Mango izni aldı, Beşiktaş'ın ortasına geliyor

Şimdilerde New York’ta yaşayan gazeteci arkadaşım Elif Key, çocukluk anılarımızı TOKİ’nin yerle bir ettiğini söylediğinde ne kadar haklı olduğunu düşünmüştüm. Çünkü birkaç yıl önce annemle doğup büyüdüğüm sokaktan geçmişiz annem söylemese anlamayacaktım; çünkü geçmişe dair tek bir iz yoktu. Güzelim cumbalı evler yıkılmış; bahçeler, ağaçlar sökülmüş yerlerine çokar katlı birbirine benzer ruhsuz apartmanlar dikilmişti. Sokağın kenarından geçen ağaçlarımızı, çiçeklerimizi suladığımız minicik derelerin üzerleri kapatılmıştı… Ne bisiklet kiraladığımız tüpçü, ne inatla camına top attığımız bakkal ne kitapçı ne Salon 81 vardı… Şimdi aynı tehlike benim çok özel bir yer olan Beşiktaş için geçerli… Beşiktaş Köyiçi binlerce romana, şiire, şarkıya, filme konu olmuş geçmişten günümüze izler taşıyan ruhu olan bir semt. Yaklaşık 20 yıldır burada yaşıyorum, sokağa çıktığımda kendimi hep evimde hissediyorum. 10 dakikada en az 10 kişi ile selamlaşıyor, sohbet ediyoruz. Beşiktaş’ı bilmeyen arkadaşlarım “Esin sen buranın muhtarı mısın?” diyor, oysa bu durum bana has değil, burada yaşayan herkes için geçerli. Son gelişmeler gösteriyor ki Beşiktaş da artık ruhunu, kimliğini kaybedecek. Köyiçi’nde 4-5 yıldır süren bir hareketlilik var, İstiklal Caddesi’nde masaların kaldırılmasıyla artan eğlence mekanlarının yanı sıra çok sayıda tarihi bina el değiştiriyor. 50 yıldır küçük mavi dükkanında berberlik yapan amca artık yok, yerine dönerci açıldı. Dünya basınına konu olan kahvaltıcı Pando amca da kısa bir süre önce dükkanı kapayıp gitti. 50 yıldır kasaplık yapan Özerden ara sokakta küçük bir yere taşınmak zorunda kaldı. Yorgun Savaşçı’da adı geçen karakolun yerindeki tarihi aktar kapıları kapatalı çok oldu. Beşiktaşlıların gizli sığınağı Kambur’un bahçesi sizlere ömür… Her yer mağaza, her yer dönerci oldu… Son aldığım bilgilere göre artık Köyiçi’nde ciddi bir değişiklik olacak. Beşiktaşlıların buluşma noktası olan Kartal Heykeli’nin karşısında yıllardır boş duran tarihi blok artık uluslararası giyim markası Mango’ya ev sahipliği yapacak. Aslında Mango, birkaç ayrı binadan oluşan bu bloğu yaklaşık 4 yıl önce satın aldı. Buradaki dükkanların çoğu da boşaltıldı. Binaların boş durmasının nedeni satın alınan binanın tarihi eser olması. Mango’nun Türkiye yapılanması, bu süre içinde Anıtlar Kurulu’ndan izin almaya çalışıyordu. İzin tamamlanmış ve yakında inşaat başlayacak. Mağazanın çok iş yapacağı aşikar, bölgede genç nüfus oldukça fazla, fiyatları makul. Ancak biz Beşiktaşlılar yine Büyük Beşiktaş Çarşısı’ndaki sahibiyle sohbet ettiğimiz, yeni ürün geldiğinde telefon açan minik mağazalardan alışverişe devam edeceğiz, direnebildiğimiz kadar… Beşiktaşlıları bekleyen bir diğer tehlike ise kentsel dönüşüm adı altındaki yağma planı… Semte ruhunu veren ne varsa yıkılıp yerine ‘modern’ binalar dikilecek, dolayısıyla ha Ataşehir’e gitmişsin ha Beşiktaş’a fark bile etmeyeceksin, çünkü her yer birbirine benzetiliyor. Bir süre Londra’da yaşadığım mahalleyi örnek vererek bitireyim. Fransız balıkçı 45 yıldır, pizzacı 50 yıldır, çiçekçi 35 yıldır, iki pub’ı yaklaşık 30 yıldır aynı yerdeler. 20 yıl sonra bile gitseniz birkaç küçük değişiklik dışında her şeyi bıraktığınız gibi bulabilirsiniz. Kentlere ruhunu veren de bu yaklaşım zaten, kentleri yönetmek de kimliğini ruhunu bozmadan yenilenmekle oluyor, rant yaratmakla değil.

***
Hem seviyoruz hem öldürüyoruz Türkiye, dünyada her kategoride yapılan sıralamalarda ya ilk 10 ya son 10’da… Gelişmişlik düzeyini gösteren sıralamaları pek sevmiyoruz ama iş kazaları, yolsuzluk, trafik kazaları gibi kategorilerde hep başa yarışıyoruz. Aynı durum kadına şiddette de var. Son yıllarda artan öldürme, tecavüz vakaları yerimizi listedeki yerimizi daha da sağlamlaştırıyor. Tüm olumsuzluklara karşın dünyanın ‘en mutlu’ insanları da bu ülkede yaşıyor yani en azından çoğunluk kendini ‘mutlu’ hissediyor ya da sanıyor. Bu sosyologların alanı, araştırmalar için derin bir potansiyel anlamına geliyor. 14 Şubat Sevgililer Günü için yapılan bir araştırmayla tezatlıklarımıza bir yenisi daha eklendi. Twitter’ın yaptığı sıralamaya göre 14 Şubat’ta “I love you, “Seni seviyorum,” “Je t’aime,” “Te amo,” “İk hou van jou”” gibi farklı dillerdeki sevgi mesajları hesaplanmış. Ve “Seni Seviyorum” sıralamada 6’ıncı olmuş. En aşık 10 ülke sıralaması şöyle oluşmuş: İsveç, Slovenya, İsrail, Birleşik Arap Emirlikleri, Norveç, Türkiye, Hollanda, Arjantin, Yunanistan ve Dominik Cumhuriyeti…

Önceki ve Sonraki Yazılar