Toplumsal infilak tehlikesi

Askerler Silvan’dan çekilirken tüm bir halk
sokağa çıkmış, orada yaşanan zorbalığa
öfkeyle tepki gösteriyordu. Yine halktan birileri,
ellerinde uzun namlulu silahlar, yüzlerinde
ise endişe taşıyan gencecik askerlere zarar verilmemesi
için onlara refakat ediyordu. Vahim
bir manzaraydı. Yabancı bir coğrafyada, bir
işgal ordusu manzarası...
Askeri birlikler takviyeydi aslında. Orada
‘esas iş’i duvarlara imzasını da atan profesyonel
katiller yapmıştı. Kendilerine ‘Esedullah
Timi’ diyorlar, Allah’ın Arslanları Timi... Sivil
halka karşı savaşan bir çeşit kontrgerilla...
Duvarlara başka şeyler de yazmışlar:
“Türksen övün, değilsen itaat et!..”
Devletin, ortak sınırlar içinde yaşayan vatandaşlarına
gidiş biçimi budur. Mermilerle
delik deşik edilmiş duvarlara “Devlet geldi!”
yazıları bu gidiş biçiminin ilanıdır.
H H H
Bu devlet, Nusaybin’de, beş çocuk annesi
Selamet Yeşilmen’i zırhlı araçtan sıktığı beş
mermiyle öldürmüştür. Yanındaki çocuklarından
biri gözünden, biri kolundan mermi yemiştir.
Selamet Yeşilmen’in, çocuklarının
hesabını soramıyorsak eğer, bu vebal hepimizindir.
Bu devletin öldürdüğü Kürt kadın ve
çocuklarının isimlerini yan yana yazsak, gazetenin
sayfaları utançtan kararır. Sadece AKP
iktidarı altında 241 çocuk devlet tarafından öldürülmüştür.
İşlenen suça ses çıkarmayan herkes,
suç ortağıdır...
Benim annemi ve kardeşlerimi vursalar ve
kimse bunun hesabını vermese, ben dağa çıkarım.
Adalet yoksa, dağ haktır.
“Ferman padişahın dağlar bizimdir” diyen
Dadaloğlu o hakkı anlatır...
Dağa keyiften çıkılmaz. Dağa çıkanın acısı
ve isyanı vardır.
***
Ne yazık ki Türkiye’de yaşayan toplum, en
az üç parçaya keskin bir biçimde bölündü. Bu
parçalardan biri Kürtler, biri Batı’da yaşayan,
laik, demokratik duyarlılıkları olan kesimlerdir.
Aleviler her iki kesim arasında geçişsel bir dağılıma
uğradı. Üçüncü topluluk, gericiliğin örgütlediği
bir cehaletin nesnesi haline gelmiş
vaziyette. Bu topluluğun bağrına cihadçılar
yerleşiyor.
Türkiye’nin doğusunda, ezici bir çoğunlukla
HDP’ye oy veren, bu anlamda bir 'irade
beyanı'nda bulunan Kürt nüfus, demokratik bir
rejim içinde kendini yönetmek istiyor. Devlet
bu iradeye kurşun sıkıyor. Kadınlar ve çocuklar
dahil olmak üzere sivil nüfusu öldürüyor.
Kürtler’le toplumun geri kalanı arasındaki
uçurum derinleşiyor...
***
Kürtler sadece belli bir coğrafyada yaşıyor
olsalardı, sorun belki daha kolay çözülürdü.
Kürtler’in ayrılma hakkını tartışırdık. Halbuki
binlerce köy yakıldığından beri, tüm büyük
kentlerde büyük bir Kürt nüfus birikti. Bu nüfusu
insanca bir yaşam ve iş imkanları karşılamadı.
Yoksulluk, lümpenlik, kırın kente
taşınması, kültürel farklılık... Büyük kentlerde
Kürtler’le Türkler arasına nefret tohumları
ekildi...
Dünyanın belki de hiçbir büyük kenti bizim
İstanbul kadar şiddet yüklü değil. İnsanlar karşıdan
karşıya geçerken birbirine sürtünse şimşek
çakıyor...
Anlayacağınız, bırakın özerkliği falan, Kürtler
bağımsız bir devlet kursa bile ‘Kürt sorunu’
çözülmüyor.
***
Başına inanılmaz bir şuursuzluk çöreklenen
bu ülkenin infilak etmemesi için hiçbir sebep
yok. Kimlikler üzerinden bu denli kutuplaşan
bir toplum uzun süre idare edemez, patlar.
Hayatımızın cehenneme dönmemesi için,
bu ülkenin demokratik adımlar atması gerekiyor.
Yeni ve demokratik bir toplumsal kurguya
ihtiyacımız var. Oysa iktidardaki
şuursuzluk bunun ayırdına varacak zihni kapasiteye
sahip değil. Hüseyin Avni Coş seviyesindeki
valilere, Melih Gökçek seviyesindeki
başkent idarecilerine sahip olan bir devlet yapılanmasının
en basit toplumsal sorunları çözmesi
bile imkansızdır.
***
İktidar böyledir de muhalefet matah mıdır?
Değildir.
Kendimizden başlayayım, sosyalist sol sorunludur;
toplumsal bir zemine, işçi sınıfı zeminine
dayanmıyoruz. Bu bizi ‘kültürel solcu’
yapıyor. Kendinden menkul bir solculuk. Aslında
buna sosyalistlik bile denmez. Bu radikal
bir biçimde değişmezse, Türkiye sosyalist solu
matematiksel olarak ihmal edilebilir bir vaka
olmaya doğru hızla ilerleyecektir.
Daha ziyade Batı’da toplanmış demokratik
muhalefette de, Kürt hareketinde de ciddi sorunlar
var. Bir sonraki yazıda bunları tartışmaya çalışacağım...

Önceki ve Sonraki Yazılar