Orkinos balıkları yok olmasın

Orkinos Balığı’nı Ton Balığı olarak da biliyoruz. Bu konuda Greenpeace örgütünün önemli yayınları var (www.greenpeace.org). Bu kaynaklara göre, 2 metre uzunluğunda, 700 kilogram ağırlığında, bir at kadar hızlı gidebilen ve metalik bir ışıkla birkaç dakikada bir kilometre dalabilen orkinos, okyanusun krallarından biri.

Bizim gibi sıcak kanlı. Vücut sıcaklığını ayarlayabilme yeteneği sayesinde okyanuslar boyu göç edebiliyor, her yıl binlerce kilometre yüzebiliyor ve pek çok koşulda hayatta kalmayı başarabiliyor. Ancak orkinos, bir zamanların bereketli krallığında balıkçılık endüstrisinin sürdürdüğü acımasız savaşın tahribatına karşı hayatta kalmayı başaramaz. En değerli balık türlerinden birinin, ticari nedenlerle soyunun tükenmesinden kurtarmak için acilen eyleme geçmek gerekiyor.  Kuzey mavi yüzgeçli orkinosu uzun zamandır Akdeniz ekonomisinin ve yaşam tarzının önemli bir parçası. Bugün, neredeyse Akdeniz’de avlanan tüm mavi yüzgeçli orkinoslar Japonya’ya ihraç ediliyor ve bu aşırı avlanma nedeniyle balık stokları ciddi bir kriz içinde. Geçtiğimiz on yılda, yüksek kar oranları, kritik derecede azalan bir türün geleceğini görmezden gelen ve hem kendisinin hem de yüzlerce balıkçının geleceğini tehdit eden bir endüstriyi körükledi. Akdeniz, Atlantik kuzey mavi yüzgeçli orkinosunun hayatta kalmasının anahtarı. Akdeniz, sadece iki yumurtlama alanından daha sağlıklı durumda olanı. Ayrıca Akdeniz'de Balear Adaları’nı çevreleyen sular hayati bir yumurtlama bölgesi. Balık, her yıl üremek için Akdeniz’in sıcak sularına geliyor.

Ve yine her yıl, denetimsiz balıkçı teknelerinden oluşan bir filo, “gırgır” adı verilen ağlarla tüm alanı çevreleyerek orkinosları hayat döngülerinin bu önemli ve kırılgan döneminde avlama yarışına giriyor. Türün yumurtladığı alanın hedeflenmesi bir yana, balıkçılık filoları kotalarla izin verilen seviyelerin çok daha ötesinde avlanıyorlar, üstelik avlanan balıkların çoğu da çok genç. Mavi yüzgeçli orkinos ancak 4–8 yaş arasında olgunluğa erişiyor, bu nedenle bu yaşa gelmeden avlanan balıkların yumurtlama ve eksilen stokları yeniden çoğaltma şansı olmuyor.

Geçtiğimiz yıllarda, kuzey mavi yüzgeçli orkinoslarının karşı karşıya kaldığı tehditlere bir yenisi daha eklendi – orkinos çiftlikleri. Akdeniz’deki orkinos çiftlikleri, su ürünleri yetiştiriciliğinin ve kötü yönetilen balıkçılığın zararlı etkilerini bir araya getiriyor. Orkinos çiftlikleri, doğal ortamındaki balığın avlanmasına bağımlı olduğundan, doğal balık topluluğunun daha da azalmasına neden oluyor. Daha sonra orkinosların büyük kısmı kafeslere aktarılıyor ve ardından küçük balıklarla yapay olarak beslenmek suretiyle şişmanlatılmak üzere kıyısal alanlara taşınıyor. Orkinoslar yeteri kadar şişmanladıktan sonra kesiliyor ve gittikçe büyüyen küresel suşi pazarına gönderiliyor. İronik bir şekilde, bir orkinosu bir kilo şişmanlatmak için yaklaşık 20 kilo besin vermek gerekebiliyor – bu durum ise aşırı avlanma döngüsü daha da hızlandırılmış oluyor. Çiftlikteki orkinosu beslemek için gereken balık miktarı öyle fazla ki, Akdeniz’de avlanan orkinosları sayıca geçiyor. Bu durum, Akdeniz dışından balık ithal edilmesine ve böylece yerel balık topluluğuna hastalık bulaştırma riskinin artmasına neden oluyor. Balık çiftliği, aynı zamanda, yemek artıklarının ve dışkının kafes etrafındaki suyu ve deniz yatağını kirletmesine de yol açıyor.

Her zaman olduğu gibi bu konuda da bilgi kirliliği oldukça yüksek. Bu mücadelenin aslında Türkiye karşıtı bir komplo olduğuna kadar çeşitli tezler ileri sürülüyor veya sürülecek. 21. yüzyılda sağlıklı bilgi almak gittikçe zorlaşıyor. Kendi aklımıza güvenmek ve sorgulayıcı olmaktan başka çare yok.

Önceki ve Sonraki Yazılar