'Tengri biz menen'

Türkiye'nin Kürt meselesi ve devlet politikası, "Açılım" "Çözüm süreci" Dolmabahçe Mutabakatı" gibi evrelerden sonra şimdi tahmin edilemez bir noktaya geldi.

"Terörle Mücadele" adı altında temel hakları yerle bir eden, 1980'li yıllardaki Diyarbakır Cezaevi'ni bile aratacak bir vahşet sokağa çıkma yasaklarıyla sınırlanan şehirlerde kol geziyor.

"PKK militanlarının şiddeti" bahanesiyle hukuk ve ahlak ayaklar altına alınıyor.  Kimileri, sosyal medya hesaplarında Cizre'den fotoğraflar paylaşıyorlar. Yanmış, parçalanmış, sürüklenmiş ceset fotoğrafları.

Belli ki çatışmalarda yer alan "kamu görevlileri" tarafından çekilmiş. Cesetlerde görülen vahşet, hukuk devleti bir yana, basit bir kabileyi bile tartışılır hale getirir...

Jandarma Özel Harekat ya da Polis Özel Harekat gibi imzaları kullanmakta bir beis duymuyorlar.

Turancı sloganlara, gamalı haçlı "retweetçilere" sahip hesabın altında başka bir imza daha var; "Tengri biz menen" yazıyor. Göktürkçe "Tanrı bizimle" demek. Ve bu sözcükler daha fazlasını "Şamanistırkçı" bir yapılanmayı ifade ediyor. Şamanistler kamuoyunda pek bilinmese de Emniyette, Milli İstihbarat Teşkilatı'nda, TSK'da varlığını sürdüren bir grup. "Şamanizm" Türkiye'deki ırkçı milliyetçi harekette Atsız'la başlayan, 60'larda daha keskin hatlarla beliren bir çizgi. ABD'nin "yeşil kuşak" stratejisi sonucu MHP'nin zorunlu olarak Türk İslam sentezine yönelmesi sürecinde bu vurgu zayıfladı. Kurt-Ergenekon kültünden yola çıkan, Bozkurt simgesi sahiplenilirken,  "Ulumak" gibi ritüellere pek hoş bakılmadı. Bu hoşnutsuzluk sürüyor olmalı ki, Devlet Bahçeli, 2011 seçimlerinde kendisini havaalanında karşılamaya gelen Ülkücü gençlerden birini "uludu" diye yanına çağırıp azarladı ve Ocak'tan kovdu...

Turancı Şamanist tayfanın 12 Mart öncesi başlayan, 1977'de 1 Mayıs ile alenileşen, giderek 12 Eylül'ü hazırlayan "devlet provokasyonunda" önemli rolleri var. MHP içinde o dönemki adıyla "Özel Harp Dairesi'ne" bağlı subaylar tarafından eğitilen küçük ve etkili ekiplerde belirdiler. Başta Ankara ve İstanbul olmak üzere pek çok yerde "aydınlara" yönelik suikastler, Çorum, Maraş gibi kalabalıklara yönelik katliamlar organize ettiler.

12 Eylül sonrası da "korundular". Farklı isimlerle, istihbarat servisleri için tuhaf işler yaptılar. Abdullah Çatlı. Tevfik Ağansoy, Ünal Osmanağaoğlu bilinenleri... Yıllarca "koruma altında" farklı kimliklerle kaçak gezdiler, ancak devletle ilişkilerini hiç koparmadılar.

90'lı yıllarda da boş durmadılar. Faili meçhul kalan aydın cinayetlerinde, örneğin Uğur Mumcu cinayetinin "soruşturulmayan" boyutunda şamanistlere uzanan ilişkiler vardı. Fakat devletin parmakları hep İslamcı yapıları, İran'ı hatta PKK'yı işaret etti... Yine 90'lı yıllarda polis içindeki bir ekip Ankara'da "Telefon dinleme" skandalına karıştıkları için Cemaat tarafından tasfiyle edildi.

JİTEM'in önemli isimlerinden Cem Ersever emekliliğini isteyip "Dış Ticaret ŞirketiGüvenlik Şirketi" biçimindeki bölgesel yapıları Türkiye çapında harekete geçmeyi planlamıştı... Bu yapı, Ersever'in ölümünden sonra hayata geçirildi.

Akın Birdal Suikastı zanlılarını bir araya getiren bir güvenlik şirketiydi ve bir dış ticaret şirketi tarafından finanse ediliyordu. General çocuklarını, "öldü zannedilen" eski subayların aralarında yer aldığı bu ekibin neredeyse hepsi "Şamanistti".

Şimdi Güneydoğu'da 90'lı yılları gölgede bırakacak bir şiddet yürürlüğe konurken, bu politikanın sonuçları "Şamanist" simgelerle paylaşılıyor.
Bir dönem Gülen Cemaati'yle yatağa girip, her şeyi yaptıktan sonra "Paralelciler" diye feryat eden İktidar, yağmurdan kaçarken doluya tutulmuş gibi gözüküyor.

Şamanistler, paylaşımlarında hukuku da tartışıyor. "PKK ile kuralına göre mücadele edilmezse, Kürtlere koz verilir" diyen eleştirilere epeyce ipucu içeren yanıtlar veriyorlar: "Asimetrik savaşta gayri nizami taktikler uygulanır. Hiç kimse teröristlere 'neden kurallar uymuyorsun' demez. Kurallara uymayan unsurlarla 'kuralara uyarak' mücadele edemezsin"

Gayrinizami taktikler deyince... Daniele Ganser NATO'nun Gizli Orduları kitabında "Kontrgerilla her ülkede o ülke sağının mitolojisini kullanır. Yunanistan'da Kızıl Post, Fransa'da Rüzgar Gülü, İtalya'da Gladio...."

Ne dersiniz?

Yoksa "Tengri biz menen" asıl anlamı "Stay behind" mi?

Önceki ve Sonraki Yazılar