Kurbanı suçlayan politikalar

Geçen hafta obezite konusunda kamu tarafından yürütülen politikaların bireyi hedeflediğinden söz etmiştik. Bireylere “tabağı küçült, günde 10 bin adım at” mesajları veriliyor. Bunlara bakarsak sorun bireyin rasyonel davranmaması. İyi de ülkede yürütülen politikalar örneğin mısırdan yapılan şekerin (nişasta bazlı şeker- NBŞ) üretimini, tüketimini destekliyorsa, bireyin durumu oldukça sıkıntıdadır. Kola ve benzeri gazlı içeceklerin, meyve suyunun hatta baklavanın içine bu şeker girince iş kötüleşiyor. Çünkü bu şeker glikoz (üzüm şekeri) yanında daha çok früktoz (meyve şekeri) içeriyor. Normal şeker (sakkaroz) yarı yarıya bu iki şekeri içeriyorsa da moleküller birbirine bağlı, mısır şekerinde ise ayrı. Bu NBŞ’de çok büyük bir fark da yaratıyor. Hızla emiliyor ve yağa dönüşüyor. Glikoz kan şekerini yükseltirken, früktoz yükseltmiyor. Kan şekerinin artışı olumsuz etkilerinin yanında tokluk duygusu da yaratıyor. Bu nedenle NBŞ yüklü kolaları ne kadar içseniz de sizde tokluk duygusu yaratmıyor ve bol bol kalori alıyorsunuz. Sonuç obezite.

Kamu bir taraftan NBŞ’yi pompalayarak bireyleri savunmasız bırakırken bütün suçu bireye atarak işin içinden sıyrılıyor. Sistem sürekli kurbanı suçluyor. Yoksulsanız uygulanan politikalar değil yeterince çalışmayan, gayret göstermeyen birey suçlu oluyor. Şişmanlıyorsanız gene birey olarak siz suçlusunuz. Bu yönde toplumda yaygın bir anlayış da destekleniyor. Böylelikle kapitalist sistem ve onun arkasındaki devlet politikaları gözlerden uzaklaşıyor. Suçlu sandalyesine kurbanları oturtuyor.  

Bu politikalar aslında bütün dünyada geçerli. Örneğin ABD’de mısır, soya, buğday, şeker pancarı gibi ürünler destekleniyor. Ancak sebze üretimine destek yok. Böylelikle şeker ve nişastalı ürünler daha ucuz oluyor. Bu da obeziteyi hızlandırıyor. Dumlupınar Üniversitesinden sosyolog Hülya Yüksel ABD’de yoksulların daha şişman, zenginlerin ise daha normal kilolu olduğunu söylüyor. Bizim gibi ülkelerde durum şimdilik karışık. Her iki kesimden de şişman görülebilmekte. Yeni zenginleşenler henüz doğru beslenmeyi öğrenemiyorlar. Durum devam ederse ileride bizde de durum ABD’deki gibi olacak.

Köylerimizde de özellikle kadınlarda epeyce şişman kişi görüyoruz. Köy bakkallarında kasa kasa kolalar ve yağlı, tuzlu çerezler nedenlerden bazıları.

Bireyin elinden hiç mi bir şey gelmez? Sadece politikalar mı değişince bu sorun ortadan kalkar? Bunu demiyoruz. Bilinçlenen birey daha sağlıklı beslenmeyi öğrenirse yapabilecekleri birçok şey olacaktır. Köylülerimiz örneğin köye kadar gelen manavlardan alışveriş edeceklerine kendi sebzeleri için küçük bahçeler yapmaya dönmeliler. Koladan yakalarını sıyırmalılar. Kentliler de bir araya gelerek gıda grupları oluşturabilirler.  

Ancak kamu politikalarını çok beğenenler de obeziteyi teşvik eden politikaların farkına varsalar iyi olacak.

Önceki ve Sonraki Yazılar