmeyip, ‘devlet partisi’ olmaktan çıkıp ‘parti-devlet’ evresinde güvenlik aygıtı (ordu+polis) aracılığıyla terörle mücadele adı altında tüm toplumu korkutup, yıldırmaya çalışılıyorlar. İktidar kliği; pratikte olmayan bir Meclis, hesap soracak bir muhalefet yokluğunda, askıya alınmış hukuk, susturulmuş medya, terörize edilmiş kitleler ile geçici ve istisna iktidarını kalıcılaştırmaya ya da tekrar (tek başına AKP iktidarını sağlayana dek tekrarlanacak seçimlerle) tek başına hükümet olmayı hedefliyor.

AKP’ye/Erdoğan’a meydan okumak, devlete meydana okumaktır ve HDP ve Eşbaşkanı Demirtaş bunun sonucuna katlanmalıdır.

“Seni başkan yaptırmayacağız” cüretini göstermekle kalmayıp, bir de barajı aşma günahını işleyen HDP’ye “artık çözüm sürecinin filmini yapar” diyen birinin “Öcalan bunları sopayla kovalar” sözünü nereye koymalı. Bu açıklama, çözüm sürecinde Öcalan ile nasıl bir samimiyet kurulduğunu göstermiyorsa, ‘PKK, HDP’den evladır’ ya da ‘Benim iktidarıma tehdit olan HDP, PKK’dan daha tehlikelidir’ sonucu çıkarmak abes mi olur?

Ya da “terör örgütü ile organik bağları var, PKK ile bağını kopar’ hezeyanlarından sonra Öcalan’a “Bu Demirtaş çok oluyor, bizi şu Demirtaş belasından kurtar, çözüm sürecini onsuz yürütelim” mesajı göndererek silahlı bir gücün üstelik “terörist bir örgütün!” siyasete müdahale etmesini beklemek, “terör örgütü lideri bir mahkum”dan seçilmiş bir siyasetçinin alaşağı edilmesini istemek nasıl yorumlanabilir?

Parti kapatmaya karşı olma sahte demokratlığı ile meclisi fiili olarak kilitli tutmak, HDP’yi bu meclisten dışarı atmanın yollarını aramak ve bunun için yalan ve iftiralar ile itibarsızlaştırma kampanyası başlatmak “faşistler de demokrasiyi dilinden düşürmez” sözünü doğrulamıyor mu?

Kısacası, AKP artık Kürtlerden umudunu kesmiş durumda ve güvenlik parametreleri ve terör iklimi içinde gerçekleşecek bir tekrar seçimden yana. Kasıtlı şekilde yükselttiği milliyetçi dalgadan medet umuyor.

Sonuçta, 7 Haziran sonrası ortaya çıkan toplumsal taleplerden ve siyasal gerçeklerden hiç hazzetmeyen iktidar istediğini elde etmeye ne kadar kararlı olduğunu ve bu uğurda neler yapabileceğini bir kez daha gösterdi. Ülke, gençler, insani değerler, adalet vs. tüm bunlar onun gözünde teferruat dahi değil.

Tarih haklı olanın kaybettiği, haklı olmanın kendi başına yetmediği örneklerle dolu. Bu nedenle asıl amaçlarının IŞİD ile mücadele olmadığını, hedefte sadece Kürtlerin ve HDP’nin olmadığını unutmadan mücadeleyi ortaklaştırmak gerek.

Önceki ve Sonraki Yazılar