Elif Doğan Şentürk

Elif Doğan Şentürk

Sen

BÜTÜN engellemelere, baskılara rağmen başına gelebilecek her türlü şeyi göze alarak broşür dağıtan teyze,

Çocuğun okul harçlığından kısarak, hatta kumbarasındaki parayı bile kampanyaya bağışlayan anne,

Aldığı asgari ücretle kıt kanaat geçinirken, çorbada tuzum olsun fedakarlığıyla bankanın yolunu tutan baba,

Demokrasi, özgürlük ve çağdaşlık umuduyla, her türlü saldırı ihtimaline karşı, kampanya çadırlarının etrafında nöbet tutan genç,

İstiklal Marşı yarışmasında birinci olduğu için kazandığı gram altını, duygusal bir mektupla Muharrem İnce’ye gönderen çocuk,

Tekerlekli sandalyeyle her türlü eziyete rağmen mitinglerin en ön saflarında yer tutan engelli,

Yalakalık seanslarında yer almayıp, her türlü linç girişimini göze alarak muhalif duruşuyla haktan, hukuktan, adaletten yana tavır koyan gerçek sanatçı,

Üniversitelerinde bilim yapma şartları ve olanakları ellerinden alınan, YÖK’ün sindirme ve ötekileştirme politikalarına karşı direnen öğretim görevlisi,

Büyük bir umutla, zor şartlarda okulunu bitirdikten sonra, yıllardır öğrencilerinle buluşma hayaliyle yatıp kalkan; atanamayan öğretmen,

Samanının, patatesinin, soğanının dahi ithal edilerek seninle rekabete giren bir hükümetin tarım politikalarının altında ezilen çiftçi,

Emeğin mücadelesi için sokağa çıktığında, alın terinin karşılığı olarak, her türlü müdahaleye maruz kalan işçi,

Tek kişinin talimatlarıyla hareket etmeyerek, hukukun ve vicdanının verdiği kararı mutlak sayan hâkim,

...

sen kazandın.

Çünkü sen artık umutsun ve en az 15 milyonsun!

Ne demişti usta: “En güzel deniz: henüz gidilmemiş olandır

En güzel çocuk: henüz büyümedi

En güzel günlerimiz: henüz yaşamadıklarımız

Ve sana söylemek istediğim en güzel söz

Henüz söylememiş olduğum sözdür”

Bitmedi! Bu böyle yarım kalmayacak!

“Umuda bin kurşun sıksa da ölüm

Unutma umuda kurşun işlemez gülüm.”

Önceki ve Sonraki Yazılar