İstikrar patlaması yaşıyoruz

Gerçekten söyledikleri gibi istikrar geldi memlekete. Bu ülkede patlayacak bomba tahmininde bulunmak 5 günlük hava durumu tahmininde bulunmaktan çok daha kolay artık. İstikrardan geberiyoruz evet. Havası bile böyle istikrarlı değil bu ülkenin. Bir sıcak bir soğuk. Düşünsenize ne kadar sıcak beklenmedik bir Şubat ayı yaşadık. Ama bomba tahminlerimiz hep tutuyor.

Can kaybının az olmasından ötürü görece küçük çaplı sayılabilecek İstiklal Caddesi patlamasının amacı, 3. Ankara Kızılay patlamasından sonra Nevruz’a doğru son günlerde yayılan çoğu asılsız ve halkı terörize etme amaçlı ihbarlar ile birlikte değerlendirilmelidir.

İstiklal Caddesi patlamasının tek bir amacı vardı. O da büyük şehirlerde, özellikle İstanbul’da Nevruz toplanmalarını, Doğu illerinde ve ilçelerinde devam eden vahşi ve kirli savaşa yönelik oluşabilecek protesto gösterilerini ve hala kutlanacak bir hali kaldıysa Nevruz kutlamalarını engellemekten ibaretti. Aleni bir kaos savaşının bir diğer hamlesinden başka bir şey değildi. 20 Mart 2016’da başta İstanbul ve Ankara’nın hayalet kent görünümüne sahip olması için bu sefer İsrail vatandaşları kurban seçildi. İranlı turist arada kaynamışa benziyor.

Bir kere gerçek IŞİD, İsrail’i, İsrail çıkarlarını ve İsrail vatandaşlarını ne zaman hedefine aldı ki bir anda tam da Nevruz günlerinde hem de Türkiye’de ve İstiklal Caddesi’nde hedef alası tuttu. Gerçek IŞİD hiçbir zaman İsrail’i hedef almadı.  Durup dururken Nevruz arifesinde alacağını iddia etmek ahmaklıktan başka bir şey değildir. Havuz ve karpuz medyasında yazıyor olmak gerek bunu iddia etmek için.

Türkiye’de bugüne dek gerçek IŞİD’in resmen bir tek eylemi olmadı. Ne Suruç, ne Diyarbakır, ne Sultanahmet ne de Ankara Garı patlamalarını IŞİD’in resmen üstlendiğini duyan oldu mu? Hayır. IŞİD denilen örgüt Türkiye’de hiçbir eylemi resmen üstlenmedi. İstiklal Caddesi patlamasını da üstlenmeyecektir. Çünkü bütün bu eylemleri Irak ve Suriye’deki resmi IŞİD değil, yüzde yüz yerli malı olan mutasyon IŞİD’imiz yaptı. Bir zamanlar söylendiği gibi öfkeli bir birtakım gençlerimiz birtakım karanlık iktidar odaklarının dönemsel ihtiyaçları doğrultusunda kendi kendilerine patlayıp duruyorlar işte. Seçimler bitti. Şimdi de Nevruz denk gelmiş işte.

Doğu’da süren kirli savaşın Nevruz yansımaları olacaktı şüphesiz. Ankara’da Kızılay Güvenpark, İstanbul’da İstiklal Caddesi sadece Nevruz değil, bütün gösteriler için göstericilerin toplandığı veya hedefledikleri mekânlardır. Nevruz geçecek. 1 Mayıs yine geliyor. Başta Nevruz gösterileri olmak üzere, bundan sonraki bütün olası gösterilere karşı patladı son bombalar. Gezi direnişinin ana damarıydı İstiklal Caddesi ve Kızılay. Bu taşeron bomba ile bütün göstericilere mesaj verildi. Tıpkı Ankara Garı patlamasında olduğu gibi “Bir daha asla barış için, protesto için toplanmayın. Doğu’daki gibi Batı’da da sizi öldürürüz!” denildi.

