AFİŞİM ŞEKİL, ÖNÜMDEN ÇEKİL

Okullarda propaganda günleri yapılmaya başlanmış.

Bizim zamanımızda yoktu.

Hemen belirteyim…

Muhtemelen yalnızca özel okullarda gerçekleştiriliyor.

Özeti şu…

İlkokul, ortaokul ve lise sınıflarından başkan adayları, arkadaşlarına yönelik seçim propagandası yapıyor ve oy istiyor.   

İlk duyduğumda heyecanlandım…

Siyasetin hiç olmadığı kadar kirlendiği bir ortamda, çocukların ‘demokratik’ bir çerçevede kendilerini temsil edecek kişileri seçmesi önemli.

Sonuçta geleceğin yöneticileri bu çocukların arasından çıkacak.

Ve fakat…

Sonrası tam bir hayal kırıklığı!

Okulun kapısından girince, önce koca koca broşürler çarptı gözüme.

Üzerlerinde başkan adaylarının fotoğrafları…

Dahası…

Bayraklar, flamalar, renkli kuşe kâğıda basılmış broşürler, rozetler…

Okul kapısı boyutunda renkli afişler asılmış duvarlara.

Yani… Parayı veren düdüğü çalmış!

Maşallah! Veliler, hiçbir masraftan kaçınmamış!

Mini mini birlerin hali çok daha içler acısı…

Ayaklı reklam panoları gibi koşuşturdular bahçede…

Ellerinde ne olduklarını bile bilmedikleri reklam bayrakları dalgalanıyor.

Her gelen bir rozet takmış üzerlerine!

Hani oy kullanma hakları olsa, çikolatayı veren oyu kapacak!

Yetişkin dünyasındaki patates, soğan, makarna misali…

Broşürlerden birini inceleme şansım da oldu.

En çok da “okulda yemeklerin sıcak servis edilmesi ve çeşitlerin arttırılması” vaadi düşündürdü beni.

Gözümün önünden okulunda yemek servisi olmayan ve hatta okula beslenme bile götüremeyen çocuklar geçti.  

Güzel ülkemin bir yanında, önüne gelen beş çeşit yemeği yetersiz bulan çocukların ve hatta kimi velilerin yakınması…

Diğer yanında, derslere aç girmek zorunda kalan pek çok çocuğun dramı yaşanıyor.

Seçimler yoluyla çocuklara demokrasinin temelleri aşılanmaya çalışılırken, yetişkin siyasetçilerin birer prototipi üretiliyor.

Oysa çok zor değildi daha başka bir yolu tercih etmek.

Örneğin çocuklara seçim sürecinde kullanacakları tüm malzemeleri kendilerinin yapması kuralı getirilebilirdi.

Rengarenk kartonlar üzerine yapılmış el emeği broşürler süsleyebilirdi duvarları.

Böylece paranın gücü geri plana itilip, öncelikle adil yarışma koşulları sağlanabilirdi.

Bu yolla, hem yaratıcılık ve emek ön planda olurdu; hem de her alanda olduğu gibi siyasette de parayı veren düdüğü çalar mantığına güçlü bir darbe vurulurdu.    

Değişim hala çok zor değil!

Umut çocuklarda!

Bu kokuşmuş politika yapma düzenini onlar değiştirecek.

Yeter ki biz, onlara doğru patikaları gösterelim…

Önceki ve Sonraki Yazılar