Hüsnü Mahalli

Hüsnü Mahalli

Telgrafın tellerine...

Volta 1800 yılında ilk kez pili kullandı. İnsanların pili bir türlü şarj olmaz oldu.
Mors 1837'de telgrafın tellerini döşedi. Ama tellere konacak kuş kalmadı.
Graham Bell 1876'da telefonu icat etti. Ve insanlar analarıyla konuşmak yerine mesaj atar oldu.
Edison 1879'da ilk ampulü üretti. Ama 'Ampul' herkesi perişan etti.
Marconi 1898'de radyo ile insanlara ulaştı. İnsanlar değerini bilemedi.
Baird 1926'da ilk kez televizyon yayınını gerçekleştirdi. Birçoğu 'aptal kutusu'na esiri oldu.
İBM 1944'de ilk profesyonel bilgisayarı üretti. İnsanların herşeyi yok edildi.
Hepsinin de olağanüstü iyi ve yararlı tarafı vardı.
İcat edenlerin hiç biri Müslüman değildi.
Ilımlı, yumuşak, light, radikal ve en radikal Müslümanlar 'gavur icadı' bu nimetleri kullandı kullanıyor.
Sonra hep birlikte dijital çağa geçtik.
Sınırsız kullanım alanları var.
Örneğin telefonlarınızın dinlenmesi, maillerinizin çalınması ve evden çıktığınız andan itibaren milyonlarca kamera tarafından izlenmeniz.
Devletler boyutunda bu iş çok daha karmaşık. Uluslararası ilişkilerde herkes herkesi dinliyor, casus uyduları tepemizde dolaşıyor ve istihbarat örgütleri bildik sosyal medya ağları üzerinden herkesle ilgili bilgi topluyor ve takip ediyor.
Özetle konumu ne olursa olsun hiç kimsenin 'özeli' kalmadı ve olmayacak. Örneğin 17-25 Aralık 2013 hikâyeleri.
Fetö’cüler başta Gül, Erdoğan, Davutoğlu, Fidan, Necdet Özel ve  bakanlar dâhil herkesi dinlemiş.
Yani bu kişilerin devletle ilgili tüm konuşmaları kaydedilmiş. Yani Türkiye'nin bütün sırları başkalarının eline geçmiş. Örneğin Suriye'de savaşan terör örgütleriyle ilişkiler. Yani birileri Türkiye'nin ya da AKP'nin tüm sırlarını biliyor. AKP ise kendi vatandaşlarının sırlarına merak sarmış. Sokaktaki vatandaş bile 'Abi telefonlarım dinleniyor, maillerim izleniyor' modunda. Haberlere göre Telekom kendi abonelerini dinlemek ve izlemek için ABD'den özel yazılım programı sipariş vermiş.
Telekom'un yüzde 55'i  Kasım 2005'de Suudi destekli  Öger şirketine 6.55 milyar dolar karşılığında satıldı. Binali Yıldırım Ulaştırma Bakanı'ydı.
Şirketin sahibi Lübnan eski Başbakanı Hariri ailesiydi ama idari işler Türk tarafındaydı. Her yerde olduğu gibi Fetö’cüler burayı da ele geçirmişti.
Şimdi şirket batmak üzere. Bankalara 21 milyar lira kredi borcu var. Şirketin sahibi Hariri ailesi de batmak üzere.
Çünkü Suudi kralın oğlu Veliaht'ın Valiahtı Muhammed  Saad Hariri'den hiç hoşlanmıyor. Hoşlanmadığı için de şirketin Suudilerden alacaklarını ödemiyor ve yeni iş vermiyor.
Çünkü Suriye'ye destek veren İran, Rusya ve Venezuela'yı batırmak için petrol fiyatlarını düşüren Suudi Arabistan şimdi kendisi battı batıyor.
Adamlar 'Arap Baharı' sürecinde başta Suriye olmak üzere bölgenin tüm radikal İslamcı ruh hastası, sapık ve katil örgütlerine ve onlara destek veren hükümetlere milyarlarca dolar para dağıttılar.
Suudi kural: Satılık mal var oldukça biz alırız. Para var olduğu sürece.
Ama aynı Suudiler şimdi IMF’den borç almak için görüşmeler yapıyor. Para kalmayınca Saad Hariri'ye para veremiyor.
Ruh hastası terör örgütlerine destek vererek Lübnan'ı da perişan eden Suudilerden umudunu kesen Saad Hariri  yine Suudi'lerin emriyle düşman bellediği Hizbullah'la barıştı.
Barışma gereği Hariri Hizbullah'ın adayı Hıristiyan Mişel On'u Cumhurbaşkanı olarak seçtirecek karşılığında Hizbullah onu Başbakan yapacak.
Son anda bir sürpriz yaşanmazsa bu plan Pazartesi gerçekleşecek. Eğer gerçekleşirse Suudiler ve onların müttefiki bölgesel ve uluslararası ülke ve güçler büyük yenilgi almış olacak karşılığında Hizbullah ve dolayısıyla Suriye önemli bir kazanım elde edecek.
Yani 'Şii' Hizbullah ve 'Alevi' Esad!
Emperyalist ülke ve güç destekli bölgenin gerici iktidarlarının 5 yıldır yok etmeye çalıştığı ittifak.
Bu İttifak Lübnan'da kazanırsa bölgede çok şey değişebilir.
Lübnan'da nüfusun yüzde 30'u Hıristiyan. Suriye ve Irak’ta  yoğun Hıristiyan nüfus var.
Doğulu oldukları için Batılı ülkeler onlarla fazla ilgilenmiyor. En çok onlara iltica hakkı tanıyor.
Adamlar bizim ülkeleri yıkmakla kalmıyor kalifiye insanlarımızı da çalıyor.
Müslümanlar ise birbirini kırmakla meşgul. Dinsel, mezhepsel, etnik ve siyasal nedenlerle.
Son 5 yılın en büyük suçlusu AKP…
AKP olmasaydı hiç bir Arap hatta yabancı ülke Suriye'ye müdahale edemezdi.
AKP olmasaydı  bugün konuştuğumuz IŞİD, Nusra ve benzeri ruh hastası örgütlerin hiç biri olmazdı.
AKP olmasaydı on binlerce yabancı katil Suriye'ye girip IŞİD, Nusra ve diğer örgütlere katılamazdı.
Bu gerçekler anlaşılmadan bu coğrafyada hiç bir sorun çözülmez.
Bu gerçekler anlaşılmadan Türkiye çok daha karanlık bir geleceğe sürüklenir.
Bu gerçekler anlaşılmadan telgrafın tellerine güvercinler hiç bir zaman konamaz.
Bu gerçekler anlaşılmazsa bu coğrafyada güvercin bile kalmaz.
Leş kargaları pusuda bekliyor. Hem de telgrafın tellerinde.
Yoksa Mors da mı AKP'li!
Baksanıza hepimizi 'mort' etti.

 

Önceki ve Sonraki Yazılar