Tarihi adım mı fıkra mı?

Babam, çok sık anlatırdı. “Önümüzdeki ay tamam.. Borcumuz bitecek, düze çıkacağız çocuklar” der.. Ardından da –gülerek- fıkraya geçerdi: “Nasreddin Hoca, birinden borç istemiş. Adam, parayı vermeden önce ‘ne zaman ödersin’ diye sormuş. Hoca da anlatmış: ‘O parayla dikenli çit alacağım. Onları koyun sürülerinin yoluna dikeceğim. Koyunlar geçerken yünleri takılacak. Ben de toplayıp ip yapacağım.. Pazarda satıp borcumu ödeyeceğim..’ Adam başlamış gülmeye. Hoca da atılmış: ‘Gördün peşin parayı nasıl da gülüyorsun değil mi!” TARİHİ AÇIKLAMA da, doğrusu biraz böyle. Çitler çekilecek, koyunlar geçecek, yünleri takılacak.. Doğrusu, BARIŞ sözcüğünün telaffuzu bile çok önemli bence. İnsanların algısını değiştirir, zihnini hazırlar. O sözcüğün havada asılı kalması, yerine getirilememesi ise bir o kadar tehlikelidir. Umutların yok edilmesi, başka bir şeye benzemez çünkü. Hele hele, benzer süreçleri onlarca kez yaşamışsanız ve barıştan söz edenlerin “kendi çocuklarını katlettiğini” görmüşseniz… Bu yüzden, dün televizyonların, haber ajanslarının, internet sitelerinin, ortak TARİHİ başlığıyla geçtiği habere temkinli yaklaştım. Nedeni basit. İmralı’dan gelen açıklama “SİLAH BIRAKMA ÇAĞRISI diye duyuruldu. Oysa, açıklamanın özü şu: Öcalan’ın tesbit ettiği 10 madde için müzakere masasına oturulursa, bahar aylarında “PKK silah bırakmayı konuşmak üzere kongre toplasın”. Olabilir mi? Belki bunu, 10 maddeye göz attıktan sonra tartışmakta fayda var. Buyurun: * 1.   Demokratik siyaset tanımı ve içeriği 2.   . Demokratik çözümün ulusal ve yerel boyutlarının tanımlanması 3.   .Özgür vatandaşlığın, yasal ve demokratik güvenceleri 4.    Demokratik siyasetin devlet ve toplumla ilişkisi ve bunun kurumsallaşmasına yönelik başlıklar 5.    Çözüm sürecinin sosyo ekonomik boyutları 6.    Çözüm sürecinde demokrasi güvenlik ilişkisinin, kamu düzenini ve özgürlükleri koruyacak şekilde ele alınması 7.    Kadın, kültür ve ekolojik sorunların yasal çözümleri ve güvenceleri 8.  Kimlik kavramı, tanımı ve tanımlanmasına dönük çoğulcu demokratik anlayışın geliştirilmesi 9.   Demokratik cumhuriyet, ortak vatan ve milletin demokratik ölçütlerle tanımlanması, çoğulcu demokratik sistem içerisinde yasal ve anayasal güvencelere kavuşturulması 10.                 Bütün bu demokratik hamle ve dönüşümleri içselleştirmeyi hedefleyen yeni bir anayasa * Bu başlıklara göz attığınızda ne görüyorsunuz? Gerçek anlamda bir demokratikleşme süreci ve Kürt siyasetinin “demokratik özerklik” talebine yanıt verecek düzenlemeler.. Hadi, “demokratik özerklik” meselesini “başta ABD olmak üzere Batı, RTE iktidarını sıkıştırdığı için” OLABİLİR diye bir kenara koyalım. Güneydoğu’nun kalan kısmında, yani biz Kürt olmayan vatandaşlar için AKP’nin demokrasi istediğini / isteyebileceğini düşünen var mı! ÖZGÜR VATANDAŞLIK maddesi, “Türk vatandaşı” ibaresinin yerini alacak ve dolayısıyla Kürt siyasetinin talebine yanıt verecektir. Onun dışında, bizlerin ÖZGÜR olabileceğini hayal eden var mı! Bunları da geçtim.. Kadın mıdır kız mıdır, dert eden.. Mini eteklilere düşman gözüyle bakan.. Kadınla erkeğin eşit olmadığına “iman” eden.. Kadını evine hapsetmeye çalışan bir zihniyetin bu 10 maddeyle ne işi olur, çözen var mı! Hepsi bir yana… Meclis’te kan dökme pahasına FAŞİZM YASASI çıkartmaya çalışan iktidar mı “çoğulcu demokratik sistemi” sağlayacak!!! Nasreddin Hoca bu kadar komik değil. Haaa.. Eğer müzakere masasına SADECE KÜRTLER İÇİN diye oturulur.. Bu 10 madde SADECE KÜRTLER İÇİN diye tartışılır.. Ve düzenlemeler SADECE KÜRTLER İÇİN ve SADECE GÜNEYDOĞU’DA