İşbirlikçi yobazlık!

AKP, emperyalizmle, özellikle ABD emperyalizmi ile çatışarak iktidar olamayacaklarını gören ve bu nedenle yüz kızartıcı bir işbirlikçiliğe yönelen siyasal islamcıların partisi olarak doğdu.

Ancak AKP’nin islamcılığı ve iktidar etme zihniyeti, esas olarak Suudi ve Körfez Emirlikleri’nin sergilediği siyaset tarzının yeniden üretilmesinden başka bir şey değildi.

AKP, Sunni-Selefi mezhepçiliğinden beslenen gerici ve işbirlikçi geleneğin, görece ılımlı bir versiyonu olarak şekillendi.

Bu anlamda AKP, Washington tarafından geliştirilen Büyük Ortadoğu Projesi'nin stratejik bir ürünüydü.

Doğunun kalbine sokulmuş kirli bir projeydi.

Bu nedenle AKP, IŞİD gericiliği ile tutarlı şekilde mücadele edemez.

Çünkü, AKP klasik bir merkez sağ ya da muhafazakar parti değil, siyasal islamcı (mezhepçi) bir örgüttür.

AKP’nin, son çözümlemede, IŞİD ile arasında ideolojik bir akrabalık var.

AKP işte bu yüzden katille maktulü (kurbanı) aynı kefeye koyarak, IŞİD’e yönelik operasyonu sol ve devrimci örgütlere karşı saldırıyla birleştirdi.

Hatta, son iki günde yaşanan olaylara bakılırsa, hükümet IŞİD’i bıraktı ve bu terörist örgüt tarafından arkadaşları Suruç’ta katledilen solcu-devrimci gruplara karşı bir savaş başlattı.

AKP, dar mezhepçi hesapları ve gücünü abartarak Ortadoğu’da manevra alanını genişletmeye çalışmak gibi nedenlerle, ABD ve Batı’nın desteğini önemli ölçüde yitirdi.

AKP’yi iktidara taşıyan konjonktür değişti, emperyal proje çöktü.

Diğer taraftan AKP, kendisini var eden iç dinamikleri de fazla abarttı.

Gezi/Haziran eylemleri, ona gücünün sınırlarını gösterdi. Halk 7 Haziran’da AKP’yi hükümetten düşürdü.

Ancak bu parti ülkeyi yönetmeye devam ediyor.

Öyle anlaşılıyor ki, Tayyip Erdoğan, AKP yönetimi altında Türkiye’yi erken seçime götürme hesabı yapıyor.

Türkiye, Arap gericiliğinin bir parçası olan AKP’yi daha fazla taşıyamaz.

Çünkü bu parti toplumsal ve bölgesel barışı tehdit eden bir güce dönüştü.

Önceki ve Sonraki Yazılar