S. Ersu Hızır

S. Ersu Hızır

Savaş ve Lider

İnsanoğlunun var oluşundan beri yaşamında yer alan bir kavram.

Yaşama tutunabilmek, aç kalmamak için önce vahşi hayvanlarla savaşmış, kazanabilmek için ilk silahlarını icat etmiş ve kullanmış.

Güvenli yaşayabilmek için korktuğu doğa ile savaşmaya çalışmış, aklı ve zekâsını kullanınca yenemeyeceğini anlamış, yaşayabilmek için doğa ile barışmayı tercih etmiş.

Dere yataklarında ekin dikmemiş, barınacağı yerler inşa etmemiş. Güneşten korunmak için ağaçlar dikmiş, gelen düşmanı önceden görebilmek, yağmurun sel etkisinden korunabilmek için tepelere yerleşmeyi seçmiş.

İcat ettiği üretim araçları ile doğadan yararlanmaya çalışmış. İnsanoğlu kısaca hayatta kalabilmek, sağlıkla yaşayabilmek için, kendisine bir yaşam stratejisi oluşturmuş. Sürekli savaşmak değil, uzlaşmanın yollarını aramış. Savaşmak zorunda kalırsa düşmanı savaşarak değil savaşmadan yenmeyi yeğlemiş.

Savaşarak kazanmanın önemli ama çok da geçerli olmadığını görmüş. Çünkü her savaşta o da yara almış, zarar görmüş. Ulusal Kurtuluş Savaşı sonrası Gazi Mustafa Kemal Atatürk Türk Millet’ini boyunduruk altına sokacak başka ülkelerin sömürgesi haline getirecek Sevr antlaşmasını yırtıp, bağımsızlığımızın teminat senedi Lozan Antlaşması imzalandıktan sonra “Bilim ve sanayide” ilerlemenin önemini vurgulayarak ekonomik bağımsızlığımızı kazanmanın önemini bu anlayışla vurgulamıştır.

Kısa sürede eğitimde, tarımda, sanayide devrimleri gerçekleştirmiş, savaş sonrası enkaz halinde olan genç Türkiye’yi ekonomik olarak güçlü, ürettikleri ile kendisine yeten bir toplum haline getirmeyi başarmıştır. Ana caddeleri geniş, alt yapısı tamamlanmış, kültür sanat etkinliklerinin gerçekleştirilebileceği mekânları inşa edilmiş modern kentler kurulmasını sağlamıştır.

Ankara, İstanbul, İzmir’de kurulan havagazı fabrikalarında; Zonguldak’ta çıkarılan taş kömürünün işlenerek kok kömürü haline getirilmesi ve elde edilen havagazı ile kentlerin merkezi olarak mutfak ve ısınma gereksinimlerinin karşılanmasını sağlamıştır. Yer altından da ki zenginliklerimizi işleyerek enerjide dışa bağımlı kalmamayı hedeflemiştir. Atatürk bunu başarırken gösterdiği hüner ve maharet ile Descartes’in “ İyi düşünce yetmez.

Hüner iyi düşünceyi de doğru kullanmaktadır” sözünü emperyalist ülkelerin engellemesine karşın gerçekleştirmiştir.

Dünya lideri olması ve savaşlar da yendiği ülkelerin liderlerinin önünde saygı ile eğilmesi de bundandır.

Atatürk bir yandan girdiği savaşlar da “Çanakkale Savaşı, Ulusal Kurtuluş Savaşı vb.” doğru düşünme yetisi ve uygulaması ile gerçekçi bir strateji ve inançla kuvvet dengesizliğine rağmen savaşların nasıl kazanılabileceğini göstermiştir.

Atatürk’ün çok okuduğunu, tarih ve matematik bilgisinin çok fazla olduğunu biliyoruz.

Bize; savaşlarda ve ekonomik kalkınma hamlelerinde kullandığı stratejilerin düşünme yöntemi olarak ne denli doğru olduğunu ve kuramsallığın dışında pratikte de “ aklın matematiksel olarak” nasıl kullanılabileceğini göstermiştir.

Atatürk büyük oynamış “Ya istiklal Ya Ölüm” diyerek, ulaşmak istediği hedefi başta tanımlamıştır.

Adına ister strateji ister oyun teorisi deyin, devlet adamlığı yanında kurmay subaylıktan yetişmiş bir komutanın akıl ve zekâsını birleştirerek başarılara imza atmıştır.

Koydu hedefe ulaşmamızı sağlayacak kalkınma hamlelerini kesintisiz sürdürebilseydik bugün ekonomik ve endüstriyel kalkınmasını tamamlamış ülkeler arasında Türkiye’de bulunacaktı. Hayat ta olsa idi; kurdurduğu uçak fabrikalarının kapatılmasına, silah fabrikalarının işlevsizleştirilmesine, şeker-çimento-Sümerbank-Tekel vb. fabrikaların özelleştirme adı altında satılmasına, tütün de, haşhaşta kota ile üretimin sınırlanmasına, geliştirilmesi kapasitelerinin arttırılması için her çabayı gösterirdi.

Laik ve bilimsel eğitimin kökleşmesini engelleyecek her tavra şiddetle karşı çıkar, izin vermezdi. Atatürk sonrası yaşananlara bakalım; Ülkemizi yönetenlerin birçoğu denge stratejileri ile onun düşündüğü anlam da atılım yapmayı sürdürememişler.

Stratejik olarak; en küçüklerin en büyüğünü seçerek gelecekte minimize yarar ve gelişim sağlamayı mı hedeflemişler, yoksa en büyüklerin en küçüğünü seçerek gelecekte maksimize yarar ve gelişim sağlamayı mı hedeflemişler?

Hele biraz şiddetli yağışlarda sokaklarını sel götüren mega kentlerimize baktıkça; Ege Denizi’nde18 adamızı işgal eden Yunanistan’a sessiz kalındıkça, bugünkü geldiğimiz noktaya bakarak, takdiri sizlere bırakıyorum. Cumhuriyet’in ilk yıllarında “Yurtta Barış Dünya da Barış “ diyen zaferler kazanmış bir komutanın, Hatay’ı Fransızların elinden tek kurşun atmadan almamızı sağlayan politik dehası, Büyük devlet adamlığının nasıl olunabileceğini bizlere göstermişti.

Ders kitaplarından onun yaptıklarının çıkartılacağı haberlerini okuyor, onun büstlerine yapılan hain saldırıları üzülerek izliyoruz. Ne yapılırsa yapılsın; Atatürk’ün Türkiye’ye ve Türk halkına kazanımları hiçbir şekilde gölgelenemez, zihinlerden silinemez. Ondan sonra yaşananlara gelişmelere bakıp, durumumuzu değerlendirdiğimiz de Ata’mızı bir kez daha minnetle, saygıyla anıyoruz.

Önceki ve Sonraki Yazılar