Tahlil sonuçlarını iyileştirmek

Amerikada tıp dünyası uzun bir süredir bir konuyu hararetle tartışıyor. Hastaların durumunu gösteren tahlil sonuçları o kadar detaylandı ki; doktorlar tamamen bu sonuçlara odaklandılar. İşte tartışma konusu da tam olarak bu. Acaba doktorlar hastayı iyileştirmeyi bırakıp, tahlil sonuçlarını mı iyileştiriyor.

İlginçtir, seçimlerden hemen önce, Samsun’da silahlı saldırı sonucu hayatını kaybeden Op. Dr. Kamil Furtun için yapılan eylemde, bir sağlık çalışanı televizyon röportajında neredeyse çok benzer bir konudan yakındı. Türkiye’de bir doktorun hastası ile ilgilenebileceği süre 7 dakika civarlarında, ancak bir hastanın tam olarak derdinin anlaşılması için en az 30 dakikaya ihtiyaç var. Bu nedenle de doktorlar ister istemez ilk görüşte hastayı muayeneden önce tahlile gönderiyor ve gelen sonuçlara konsantre olmak zorunda kalıyorlar. Yani bu sefer de zamansızlıktan hasta yerine tahlil sonuçlarına konsantre olunuyor.

Peki bu sadece tıp dünyasının bir sorunu mu? Farketmeden hepimizin hayatına giren teknoloji bizi gerçek hedef kitlemizden uzaklaştırıyor mu? Her seçim öncesi partiler, araştırma şirketleri, kararsız seçmenlerden bahsederler. Bu oldukça büyük grubun iknası, son derece önemlidir. Bu kitleyi ikna eden partinin seçim döneminde başarılı olacağı çokca konuşulur.
Bu seçmen, Prof. Dr. İlber Ortaylı’nın sohbetlerinde bahsettiği gibi, kahvede de oturuyor olabilir. Ancak asıl büyük grup ilk defa oy verecek y kuşağıdır. Bu kuşağın kahvesi facebook ve twitter’dır. Buradaki seçmen sayısı 1 milyon civarındadır. Bu da hiç azımsanmaması gereken ciddi bir kitledir.

Seçimlerden bir süre önce bu seçmene artık sahada ulaşmanın imkanının kalmadığı bir anda bir deneme yaptım. Twitter hesabımdaki profil bilgilerimin apolitik olduğunu kontrol edip, bir tweet attım. Karasız bir seçmen olduğumdan ve karar vermek için twitter üzerinden ikna edilmem gerektiğinden bahsettim. Bu tweete de sırasıyla o dönem mecliste grubu bulunan partilerin resmi hesaplarını ve seçimde etkili olan belli başlı partileri 160 karakteri geçmeyecek şekilde ekledim. 26 Mayıs tarihli bu tweetimi https://twitter.com/atifunaldi/status/603069624536723456 adresinde görebilirsiniz. Tweet’de bahsettiğim partiler; AKP, CHP, MHP, HDP, LDP ve SP. Beklentim her partinin sosyal medya departmanlarının bu mesaja en azından cevap verip, yardımcı olmaya çalışmasıydı.

Ancak ilk yirmidört saat herhangi bir geri dönüş alamadım. Beklemeye devam edince 48 saat içinde LDP’den bir dönüş oldu. Dğer partileri de mesajına eklemişti LDP.
“@atifunaldi @akparti @herkesicinCHP @MHP_Bilgi @HDPgenelmerkezi @SaadetPartisi
Hakkımızda; ne isterseniz sorun. http://ask.fm/liberaldemokrat “
Burada twitter’da konuşulanları takip etmekten değil, her partinin resmi hesabına giden mesajdan bahsediyorum ve bırakın partileri, gönüllü bir seçmenden bile geri dönüş alamamak bana Amerika’da tıp dünyasında yaşanan o tartışmayı hatırlattı. Acaba seçimde partiler araştırmalara konsantre olup seçmeni unuttular mı?

Önceki ve Sonraki Yazılar