Çin'de cumhurbaşkanlığı seçimi

Başlık günümüz Türkiye’sine bir gönderme; hani başlığı görüp yazımı okuduğunuzda kendinizi aldatılmış gibi hissetmeyin. Kısaca demem o ki; Çin’de ne daha önce ne şimdi ne de daha sonra bizdeki gibi seçim meçim var, olmadı, olmayacak. Yani, Batı’nın bizim gibi çaresiz bıraktırılmış ülkelere kakaladığı “demokrasi” salatasını Çinliler yemiyor efendim, bizlere afiyet olsun.


Oturayım, Çin’de devlet başkanlarına nasıl oy veriliyormuş, araştırıp sizlere bilgi vereyim, gibi bir boş işlere de girmeyeceğim. Doğrusu ya bırakın bir yabancı olarak beni, sıradan Çinli bile bu işlerin Çin’de nasıl olduğundan bihaber. Tabi şunu biliyorlar o da yeterli -yineliyorum-: Çin’deki yöneticileri “ülkenin kurucusu olan” Çin Komünist Partisi belirliyor. Nokta.


Sizler Hu Jintao sonrası olan Çin Devlet Başkanı Şi Cinping (Xi Jinping) adına yavaş yavaş alışıyorsunuz ama ÇKP üyeleri dokuz yıl sonraki yeni devlet başkanının yani Şi’nin yerine kimin geleceğini biliyorlar. En azından beyin takımı olan 24 onun da üstü olan yedi kişilik aslî kadronun kimlerden oluşacağı handiyse belli. Muhtemelen birkaç yıl içinde de yeni devlet başkanlarının kim olabileceğini bilmiş olacaklar. Bu neye göre belirleniyor peki? Çok basit: Kişiye verilen görevlerin, o kişi tarafından nasıl sonuçlandırdığı onun geleceğini belirliyor. Çin köylerindeki ÇKP örgütlenmesinden tutun, devletin en üst kademesindeki ÇKP kadrolarına kadar böyle bir işleyiş var. Böylece bizdeki gibi “seçim” teranesi adı altında insanlar iğdiş edilmiyor, gelecekleri zapturapt altına alınmıyor. Çalışıyorlar. –Yineliyorum-: Bu çalışmayla da çok yakında ülkelerini “dünyanın en büyük ülkesi” yapmak üzereler.


Bizdeyse acayip bir akıl tutulması yaşanıyor. (Muhtemelen ben de Türkiye’de yaşasaydım, herhalde ben de o tutulmayı yaşayanlardan olacaktım, diye düşünüyorum artık). Çin’den, ülkenin kurucu partisi tarafından yönetilen bir ülkeden ve 10 bin km uzaktan bakınca memleketim pek karışık ama bir o kadar da net görünüyor. Ama çok normal! Sen misin ülkenin kurucusu olan Atatürk’ün yolunda ilerlemeyip, bir de gidip NATO’ya üye olan. Buyurun buradan yakın:


Bizde yine ve yeniden seçim muhabbeti!


Ya güzelim CHP’nin pek muhterem en üst yönetim kadrosu, sorum size: Allah aşkınıza, Cumhurbaşkanı adayını belirliyorsunuz falan, peki, ne oldu Ankara seçimleri? Ben ha bire soruyorum, ben çalıp ben oynuyorum. 3-5 kafadar bi araya gelip CHP adına cumhurbaşkanı adayını belirliyorsunuz ama o kafadarların Ankara seçimleri için çıtları çıkmıyor... Ben neden çıtınızın çıkmadığının nedenlerinden, birini söyleyeyim: Çünkü Ankara’nın CHP’nin eline geçmesi Türkiye’yi hızla değiştirecek de ondan. Bunu göze alamıyorsunuz.


Dünyanın jandarması ABD’yi yöneten –yineliyorum- Yahudiler (devasa Yahudi sermayesi, Rothschild sülalesi, CIA vs.), NATO üyesi yaparak tam olarak eline geçirdiği Türkiye’ye artık fazlaca yükleniyor gibi. Zaman geldi mi? Yedekte tuttuğunuz bu ülke için düğmeye bastınız mı?


Peki, Balyoz ile yargılanan devrimci gücün serbest kalması bunları memnun etmemiş olabilir mi?


İsmail Beşikçi nedendir bilinmez ha bire akıl verirdi: “Kürtler artık ansiklopedilerini çıkartmalılar… Kürtler İsrail ile birlikte çalışmalılar…” Ansiklopedi çıkartamadılar ama maşallah İsrail ile ilişkileri pek yahşi. ODATV’den okuduğumuza göre Kuzey Irak’ın petrolleri “Kürt petrolü” diye İsrail’e pazarlanmaya başlamış, Türkiye’deki aklı evveller de “pay isteriz” deyip yine pek kukla konumuna düşüyorlar ya! Tabi, kim bilir daha bilmediğimiz neler oluyor.


İsrail artık “metal yorgunu.” Toplasanız 8 milyonu bile bulmayan toplam ülke nüfusunda 6 milyondan az Yahudi yaşıyor (ben bu rakamın 4 civarında olduğunu da bir yerlerde okumuştum). Kısaca, zavallı İsrail halkı da bıktı. İlkokuldan itibaren terörden nasıl korunacakları öğretiliyor. Kısaca kimse memnun değil.


İsrail son adımda Çin’i yanına çekmeye çalışıyor, hani Avrasya’ya çomak sokacak ya. Çinlilere bilgi vermişler; Pakistan’da bin cihatçı varmış, Suriye’de de bir sürü cihatçı varmış. Çinlilere “aman ha” deyip “dayanışalım” diyorlar. Neyse ki SSCB’den bu yana, ne Putin ne de Çin haz eti bu çakma ülkeden.


İsrail’e, işlerinin yükünü ona devredeceği yeni bir İsrail lazım. Kürdistan ile bunu yapmak istiyorlar. Ancak işte Avrasya dayanışmasının sonucu: Dört parçanın en zayıf halkası Kuzey Irak’ta bile bunu başaramadılar. İran zaten çok zor. Suriye’de de olmadı. Bakalım Türkiye’de başaracaklar mı?


Başta Engin Alan (kendisi şimdiden yakın markaja da alınmış gibi) olmak üzere, tüm Balyozcular, en çok sizin işiniz var. Esas görev şimdi başlıyor: Söz konusu vatan ve gerisi teferruatsa!


Başta Çin-Rusya olmak üzere, yeni bir dünya kurmak için Avrasya sizi bekler. Bakalım, Türkiye kolay lokma mı değil mi?


Hepimize kolay gelsin,

Önceki ve Sonraki Yazılar