İstiklal Caddesi patlamasını meczup bir IŞİD mensubunun kadim Yahudi düşmanlığı motivasyonu ile gerçekleştirdiğini sanmak için gerçekten havuz medyası okuru ve izleyicisi olmak gerek. MOSSAD’ın şu ara IŞİD’in gerçekten İsrail vatandaşlarına saldırdığını düşündüğünü pek sanmıyorum. Nevruz engellemesi ve yasaklamaları için yapılan birtakım domestik operasyonlar sırasında “Mavi Marmara’nın intikamı mı alındı acaba?” diye araştırma yaptıklarına eminim hatta. Yanlış anlama olmasın. MOSSAD ajanı değilim. Çok fena bir empatım ben. Kim ne düşünür hissederim hatta bilirim.

Almanya’nın öteden beri Türkiye’yi dinlediğini iktidar seçmenleri dışında bütün dünya biliyor. Bu yeni bir durum da değil aslında. Enver Paşa’dan beri dinliyorlar bizi.  Almanya’nın konsolosluk, elçilik ve lisesini kapatmasını bu çerçevede değerlendirmek yerinde olacaktır. Yoksa bizimkiler kalkıp ABD’ye verdikleri gibi Almanya’ya istihbarat filan vermemiştir. Gereksiz bir uygulama olurdu bu. Hem Almanya’nın böyle bir istihbarata ihtiyacı yok hem de bizimkiler “nasıl olsa dinliyorlar, bir de resmi istihbarat vermeye ne gerek var” demişlerdir.  Zaten Almanya 7/24 dinliyor bizi. Yoksa havuz medyası neden hep bir ağızdan Almanya’ya küfretti sanıyorsunuz? Saldırı öncesinde “tamam dinliyorsun anladık ama neden abartıp konsolosluk, elçilik, lise kapatıyorsun” diye pek bozulmuştu havuz medyası. Haklı çıkan Almanya oldu ne yazık ki. Almanya sayesinde pek çok Türkiye vatandaşı İstiklal Caddesi’nde olmamayı seçti. İronik ve trajik bir şekilde İsrail ve İran vatandaşları kurban oldu.

İstiklal Caddesi patlamasının gerçekleştiği saatte o caddede çalışan emekçiler dışında Türkiye vatandaşı pek olmaz. Sadece turistler olur. “Canlı bomba erken patladı” iddialarının da önceden paketlenmiş palavra iddialar olduğunu size garanti ederim. Patlamanın hedefi az sayıda yabancı turistti. Sultanahmet patlaması gibiydi amaç. Orada Almanlar hedef alınmıştı. Almanya bu sefer erken davranıp kendi vatandaşlarını korudu. Elbette öldürülen 3 İsrail vatandaşı da tesadüfen kurban olmadılar. Gerçi Mavi Marmara’da 9 T.C. vatandaşı ölmüştü. AKP’li bir kadın yönetici o yüzden olsa gerek “keşke yaralı olan bütün İsrailli turistler ölseydi” diye neden tweet atsın ki?
Zaten doğru dürüst bir medya kalmadı gibi ülkede. Elde bir tek sosyal medya aygıtları ve bir avuç muhalif medya kaldı. Nevruz operasyonları çerçevesinden bu organize patlamalar bahane edilerek yasadışı bir şekilde sosyal medya da kısıtlanıyor bu ülkede. Hem havuz medyası, hem trol terör organizasyonu görülmemiş dezenformasyonlar yapıyorlar. Daha sonra dezenformasyon olmasın diye Facebook, Twitter kısıtlanıyor. Artık sosyal medyalar kapatılmıyor bu ülkede. Nereden öğrendilerse internetin vanasını kısmayı öğrenmişler. Yaptıkları yasadışıdır ve suçtur. Her şeyin hesabının sorulacağı o gün elbette halkın haber alma ve iletişim kurma özgürlüğünün gasp edilmesinin hesabı da sorulacaktır. İyi bilsin bu istikrar sevicileri.

Gerçekten istikrar patlaması yaşıyoruz. Ankara’da, İstanbul’da, Adana’da, Diyarbakır’da toplu halde katledilsek bile istikrar düzenli olarak patlıyor bu ülkede. İstikrar organizatörleri şunu da bilsinler ki bu halklar pek yakında üstlenmekten korktuğunuz o istikrarların hesabını tek tek soracak sizden.

Eskiden sadece turizm patlardı bu ülkede. Şimdi periyodik olarak istikrar patlıyor. Gerçeküstü zamanlardayız. Dişinizi sıkın. Bu da geçecek ve patlamayan istikrara kavuşacağız. Az kaldı...

Önceki ve Sonraki Yazılar