Meclis'te 18 saat angarya, sokakta 48 saat gözaltı!

Süleyman Şah operasyonu Cumhuriyet tarihinin en antidemokratik düzenlemeleri arasında gösterilen Güvenlik Paketi’nin Meclis görüşmelerini gölgede bıraktı.
Gündem oraya kayınca arenaya dönen Meclis’te yaşananlar, çıkarılmak istenen baskıcı güvenlik paketi ikinci plana itildi.

AKP, İçtüzük kurallarını hayli zorlayıp, Meclis tarihinin rekor çalışmalarından birine imza attı. Genel Kurul tam 18,5 saat mesai yaptı. Pazartesi 14.00’te başlayan görüşmeler Salı sabahı 08.31’e kadar sürdü. İş Kanunu’nun belirlediği mesai sürenin iki katından fazla çalıştı milletvekilleri...

Belli ki AKP yönetimi, Başbakan Davutoğlu’nun Macaristan ziyareti nedeniyle grup toplantısının olmamasını avantaj saymıştı. Muhalefet gruplarını dikkate almadan, empati yapmadan Meclis’i Salı sabahına kadar çalıştırmakta bir beis görmedi.

Muhalefetin ısrarlı karşı çıkışları, özelikle de 10.30’da grubu olan MHP’nin itirazları da işe yaramadı. Sabah 8.30’da Genel Kurul’dan çıkan MHP’liler, Bahçeli’nin kürsüye çıkacağı saate kadar Meclis bahçesinde dolaşıp, uyku açmaya çalıştılar. Genel Kurul sabah 8.30’da kapanınca muhalefet partilerinin dünkü grup toplantılarına milletvekilleri kapanan gözlerle katılmak zorunda kaldılar.

***

Meclis’in 18,5 saati bulan rekor çalışma süresi CHP, MHP ve HDP’li milletvekillerini doğal olarak isyan ettirdi.
Muhalefet bunu iktidarın “yorgun düşürme, bezdirmeye, direnç kırma, sindirip, pes ettirme” yaklaşımı olarak yorumladı, sert tepki verdi. Sinirler gergindi, tansiyon hiç düşmedi. Öfke patlamalarına tanık olduk.
Bir süredir Mecliste baskı artıkça Gezi direnişinde rastladığımız yaratıcı eylemlerin öne çıktığını görüyoruz...
Milletvekilleri sabaha karşı bitkin bir halde olmalarına karşın çarpıcı gösterilere imza attılar. Genel Kurul’da “Angarya Anayasal suç” pankartı açarak, alışılmadık eylemler yaptılar.
Bir ara “Çakallar gibi” diye bağıran Hasip Kaplan, hayvan hakları savunucusu Melda Onur’dan fırçayı yedi. Onur, iktidar sıralarına dönerek “Çok çeşitli defalar hayvanlar küfür olarak getirilirler. Efendim 'köpekler gibi'. Köpekler kendi kendilerine dövüşmezler, köpekleri insanlar dövüştürür, burada sizi kim dövüştürüyor?” diye sordu.

***

CHP’li Gürkut Acar elinde “Angarya Yasaktır! Anayasa M.18” pankartı ile ‘duran adam’ eylemine imza attı. Ancak o da HDP’li Ertuğrul Kürkçü gibi ağır çalışma koşuları ve yüksek tempoya dayanamadı. İki isim de fenalaştılar. İlk müdahale salonda doktor vekiller tarafından yapıldı.
HDP’li Hüsamettin Zenderlioğlu ile Demir Çelik, Meclis Başkanlık Divanı’nın tutumunu ağızlarına siyah bant çekip, kürsüde susarak protesto ettiler.
Divan’a yüründü, mikrofonlar kırıldı, bardaklar atıldı, sular döküldü, sloganlar atıldı, kadın vekiller yine psikolojik şiddet ile yüz yüze kaldılar.
İtiş, kakış arasında yumruklaşmaya ramak kaldı. Bağırtılar, kargaşa, laf atmalar, sataşmalar, sıra kapaklarına vurmalar, kavga, gürültü sürürken “şiddete karşı getirildiği” ileri sürülen güvenlik paketinin en antidemokratik maddeleri de geçirilmiş oldu...

