PROTOTİP KABADAYI

Sosyal medyada röportaj yapılan 13-14 yaşlarında ki ergen çocuğu görmüşsünüzdür.

Ona göre Kemal Kılıçdaroğlu aday olamazmış.

Gerekçesi, Kılıçdaroğlu’nun namaz kılmayı bilmemesi!

Elini yanlış tutuyormuş…

Videoda ergenin yanında bir de beyefendi yer alıyor.

Kuvvetle muhtemel yaşından aldığı güçle çocuğun söylediklerine kibarca itiraz ediyor.

Sen misin ergene laf söyleyen!

Ağzında cak cak sakızı, ‘lan yürü’ deyiveriyor çocuk.

Dedesi yaşında adama posta koyuyor.

Prototip kabadayı maşallah!

***

Çocuğun kimlerin prototipi olduğunu anlamak çok zor değil.

Olay tam da imam – cemaat atasözünün bir tezahürü niteliğinde.

O yüzden çocuğa kızmak çare değil.

Meselenin çok daha makro boyutta ele alınması gerekiyor.

Zira genç neslin bu içler acısı durumunda pek çok kişinin katkısı söz konusu.

Benim aklıma gelenler şöyle…

***

BİR; bir çocuğun karakterinde temeli aile atıyor.

Sevgi, hoşgörü, anlayış, farklılıklara saygı gibi hayati beceriler aile içinde gelişiyor.

Bu kavramlardan mahrum büyütülen çocuk ne yazık ki ihya olamıyor.

Bir de tavşan misali çoğalan bir kitle var.

Bunlar ‘doğan nasıl olsa büyüyor’ mantığıyla hareket ediyor.

O çocuklar fiziksel olarak büyüse de ne yazık ki zihinsel olarak gelişemiyor.

Varlıklarını toplumsal defekt olarak sürdürüyor.

***

İKİ; okul yaşamı çocukların gelişimi açısından hayati önemde.

Özellikle de öğretmenler…

Aileden şansız olan çocuklar var şüphesiz.

Ama öğretmenlerin belirli niteliklere sahip olması tamamen bizim elimizde.

Öyle bir sistem kurarsın ki mesela müfredatından eğitimcisine…

Sevgiden, hoşgörüden, saygıdan ve iyi ahlaktan girersin;

Bilimden, sanattan, edebiyattan çıkarsın!

Böylece çocuk bir girdi mi okula, çıktığında en azından asgari düzeyde vatana millete hayırlı olmasını garanti altına alırsın!

***

ÜÇ; politik dil hiç olmadığı kadar kutuplaşmış durumda.

Hain, terörist, sefil, eşkıya, çürük, çapulcu ve sürtük gibi kelimeler ekseninde şekillenen siyasi söylem nihayet meyvelerini vermeye başladı.

Gelinen noktada ortaokul çocukları birbirlerine ‘reis’ diye hitap ediyor.

Koridorlarda elinde tespihle dolaşan var!

Lise çocukları dağda bayırda birbirlerini tartaklayıp, tik tokta yayınlama yarışında.

***

Özetle demem o ki…

Sorunlu çocuk yoktur!

Sorunlu aile vardır.

Sorunlu eğitim sistemi vardır.

Sorunlu siyaset sistemi vardır.

İvedilikle köklü değişiklikler yapılmadığı takdirdeyse sorunlarımız katlanarak artacaktır!

Önceki ve Sonraki Yazılar