Mustafa Ülkü Caner

Mustafa Ülkü Caner

Yazar kasa atmak mı kendini yakmak mı (?)

4 Nisan 2001.

Ankara’ da , Başbakanlık binası önünde

Gözümde hep canlanır o sahne.

Başbakan Ecevit öğleye doğru TBMM’ deki Grup Toplantısına gitmek üzere Başbakanlık binasından ayrılırken binanın dış merdivenleri önündebir adam yazarkasayı yere fırlatmıştı.

Esnaflık yapan Ahmet Çakmak kur dalgalanması sonucu dövizle olan borcunu ödeyememiş , tepki olarak da böyle bir eylemi öngörmüş.

Ne esnaflarımız varmış , dimi ?

Bir dönemin sona eriş sinyali gibi bir eylem.

Ahmet Çakmak, eylem hikayesini yıllar sonra TRT Belgesel kanalındaki  “Ve Sonra” da anlattı.

Anlattıkları çok ilginç .

Borç harç çiçekçi dükkanı açmış.

İşleri iyi gitmemiş.

Kriz nedeniyle borçlarını ödeyememiş.

Sonuçta oturmuş aylarca düşünmüş , üşenmemiş,  dünyadaki eylem biçimlerini araştırmış ve hatta Çarşamba günleri yapılan eylemlerin daha başarılı olduğunu görmüş ... (!)

Kapmış yazar kasayı ve Başbakanlığın önünde Bülent Ecevit arabasına binerken “ben esnafım , ...” la başlayan protesto eylemini kasayı yere fırlatarak bitirmiş.

Be kardeşim , aklın bu kadar çalışıyordu da bu plan ve eylem için harcadığın , zaman akıl ve enerjiyi iş yapıp paraya dönüştürseydin ya!

Gerçi sonuçta yakın zamanda iktidara gelen AKP Hükümetinden bakan düzeyinde bir yetkili önce kendisini evinde ziyaret etmiş, sonra da kendisine “iş temin edilmişti”.

Sonuç itibarıyla başarılı ve her anlamda sonuca ulaşan bir eylem.

Vay be , eğer derin güçlerce projelendirilmiş bir eylemdiyse , hiç de fena değil (!).

Hem failin burnu bile kanamadan !

Ancak masumane bireysel bir protesto ise de oldukça tesirli ve hatta müthiş bir iş bulma yöntemi , değil mi sizce de ?

Ama siz , siz olun bugün böyle bir protesto yapmayın !

Başınıza gelenleri göremez duyamazsınız bile !

Geçen hafta TBMM önünde Sıtkı Aydın isimli bir kişi işsizlik ve geçim sıkıntısı nedeniyle kendini yaktı.

Şans eseri yakında bulunanların müdahalesiyle ölmedi ,  kurtuldu.

Ama bu eylem “konjonktüre” uygun değildi.

Dolayısıyla pek “haber” değeri yoktu , demek.

Sonuçta havuz ve tembihli medyada elbette pek yer bulmadı.

Allahtan  sosyal medya ve bir kaç bağımsız medya var da, duyabildik.

İnsan canı yazarkasa kadar değer değil  mi , desem ?

Yoksa TBMM , Başbakan kadar değerli  olamaz diye mi düşündü tembihli medya ?

Unutmayın , ülkemizde en önemli gözbebeklerimizdendir bugünlerde sıkça baypas geçilen TBMM de, Saray’dan gözünü almayan Başbakanlık da !

Kendini yakan işsiz çaresiz yurttaşımız da !

Değerini bilenlere !

Önceki ve Sonraki Yazılar