geçerli olacak biçimde olursa bilemem. Ama, bir KADIN / GAZETECİ / TÜRK olarak benim RTE iktidarından çözüm / barış / demokrasi beklentim yok. Olamaz. Ne de olsa, bugüne kadar yaptıkları, bundan sonra yapacaklarının teminatı. Umarım yanılıyorumdur. İktidar, bu ülkeye sahiden barışı ve demokrasiyi getirir.. Dün tanık olduğumuz gelişme, “fıkra” değil, tarihi bir adımdır!! NOT: Bu sırada.. Türkiye’de şöyle bir olay daha yaşandı: Balıkesir’in Ayvalık İlçesi’nde, 13 yaşındaki ilköğretimokulu öğrencisi U.R.E., Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a Facebook üzerinden hakeret etttiği iddiasıyla Ayvalık Cumhuriyet Başsavcılığı’nda ifade verdi. ***
Demokrasinin başına çuval geçirenler Son yıllarda kariyerini neredeyse Kürt meselesini düşünüp tartışmak üzere kuran HASAN CEMAL, “Elbette olumlu bir gelişme, ama bu pilav daha çok su kaldırır” diye yorumladı. Sanal medyadaki yorumların çoğu da bu minvaldeydi. Ayrıca, temkinli yaklaşanlar, hep aynı şeye işaret ediyordu: FAŞİZM YASASI. KORAY ÇALIŞKAN: HDP ve AKP’nin açıkladığı 10 maddenin 7’si demokrasi üzerine. İç güvenlik torbası ise demokrasinin başına çuval geçiriyor. Ne oluyor, anlayan? GÜRBÜZ ÇAPAN: Hükümet madem bu kadar barış sevdalısı, güçler ayrılığını kaldıran, devlet şiddetine kılıf uyduran faşist güvenlik yasasında neden ısrarcı? Sahi, neden? *** Vebal! Bu iktidar, barış ve demokrasi getirecek ya! Pratik yapıyor. En son, yine bir twitter mesajı yüzünden, Genç Siviller’in kurucusu Turgay Oğur’u gözaltına almaya kalktı. Olay, Oğur ile Davutoğlu’nun Cuma namazı için aynı camiye gitmesi ile patlak verdi. Çünkü, Davutoğlu camiye iki ağır silahlı korumayla girmişti. Oğur da bunu, eleştiri babında bir tweet ile duyurmuştu. Vay, sen misin o mesajı atan! Vaktiyle AKP cephesinde çok tanınan bir isim olduğu için anında tesbit edildi ve cami çıkışında önü kesildi. Turgay Oğur, sonrasını –yine Twitter’da- şöyle anlattı: “Cami çıkışında bir polis koluma girdi, kimliğimi ald6ı. Ben sert çıkışınca kalabalık toplandı. Krizi yönetemeyip serbest bıraktılar. Kepazelik. Sultanahmet Meydanı’nda oturmuş ağlayarak bunları yazıyorum ve bu ülkede kendimi artık bok gibi hissediyorum. 3 kapısı olan binlerce insanın toplandığı bir yere ağır makineli tüfeklerle girmek risklidir. Bunu yazmanın ne sakıncası var.” Genç Siviller, özellikle Balyoz Ergenekon kumpası sırasında “askeri vesayet karşıtı” eylemlerle kendilerini duyurmuş.. O günlerde, böyle çıkışlarıyla RTE iktidarına can suyu vermişti.. Devir değişti, devran döndü.. İş bu noktalara vardı. Turgay Oğur da, o noktayı, şu içler acısı son mesajla vurguladı: “Kibri Kaf Dağı kadar bu iktidarı, öyle böyle destekledim. Maymun gibi kafese kapatıp gezdirseler şikayet etme hakkım yok. Vebalim büyük.” Doğru söze ne denir! Gerçekten vebali büyük. Sadece o mu! “Yetmez ama evet”çiler.. Arada, FAŞİZM YASASI için bir iki mırın kırın etse de hâlâ RTE’yi savunabilen Oral Çalışlar gibi isimler.. Balyoz döneminde “nasıl kullanıldıklarını” bugün itiraf eden TARAF Gazetesi mensupları.. Ve bakın şu işe, onların arasında öne çıkan Yıldıray Oğur, yani Turguy Oğur’un biraderi.. Turgay Bey, “maymun gibi kafese kapatsalar şikayete hakkım yok” diyor da.. Acaba Yıldıray Oğur, nasıl hâlâ havuz medyasında kalem oynatabiliyor? Nasıl içine sindiriyor? *** Bugün yürüyüş var Kadınlara yönelik siyasi tavır ortada.. Buna bir de şiddeti, tacizi ekleyince “öfke” patlıyor. İsyan bayrakları açılıyor. Bugün, işte bunun için CKD Kadıköy’de bir yürüyüş düzenliyor. Saat 13.00’te. Haberiniz olsun. Unutmayın: KADINLAR VARDIR!

Önceki ve Sonraki Yazılar