2015 yılına mim koyun

   2015 yılına mim koyun!  Sakının kendinizi, dikkat edin!

 

   Shakespeare’in Jül Sezar oyunundaki  kahin de Roma’nın başındaki büyük diktatöre buna benzer bir şey söylememiş miydi:

 

    “Mart’ın 15’inden sakının!”

 

     Ve biliyoruz o tarihte Sezar’in başına gelenleri. Antonyus’un, Brutus’un ona yaptıklarını…

 

      Ben de ne zamandır “2015 yılına mim koyun!” diyorum. Tekinsiz bir yıl olacağa  benziyor 2015.  En olmayacak görünen şeyler olabilir  bu yılda.  Akla hayale gelmeyecek şeyler…

 

 

                                         *    *   *

 

      Kehanetimin nedenini soranlara “Perşembe’nin gelişi Çarşamba’dan bellidir,”in ötesinde söyleyeceğim bir şey yok. Olayları biribirine bağlayıp, gidiş yönüne bakıyorum. Arada sıçramalar olabileceğini de unutmuyorum. Gelecek kestirimi yapan kahinlerle sosyal bilimciler arasında o kadar büyük bir fark yoktur aslında: Madem öyle, şimdi böyle!

 

    Son gününe geldiğimiz 2014 yılının en önemli özelliği sürprizlerle dolu bir yıl olmasıydı.  “Asla olmaz!” denilen şeyler gerçekleşti ve yıla damgasını vurdu.

 

    Amin Malouf’un “Çivisi Çıkmış Dünya” adlı kitabını okumuş olanlarınız vardır. Orada Malouf 21. Yüzyılın başında dünyanın kontrolden çıkmış, eski kurumları aşınmış ama yenileri de henüz işlemeyen, meşruiyet üretmekte zorluk çekilen, eşitliksiz, adaletsiz, duyarsız bir yer haline geldiğini anlatmıştı.

 

    O hastalıklar daha da ilerledi. Darmadağınık bir dünyada yaşıyoruz. Bugünden yarına ne olacağını kimsenin bilemediği bir dünyada.

 

    “2015’e mim koyun!” öngörüm Türkiye için haydi haydi geçerli; ama ben dünyadan söz ediyorum. Tabii, Türkiye’nin de içinde bulunduğu dünyadan.

 

                                        *         *         *

 

     Bir yıl önce 2014 yılı için yazdığım bir yazıda şu öngörülerde bulunsam hiçbiriniz beni ciddiye almazdınız:

 

1)    IŞİD adlı bir askeri güç,  ormanların kuytularında apansız türeyen zehirli bir mantar misali yayılacak ve Ortadoğu’yu allak bullak edecektir.

 

2)    Artık düşmeyeceğine kesin gözüyle bakılan petrol fiyatları yüzde 40’i aşkın bir oranda düşecek, tüm hesapların yeniden yapılması gerekecektir.

 

3)    Konvansiyonel savaş kavramını zihninden  silmiş olan Avrupa Ukrayna’da kendisini böyle bir savaşın eşiğinde bulacaktır.

 

        Bunların üçü de oldu. Demek ki, böyle şeylerin olabileceği bir dünyada yaşıyoruz.  Şimdi aklımızın ucundan bile geçmeyen şeylerin…

 

         2015’e mim koymak, sıkı durmak zorundayız.

 

                                                       *                *             *

        

        2015’te gözler Rus lideri Putin’in üzerinde olacaktır. Petrol gelirleri sayesinde 2014’e muzaffer bir komutan gibi giren Putin petrol fiyatlarının düşmesi sonucu 2014’ün kaybedenlerinin başında geliyor. Geliri sıfırlanmış, parası yerlerde sürünen, ambargolarla sıkıştırılmış, “gururlu bir yalnızlık” ile başbaşa kalmış otokrat…

 

       Şöyle düşünenler var:

 

        “Mağruru tüm otokratlar gibi o da kaybettiğini kabul etmektense umutsuz bir son hamle yapmaya kalkabilir. Bu hamle Avrupa’yı hatta dünyayı savaşa sürükleyecek kadar tehlikeli olabilir.”

 

        Savaş derken, konvansiyel savaştan söz edildiği gibi, siber savaştan, terör savaşından, soğuk savaştan da söz ediliyor.

 

        Evet, 2015’te Putin’den her şey bekleniyor.

 

                                                   *             *            *

 

        Bu arada, insanlık denilen savaşkan ve tamahkar canlı türünün, içinde yaşadığı gezegeni mahvetme uğraşısı da tüm hızıyla devam ediyor. Gelir dengesizliği, küresel ısınma, azgın afetler, vebavari salgınlar, büyük göçler, zayıflara karşı şiddet ve zulüm hayatın normalleri arasındaki yerini koruyor.

 

        Silahlanmaya ayrılan parayla bu sorunların çoğunun çözülebileceği biliniyor ama, hayır, o para silahlara harcanıyor…

      

       Gene de, bizi güzel sürprizlerle şaşırtacak bir yıl diliyorum hepimize, tüm insanlığa! 


Önceki ve Sonraki Yazılar