Süleyman Karan

Süleyman Karan

Küçük Amerika olduğumuzun kanıtı sanki

ABD seçim haritasına bakın bir, ne göreceksiniz?.. Kıyıların mavi, Ortabatı ve Güney’in silme kırmızı olduğunu... İki partili bir sistem olduğu için hiç başka renk yok. Neye benziyor? Tıpkısının aynısı Türkiye! Yeni Türkiye, Küçük Amerika olma konusunda 2000’li yılardan bu yana büyük büyük adımlar atıyor. ABD’de merkez sağın adım adım aşırı sağa kaydığı, Reagan ile başlayan gerici, lümpen, faşizan, kolonyalist ve savaşçı bir yolda ilerlediğini gördük. Arada Demokrat Clinton ve Obama’nın iktidarları haricinde, Cumhuriyetçi Parti sürekli sağa doğru savruldu. Ve bunu bile yetersiz bulan Tea Party, sağ liberteryenler, anti-federalistler, Güney’in ruh hastası Ku Klax Klan’ı, Güney Birliği gibi örgütler var. Sabah akşam mahşer gününü bekleyen yaklaşık 70 milyon Evanjelist’in de bu ülkede yaşadığını unutmayın. Adamlar, Filisten’de mahşer gününün bir an önce gelmesi için dua edecek kadar zıvanadan çıkmış bir yobaz takımı... Öyle az eğitimli, yoksul, taşralı tipler de değil sadece, içlerinde milletvekili, senatörü, yargıcı, işadamı her çeşit insan var. 


WASP denen bir ‘gasp’


White Anglo-Saxon Protestan (WASP) diye tarif edilen ve kendilerini ABD’nin kurucu ve seçilmiş halkı sayan bu grup, dünya tarihinin en büyük soykırımı olan Kuzey Amerika yerlilerinin yok edilmesinden, kölecilikten, sınırların ötesinde milyonlarca insanın ölümünden sorumlu... Ve bu hastalıklı unsurlar, hâlâ ABD’nin yönetimine hakim. Bunu sağlamak için gerekli cahil, bencil, açgözlü, ırkçı, boş inançlı koskoca bir kalabılığı bulmakta ise hiç zorluk çekmiyorlar. Zira Ortabatı ve Güney eyaletleri, hani filmlerde de gördüğünüz gibi, her günü aynı geçen, sadece bizimkilere göre biraz daha zengin kasabalar... Sabah uyan işe git, akşam eve gel, TV seyret, faturaları öde, birkaç çocuk yap, bir kredi üzerine bir kredi daha al, bol bol yemek ye, obezleş, şişmanlıktan hastanelik ol, hastane faturalarını öde benzeri bir döngüde, doğuyor, yaşıyor ve ölüyorlar. Mahalle baskısı her an üzerlerinde, birbirlerini dikizliyor, pazarları kiliseye gidiyor, hafta sonu bira ve mangalda köfte paritisi yapıyor, komşularıyla ‘seviyeli’ ve ‘ikiyüzlü’ bir ilişki sürdürüyorlar. Tıpkı ‘American Beauty’ ya da ‘American Pie’ filmlerinde izlediğiniz gibi...


Cehalet, iki arabayla giderilmez ki!


Ekonominin tıklamasını, işsiz kalmalarını, finans sektörünün mafyozi taktiklerini görmezden geliyor, hesapsızca borca giriyor, bir arabayla yetinmiyor, ikinci bir araba almak için zaten mortgage taksidi ödedikleri evlerini ipotek edip bir krediye daha giriyorlar. Sonra çiftin biri işsiz kaldı mı, panik içinde deliye dönüyorlar. Suçlu olarak sistemi değil, ya siyahileri, ya ispanikleri, olmadı bakkallık yapan Koreliler’i düşman belliyorlar. Cartman ve Simpsons aslında bu ‘vasat Amerika’nın tarifi gibidir. Ve boşuna çamaşır makinesi kullanım kılavuzlarında ‘Kedi yıkanmaz’ maddesi yer almaz!  


ABD dediğiniz bir matruşka


Birkaç Amerika daha vardır. Zengin, çok zengin Amerika... Bunların WASP olanı da vardır, olmayanı da, önemli olan zengin olmaktır ve bu bir övünme meselesidir. Vasat Amerikalı bu zenginleri çok sever, zira Protestan ruhunun Calvinist versiyonu, onlara, ‘tanrının en sevgili kulu en çok para kazanan kuludur’ vaazını verir. 


Bunun yanı sıra çok renkli, farklı, biraz Hollanda, biraz Norveç gibi bir Amerika daha vardır. Kuzeydoğu eyaletleri ve Pasifik kıyısında toplanmış, kentli orta sınıf Amerikalı, Avrupalı’yı kıskandıracak kadar kültürlü, hoşgörülü, ufku geniş bir tipoloji sergiler. Entelijansiyanın önemli bir bölümü buradan çıkar ve çoğu Yahudi kökenli olur, özellikle New York, Pennsylvania, Rhode Island gibi eyaletlerde böyledir. California Silicon Valley ve Hollywood sayesinde çağın ötesindedir. Seattle’ın bulunduğu Washington eyaleti ise bilişim sayesinde... 

 

Detroit: Rüyadan kabusa...


Bir başka Amerika ise ölen sanayinin Amerikası’dır. Michigan bu konuda en net eyaletidir ABD’nin... Detroit, bir zamanların ağır sanayi proleteryasının başkenti, artık terk edilmiş bir kasaba hüviyetindedir. ABD kültüründe ölen, bir zamanlar ‘Amerikan Rüyası’nın çarklarının döndüğü yerlerden biridir. Ama Reagan ile başlayan moneterist ekonomi modeliyle ipi çekilmiştir. Aslında Detroit, ABD’nin üretim odaklı büyümesinin sonunun, Çin’in dünyanın en büyük ekonomisi olmasına gidişinin simgesidir. Bol bol  işsiz, bol bol evsiz, umutsuzca dolanır durur buralarda... 


Amerika matruşka gibidir özetle ve bu sebeple, son 20 yıldır tökezlese de federal yapıyı koruyabilmiş, bir süper güç olarak yoluna devam edebilmiştir. Bazı bazı eyaletler, ‘bağımsızlık’tan söz etse de lafta kalmıştır. Ama artık başka bir şeyler olacak gibi... 


Calexit kabus gibi gelebilir


Calexit, yani California’nın ABD’den ayrılması talebi, büyük bir destek bulabilir. Ve California demek, ABD’nin GSYİH’sinin yüzde 25’ini üreten bir eyalettir. Şimdi pek çok California’lı yüksek sesle aslında şu soruyu soruyor ve ayrılmaktan dem vuruyor: “Ortabatı ve Güney eyaletlerini besliyoruz, onlar gidip başımıza Trump gibi bir şeyi seçiyor. Buna niye katlanalım?” Soru mantıklı mı, evet mantıklı... Peki böyle bir şey olur mu, zor ama Trump gibi bir başkan varken, her şey olabilir! Bu arada California ayrılırsa ABD’nin ekonomisi çöker, Japonya’nın gerisine düşer. California’yı önce kuzeydoğu eyaletlerinden bazıları, öte yandan Alabama, Mississippi gibi iç savaşın hesabını sormak isteyen eyaletler izleyebilir. Diyeceksiniz ki, “Böyle ham hayal mi olur?” Hatırlatayım, “SSCB dağılacak” dendiğinde de “Dünya biter, SSCB çökmez” diyorlardı. Unutmayın!

Önceki ve Sonraki Yazılar