Sütteki krize yol açan kapitalist virüs

   Bu aylarda güya sütte kriz var. Talep çokmuş. Şirketler zarar ediyormuş. Talep azlığı aslında tüketicinin ödediği fiyatların yüksekliğinden kaynaklanıyor. Köylüler sütü 1 TL’nin altında satarken, pastörize sütler 4 TL dolaylarında. Perakende fiyatı indirin bakalım talep azlığı kalıyor mu?      HAYKOOP (Türkiye Hayvancılık Kooperatifleri Merkez Birliği başkanı Ahmet Ertürk şikâyet ediyor. “Hep konuşuyoruz ama sonuç yok... Süt firmaları sürekli fiyatı düşürme gayreti içindeler… Bizimle daha fazla oynanmasın.”     Türkiye Süt Üreticileri Merkez Birliği Başkanı Fatih Salih Okumuş da şöyle konuşmuş: “2015 yılında sanayie giden süt miktarı bir önceki yıla göre yalnızca yüzde 3 oranında arttı. Çiğ süt fiyatı Haziran 2014’de 1,15 TL olarak sabitlendi. Aynı süre içinde işlenmiş süt ürünlerinin fiyatı en az yüzde 20 arttı. Sanayici çiğ süt üretimi artmadığı halde fiyatları aşağı çekti. Çiğ süt referans fiyatı ülke genelinde uygulanmamaktadır.”     Sonunda Tarım Bakanlığı kooperatiflerden süt alarak süt tozu haline getirme kararı aldı. Çok kötü bir karar değil. Ancak kapitalist virüs hala çok dirençli. Bu virüs kafalarda yaşıyor. Neoliberal dönemde devletin doğrudan veya dolaylı (örneğin kooperatifleri destekleyerek) ürün fiyatlarına müdahale yapması çok kötü bir suç olarak bütün dünyada tescillendi. Güya sanki bir kasaba pazarı gibi kendi kendine işleyen bir “serbest piyasa” vardı. Buna müdahale etmek yasak ve çok günahtı.    Hâlbuki bu dönemde SEK özelleştirildi. Süt endüstrisi az sayıda (bazıları yabancı) şirketin eline geçti. “Serbest piyasa” kafalarda yaşamaya devam ederken bu şirketler çiğ süt fiyatlarını aşağı, işlenmiş süt ürünlerininkini de yukarı çekmeye başladılar. Kriz dediğimiz buradan çıkıyor. Çiğ süt üretmek gelir getirmez olurken, süt ürünleri pahalılaştıkça millet az tüketir oldu. Al sana kriz.    Bu arada Süt ve Et Kurumu kuruldu, ama kafalarda kapitalist virüs olduğundan çiftçilerin eline geçen fiyatı yükseltecek bir şey yapamıyor. En sonunda artık bıçak kemiğe dayandı. Son kararlar alındı. Süt tozunu kurum kime satacak. Tabii ki şirketlere. Satıp elinden çıkınca bir süre sonra fiyatların yükselme eğilimine girdiği bir dönemde şirketler ne yapacak? Tabii ki ellerindeki süt tozu stoklarından yararlanarak çiğ süt alımlarını azaltmaya.     Çare bu virüsü kafalardan atmaktır. Madde 1: Serbest piyasa diye bir şey yok. Oligopol piyasa var. Madde 2: Fiyatları belirleyen oligopoldür. Piyasa değil. Madde 3: Hem çiftçi hem de tüketiciyi destekleyecekseniz (bu Türkiye’nin yüzde 99’udur) çiftçilerin, kooperatiflerin ve tüketicilerin güçlü olduğu bir sistem kurmalısınız.      Süt fabrikaları mutlaka devletin kumandasında olsun demiyoruz. Çiftçiler ve tüketiciler ekolojik kooperatiflerde, topluluk destekli tarım gruplarında örgütlensin. Devlet de yüzde 99’dan yana ise bunları desteklesin. Yok, yüzde 1’en yana ise konuşmaya gerek yok. Fiyatlara müdahale etmenin çok yolu var. Müdahale etmek yasak değil, günah değil. Virüsleri kafalardan atmak gerek.

Önceki ve Sonraki Yazılar