Kılıçdaroğlu'nun seçimi

Kemal Kılıçdaroğlu, 2010 Mayıs’ında CHP Genel Başkanı seçildi. CHP, O’nun liderliğinde girdiği 2011 seçimlerinde 25.98’e ulaştı. 7 Haziran 2015 seçiminde 24.95, 1 Kasım’da ise25.3 oranını elde etti. 
Baykal’ın girdiği son seçim olan 2007’de CHP, yüzde 20.87’ye ulaşabilmişti. “Gandi Kemal” rüzgârı estiren Kılıçdaroğlu, girdiği ilk seçimde CHP’yi beş puan yukarıya taşıdı ancak 5 yıl içinde o bandı aşmayı, yüzde 30’ları zorlamayı başaramadı.

Kılıçdaroğlu, CHP’de değişimi esas alan politikalara ağırlık verdi.  Hayli eleştiri alan “Yeni CHP” söylemiyle yola çıktı. Parti içi çekişmeleri sonlandırdı. Demokratik tüzüğe adım sayılacak değişiklikler yaptı, ön seçimi büyük oranda yaşama geçirdi. Bu adımları tabandan destek buldu.
Buna karşın bazı politikaları sert eleştiriler aldı.

Cumhurbaşkanlığı seçiminde ortak aday İhsanoğlu’na “evet” demesi, Meclis Başkanlığı’nın AKP’ye kaptırılması, koalisyon masasından bir şey çıkmayacağını bilerek oyalamaya direnememesi, Kürt sorununun çözümünde etkili politikalar üretememesi, kitleleri heyecanlandırıp, umut olacak iktidar alternatifi bir CHP yerine koalisyona razı bir görüntü vermesi,  yönetim kadrosu tercihleri…

***
CHP lideri, bu karne ile kurultaya gidiyor. 1 Kasım’da elde ettiği yüzde 25’in ardından Kılıçdaroğlu politikaları yüksek tondan eleştiri almış, bazı isimler aday olma niyetlerini açık etmişti. Bugün o atmosfer yok!

Muharrem İnce, Umut Oran, Mustafa Balbay adaylık sinyali vermişlerdi.  Hafta sonu bu isimlerden yeterli imzaya ulaşırsa Balbay yarışa girebilir. Ancak Balbay’ın arkasında delege gücü yok. CHP lideri karşısında şansının olmadığı bugünden söylenebilir.

Kılıçdaroğlu, bu seçimden de genel başkan olarak çıkacak. O nedenle kurultayın odağındaki tartışma partinin bundan sonraki politikaları ve yeni kadroları olacak. Büyük kavga yine Parti Meclisi için verilecek.
Rakibi yok ama önümüzdeki iki yıl içinde ortaya koyacağı icraat, yapacağı tercihler 2019 seçimlerinde CHP’nin başında kalıp kalmayacağının da belirleyicisi olacak.  Diğer bir ifade ile bu seçim CHP delegesinin Kılıçdaroğlu’na tanıyacağı son fırsat.  Önümüzdeki süreçte CHP’yi iktidara taşıyacak etkili bir rotaya oturtamazsa Kılıçdaroğlu’nun son seçimi sayılabilir.

***


İki temel beklenti öne çıkıyor.  CHP’nin bundan sonraki çizgisinin nasıl şekilleneceği ve o çizginin uygulayıcısı kadroların kimlerden oluşacağı. Parti Meclisi’nin yapısı oradan çıkacak MYK yaşamsal önemde…
Kılıçdaroğlu, Pazar günü blok liste ile seçime giderek kendi kadrolarını mı dayatacak yoksa demokrasiyi işleterek çarşaf listeye kapı aralayıp örgütün ağırlığını koymasına izin mi verecek?
Yakın çalışma ekibi çarşaf listeye karşı duruyor, blok liste için bastırıyor. Bunun nedeni parti tabanında “yerlerini koruma refleksi” olarak açıklanıyor. Blok listenin delinmesi güç olduğu için Kılıçdaroğlu’nun tercihi durumunda kurmay ekibin PM’ye girme şansları artıyor. 

