Direnişleri Kur'an'dan bakarak okumak

 Kur’an’a göre her şey, her olay Allah’ın ayetidir. Tümü okunmalı ve tümünden ibret alınmalı. İbret almak yerine ayetlere kafa tutmak Allah’ı karşısına almaktır. Ayetleri okumak ve ibret almak için ‘ufkun ötesini görebilen göz’e sahibi olmak gerek. Kur’an şöyle diyor:

“Artık ibret alın, ey gözleri olanlar!” (Haşr, 2)

Yakın tarihle ilgili araştırmalarından tanıdığımız Zeki Sarıhan, direnişi, farkında olarak veya olmayarak, Kur’an’ın talepleri yönünde okuyor. Şöyle diyor:

“Halk hareketleri en büyük eğiticidir. Taksim Direnişi, en başta ona katılanlar olmak üzere bütün halka, hatta kısmen dünya halklarına pek değerli dersler vermiş olmalıdır. Bunun içindir ki çoğumuz “Gezi Direnişinden sonraki Türkiye, Gezi Direnişinden önceki Türkiye olmayacaktır” diye yazıp söyledik. Bu olayların bize öğrettiği, büyük bir derstir ve bilinçlerimizde büyük bir sıçrama yaratmıştır.”

“Adına artık Gezi Parkı veya Taksim Direnişi yerine Haziran Devrimi dememiz gereken bu direnişten çıkarılacak ilk ders, yaratıcı gücü harekete geçmiş olan yığınların önünde hiçbir kuvvetin duramayacağıdır. Onlarla zalimlerin hiçbir kuvveti başa çıkamaz. Tarihi yapan biricik güç, bir avuç siyasetçi, bir komutan veya bir para babası değil, halktır. İnsanlık tarihinde en büyük sıçramaları hep halk kitleleri yapmıştır.”

Sarıhan’ın okuyuşu dünyanın okuyuşuyla da örtüşmektedir. Direnişler dışta ve içte böyle okunurken, eylemleri en iyi şekilde değerlendirmesi beklenen Sayın Başbakan, tam tersi bir tavır sergileyerek direnişleri bir tür ‘rakip siyasal hiziplerin posta koyuşu’ olarak görüyor. Böyle gördüğü için o da ‘karşı posta koyuşu’nu sergilemekten çekinmiyor. Bu arada iki milyarı aşkın Müslümanın dinini de posta koyuşuna vasıta yapıyor. Erzurum mitingindeki, Allah ile aldatmada rekor sayılabilecek şu sözlerine bakın:

“Erzurum'da yer Allahu Ekber’dir, gök Allahu Ekber’dir, dağ Allahu Ekber’dir. Bu Allahu Ekber’i hiç kimse sarsamaz. Onlar tweetlerle, facebooklarla saldırsınlar…Hepsi bir araya gelsin, üzerimize yürüsünler. Biz ‘Ya Fettah!’ der, bu tezgâhların hepsini altüst ederiz. Millet en başından itibaren bu oyunu gördü.”

Allahu Ekber, insan haklarını bastırma aracı yapıldığında hayra değil, şerre vasıta olur. Hep öyle olmuştur. Unutmayalım, Sivas’ta 38 insanı Neronik bir canavarlıkla diri diri yakanların attıkları naranın esası, ‘Allahu Ekber’ cümlesi idi.

Lütfen, artık insaflı olalım!

ADİL HACIÖMEROĞLU’NUN MEKTUBU

“Türkiye’de Gezi Parkı direnişleri başladıktan birkaç gün sonra Brezilya’da halk sokaklara döküldü. Burada da gösterilerin baş rolünde gençler var. Cumhurbaşkanı Dilma Rousseff, gençler haklarını aradıkları için onlarla gurur duyduğunu söylemekte. Rousseff, gösterilerden bir gün sonra şu açıklamayı yapıyor: “Hükümetim, değişim isteyen sesleri duyuyor. Dünkü gösteriler, demokrasimizin ne kadar güçlü olduğunun kanıtıdır.”

“Gezi Parkı direnişi başladığından beri Tayyip Erdoğan, göstericilere söylenmedik kötü söz bırakmadı. Milyonlar ayakta. Başbakan onları marjinal, illegal gruplar olarak görü-yor. ‘Çapulcu, ayyaş, kökü dışarıda, terörist’ nitelemeleri her tümcesinde var. Göstericileri, İslam karşıtı gibi göstermesi ise bir kışkırtma. Baştan itibaren kendi seçmenlerini direnişçilerle çatıştırmanın peşinde. Yandaş medya da kraldan çok kralcı kesilmekte. İftira yarışında, iktidar partisinin önüne geçmiş durumda.”

“Brezilya’daki göstericilerin bazılarının ellerinde Türk bayrakları var. Dillerinde Gezi Parkı direnişiyle simgeleşen sloganlar… Bunları kötüye yorup göstericilere “Kökünüz dışarıda!” diyen bir devlet başkanları yok! Dünyada hak aramak için yapılan tüm direnişlere saygı ve sevgi var.”

Önceki ve Sonraki Yazılar