AKP yönetiminde Ankara son 4 yılda yani 'Arap Baharı'ndan bu yana ne yaptıysa hem  yanlış hem de kötü yaptı.
Irak, Suriye ve Libya'nın yıkımı başarı hanesine yazılabilir.
Bir de bunun karşılığında Körfez ülkelerinden gelen ama kimin cebine girdiği belli olmayan pis kokulu vıcık vıcık kara paralar.
Sonra da 'Vay efendim bu ülkede neden bu kadar yolsuzluk oluyor' yakınmaları.
Görünen ya da bilinen hali ile yolsuzluk aslında var olanın belki de yüzde biri değil.
Miktar büyük olunca uğruna insanların ölmesi, öldürülmesi çok kolaylaşır.
İçte ya da dışta.
Vicdan dediğin de ne?
Kuran-ı Kerim'i ve Hadisleri istediğin gibi yorumla.
Olmazsa da Osmanlıca söyle.
Yandaşların anlayıp anlamaması hiç önemli değil.
İnsanlar ise istatistik malzemesi olmuş.
'Bugün Suriye'de şu kadar insan öldü' denir sonra herkes unutur.
Kapanır insanlar odalarına başlar saymaya avro ve dolarlarını.
Hepsinin de orijinali Riyal ya da İslam Dinarı.
Suudiler petrol fiyatını düşürüyor dolar yükseliyor.
IŞİD ya da Boko Haram'ın kaçırdığı binlerce kız çocuğu kimin umrunda.
Haz alanlar bile var.
'Yaşları altıyı geçmişse evlilikte keramet vardır'.
Sonra da 'Batı toplumları bizden nefret ediyor' diyeceksin.
Sonra da Paris'e gidip yürüyüşün ön sırasında Netanyahu ile saf tutmak için özel bir çaba harcayacaksın.
Sonra da 'Katil Netanyahu'nun ne işi var orada' diye bağıracaksın.
Önce de Haziran 2013'te Gezi Direnişi  kargaşasında Mossad Başkanı Tamir Pardo ile Ankara'da Esad'a karşı işbirliği olanaklarını konuşacaksın.
Bundan cesaret alan İsrail Esad'a karşı savaşan muhalifleri kendi hastanelerinde tedavi etmeye başlayacak.
Sonra... Önce... Sonra... Önce...
İyi de bütün bunlar neden?
Osmanlı'yı yeniden ihya etmek için mi?
Ortadoğu çöllerinde  bir serap.
Olmadı dışarıda öğretelim o zaman Osmanlı'cayı içerdikelere.
Nasıl olsa bu 'Esed' direndikçe direniyor.
Saldık üzerine dünyanın binlerce ruh hastasını ama adam Şam'da oturuyor.
Çullandı üzerine 100 ülke yine işe yaramadı.
Anlamadı zavallılar.
Suriye'de 'demokrasi ve özgürlük' diyenlerin yarısı emperyalist geri kalanlar işbirlikçi.
Demokrasi, özgürlük, insan hakları ve garibanların ekmeği Batı'nın hiç umrunda değil.
Onun bir tek derdi var : İsrail.
Kendini 'Yahudi Devleti' ilan eden İsrail.
Tıpkı IŞİD gibi.
Topla dünyanın dört bir yanından Siyonist Yahudileri kur İsrail devletini.
Topla dünyanın dört bir yanından IŞİD'çi Müslümanları kurdur İslam Devletini.
Kim kimin panzehiri belli değil.
Muhammed'e hakaret ifade özgürlüğü ama Yahudilere laf söylemek yasak.
Sanki İsa'yı i çarmıha gerenler Yahudiler değil de Müslümanlar.
Müslümanlar kızıp daha fazla IŞİD'e hak versin ya da ona katılsın diye her numara var.
Oyun içinde oyun.
Herkes sahtekar.
En sahtekarı 'Üst Akıl'.
Akil olup olmaması hiç önemli değil.
Esad'ın 'Alevi' olması da.
Konu bu coğrafyayı yönetenlerinin eli ile darmadağın etmektir.
Coğrafya karardıkça Türkiye kapkara olacaktır.
Karardıkça da çok daha fazla kara para akacaktır Türkiye'ye.
Adı üzerinde : Kara Para.
Karanlığı uzun gecelerini sever.
Örneğin : 17-25 Aralık.
Sonra da gelsin Haziran aydınlığı.