Oysa çarşaf listeden seçilmeleri neredeyse imkânsız. Çünkü MYK’nın bir bölümü tabandan çok sert tepki görüyor. Geçmiş kurultaylarda Kılıçdaroğlu’nun anahtar listesinde yer alıp, delegeden yediği çizikler nedeniyle PM’ye giremeyen, kadın kontenjanından yönetime sokulmak zorunda bırakılan bazı isimler biliniyor.

***


CHP lideri bugüne kadar renk vermedi ancak duyumlarıma göre gerek blok gerek çarşaf listeye dönük endişeleri var. MYK, PM üyeleri ve İl Başkanları ile görüştükten sonra görüşünü netleştirecek.
O karar, blok liste yönünde olursa bugüne kadarki parti içi demokrasi söylemine ters düşecektir. Bu tutum oluşacak yeni yönetime tabanın bakışını il günden sakatlayabilir. Tabanla tavan uyumunu bozabilir.
Korkulacak bir şey yok! Sıradan bir örgüt emekçisinin çarşaf listeden aday olup, yeterli oya ulaşıyorsa parti yönetiminde söz sahibi olmasının ne sakıncası olabilir?  
Tabanın yönetimi doğrudan belirlemesinin önüne engel koymanın geçmişte yarattığı tahribatlar, parti içi kavgalar, hizipleşme görüntüleri unutulmamalıdır.
Demokrasiyi işletmenin, örgüte teslim olup yönetimi delegenin doğrudan belirlemesinin sayısız getirisi var. 

Kılıçdaroğlu’nun seçimi hangi yöntemden yana olacak onu kurultay salonunda göreceğiz…

***

Peki, Kılıçdaroğlu yeni bir söylem geliştirecek mi? Yeni CHP çıkışının devamını nasıl getirecek? İktidar yolunu açacak hangi politikaları öne çıkartacak?
Kurultayın teması, “demokrasi, değişim, barış ve kardeşlik” üzerine kurgulanıyor. Bazı temel mesajları öne çıkartması bekleniyor CHP liderinin. Bir büyük kadro yenilenmesi sözü verecek. Gençlerin ve kadınların öne çıktığı, yeni yüzlerin görev aldığı dinamik bir vitrin vaat edecek.
Kısa dönemde parti programı ve tüzüğünü yenileyeceğini, örgütü revize edeceğini, yeni üyelik sistemi ile yapıyı güçlendirerek değişim sürecini tamamlayacağını açıklayacak.
CHP’nin eski yönetim modeli olan güçlü genel sekreterliğe dönüş de bu bağlamda tartışılıyor. Bir başka tüzük değişikliği de kontenjandan giren milletvekiline ikinci adaylık için ön seçime girme şartının getirilmesi…

Kılıçdaroğlu, “Türkiye’nin sorunlarını çözecek parti” vurgusunu öne çıkartacak, güçlü bir AKP politikaları eleştirisi yapacak. Kürt sorunun barış temelinde çözümüne dönük önerilerini yineleyecek ve Meclis’te çözüm çağrısında bulunacak.

Kimlik siyasetinin Türkiye’yi boğduğunu; dünya ve bölge konjonktüründe bunun aşılması için sosyal demokrat politikaların öne çıkartılması gerektiğinin altını kalınca çizecek…
***
CHP liderinin diğer kongrelere göre çok daha güçlü bir sosyal demokrasi vurgusu yapması da bekleniyor. 
Anlaşılan Kılıçdaroğlu, evrensel sosyal demokrat ilkeleri öne çıkartıp, kişiler üzerinden yapılan eleştirileri sonlandırmak istiyor.
Parti içindeki farklı ideolojik gruplar arasında nasıl bir harmanlama yapacak, bu tutum alışını yönetim tercihlerine nasıl yansıtacak orası da merak konusu…
Kılıçdaroğlu’nun seçimi, yeni parti vitrini ve politikaları bu kez ezber bozabilecek mi? 
Kurultay CHP’nin iktidar yürüyüşünün önünü açacak bir yapılanmayı ortaya çıkarabilecek mi?
Birkaç gün daha sabredip görelim.

Önceki ve Sonraki Yazılar