***

Tüm itirazlara karşın paketin 16 maddesi, o arada polise 48 saatlik gözaltı yetkisi veren düzenleme AKP’lilerin oyu ile kabul edildi.
Daha önce bu süre savcı yetkisinde 24 saat idi. Bundan böyle polis yargı kararı ve denetimi olmaksızın 48 saate kadar gözaltı yetkisini istediği gibi kullanabilecek.
Demokrasileri gelişmiş Almanya, Fransa, Danimarka’da bu süre 24 saat, İngiltere’de 36 saati ancak buluyor. Almanya’da yargı izni ile 48 saate çıkabiliyor. Buna rağmen o yasa ciddi eleştiriler alıyor.
Demokrasisi ve insan hakları sicili tartışılan Türkiye açısından iktidarın emrindeki valiler ve güvenlik güçlerine verilen geniş yetkiler son derece kaygı verici.
Türkiye’nin geçmişteki gözaltında kayıp listesi hayli kabarık. Yine gözaltında kötü muamele ve işkence geçmişi problemli.
Geçmişin kara günleri anımsanınca; savcıyı, hakimi devreden çıkartıp polise 48 saat süre ile yargı yetkisinin devredilmesi endişeleri katlıyor. “Neler oluyor, polis devletine bir adım daha mı yaklaşıyoruz?” soruları zihinleri meşgul ediyor.

***


İnsan hakları raporları gözaltı sürelerinin uzunluğu nedeniyle yaşanılan hak ihlalleri ile dolu.
CHP Genel Başkan Yardımcısı Sezgin Tanrıkulu’nun açıkladığı 2014 yılı verilerine göre; gözaltında ölüm sayısı 5, gözaltına alınanlar 3 bin 589, tutuklananların sayısı ise 745.
Son 12 yılda gözaltında veya cezaevlerinde yaşanan ölüm sayısı ise 274. Gözaltına alınanların rakamı binlerle ifade ediliyor.
Rakamlar çok şey anlatıyor...

***

Türkiye son derece gergin bir ortamda seçimlere giderken muhalefet bu düzenlemelerden kaynaklı baskı ve mağduriyetlerin artması, yeni yeni insan hakkı ihlallerinin ortaya çıkması tehlikesine dikkat çekiyor.
Haksız da sayılmazlar...
Hukuk ve demokrasinin rafa kalktığı, insan haklarının hiçe sayıldığı toplumlarda ne olduğunu görmek için fazla uzağa gitmeye gerek yok!
Dönün 12 Eylül dönemi Türkiye’sine bakın...
Dönün 1990 dönemi Türkiye’sinin karanlığına bakın...
Dönün Gezi eylemlerine, polisin ölümlerle, yaralanmalarla sonuçlanan aşırı müdahalesine bakın...
Dönün Genel Kurul’un son bir haftasına, son 12 yılda “yumrukla” geçirilen düzenlemelere bir bakın!..

***

Bugün hukuk, demokrasi, insan haklarının neresindeyiz?
Meclis’te kavga, dövüş, baskıyla yasa geçirme, direnen milletvekiline 18,5 saat zorunlu angarya...
Sokakta iktidarın emri altındaki polise denetim dışı geniş yetkiler, 48 saat gözaltı süresi...
Tablo iktidarın “muhalefeti sindirme” niyetini afişe ediyor olsa da hala demokrasiye, hukuka dönüş için fırsat kaçmış değil...
Elbette iktidarda hala evrensel değerlere inancın kırıntısı kalmışsa...
Gücü ele geçirenlerin demokrasiyi yok sayıp, korku toplumu yaratıp polis devletine geçmeleri zor değil!
Zor olan hukuku, demokrasiyi ve insan haklarını evrensel ölçülerde koruyup, yaşatmak!

Önceki ve Sonraki Yazılar