Süleyman Karan

Süleyman Karan

Yıkmıştık, yapın ki tekrar yıkalım!

Tarih pis oyunlar oynamayı seven bir zaman dizgesi... Öyle düz bir doğrultuda ilerlemiyor, geri çark ediyor, ilerler gibi yapıp sonra bir kavis çiziyor, ama illa ki sonuç itibarıyla ilerliyor. Bu arada insan hayatını hem süre olarak hem de değer olarak hiç ama hiç dikkate almıyor. Piyon bile değil, toz zerresi gibi davranıyor insancıklara... Yani anlayacağınız, tarihin gözünde varsa bir değerimiz, olsa olsa bir toz zerresi kadar... Tıpkı 20’nci yüzyılın başındaki gibi şu sıralar insanların başına çorap örmekle uğraşıyor tarih.. Çorap bir yandan örülüyor, bir yandan sökülüyor. Bu böyle uzun bir süre daha devam edecek gibi ve çok can alacak, çok can yakacak, hayatları alt üst edecek. Rövanşlar alınacak, yeni rövanşlar olacak.

Topçu Kışlası dediğin şer yuvası

Simgeler üzerinden oynanan bu tehlikeli oyunun en önemli merkezi Ortadoğu, devamında Avrasya var. Bir yanda da Güney Amerika kaynama noktasına geliyor. Ama bu ateş gibi yanan satranç tahtasında, belki en şiddetli gerilimlerin değil, ama en belirleyici gerilimlerin yaşanacağı  toprak parçası Türkiye... Stratejik sebeplerle değil, ama tarihsel ve sosyokültürel sebeplerle daha çok... Yani olayı böyle emperyalistlerin komplosu falan diye izah etmek yetmez, bu kendi hesaplaşmamız. Bu toprağın iyi ve kötüsünün hesaplaşması... Hiç derin analizlere gerek yok. Bu kavga Yavus Sultan Selim denen eli kanlı Osmanlı ile bu toprakların halkları, Abdülhamit ile İttihat ve Terakki, Vahdeddin ile Mustafa Kemal arasındaki kavganın devamı... Yani kendi ulusunu katleden bir kötülük timsali, Türk düşmanı padişahın takipçileri ile bu toprakların namuslu halklarının kavgası... Yani kendince çökmekte olan, çürümüş bir imparatorluğu, halkının selametine tercih etmiş despot Abdülhamit ile kurtuluşu arayan ama çok şansız ve pek de sağlam olmayan yurtsever İttihat ve Terakki’nin kavgası... Ödlek, çürümüş, bitmiş, yozlaşmış imparatorluk çöplüğünden bir ulus yaratma peşindeki Mustafa Kemal’in Vahdeddin ile, Anzavur ile kavgası...

Kalleşin mirasçısı da kalleştir

İşte bu kavga şimdi birkaç dönümlük bir parkta sürüyor ve sürecek... Rövanşist, kendi soyunu inkar eden bir hanedanın mirasçısı olduklarını iddia eden, tıpkı onlar gibi din bezirganı, kalleş, halk düşmanı, emperyalistlerin kuklalarıyla yurtseverler ve geleceğin temsilcileri arasındaki kavganın simgesi Topçu Kışlası olacak. Bu şimdilik, özellikle dış politikada uğradığı hezimeti maskelemek için ortaya atılmış gündemi değiştirmek için kan dökmeye hazır ‘çağın kötü ruhu’nun bir oyunu, ama evet illa ki bir gün bu Topçu Kışlası’nı buraya dikmekle yükümlü bunlar.. Zira en kolayı bu, ellerinden gelmediğinden Anıtkabir’i yıkamayacakları için bu gerici, vatan hainliğinin simgesi binayı dikmek zorundalar. Bilir misiniz ki o hıyanet ininden Hareket Ordusu’na beyaz bayrak sallayan şerefsizler, görüşmek için giden subayları taramıştır. İşte bunlar da aynı kansızların soyu.. Yani pusu kuruyorlar, dikkatli olmak gerek. Kendilerini sıkışmış hissediyorlar, emperyal hayaller Suriye’de madara olduğu için, kanı burada akıtmak istiyorlar. O yüzden ‘iç savaş’, ‘ezip geçmek’ ve benzer zehirli sözler dillerinde...

Bir toplumsal tabanları var, ama bu taban sanıldığından daha kaypak bir taban, ‘ekmeğine bakar’ yani zorla evde tutulacak cinsten değil, zorla evden çıkamayacak tarzda bir yapıdadırlar, zora gelemezler, vatanın geleceği değil, kendi ikballeridir tek dertleri... Ev, araba, o bu ve de güç kimdeyse bukalemumn gibi ona uymak... Hani yüzde 10 oy kaybedince AKP, sakalını kesen bürokrat misali... Tekrar kirli oyunlarla iktidar olunca AKP emin olun sakalı göbeğe kadar uzatır bu jölemsi biçimsiz...

Bizans’ın çürük soyu Ama bu Bizans’ın en kötü yönlerini miras almış hanedanın tekne kazıntıları, pis oyunları iyi bilir, işte böyle ele geçirdiler devletin tüm olanaklarını ve artık bu yüzden güçlüler. Ve evet kan döke döke bu Topçu Kışlası’nı yaparlar. Bu sırada bu ülkenin iyi insanlarına, yurtseverlerine, insanlık değerlerine sahip çıkanlar, o büyük güçlerini toparlamalı ve tekrar hem ülkeyi hem de devleti kurtarmanın yollarını aramalı. Bu, bildik kısır döngü içindeki siyasetle olacak iş değil, cesaret, dayanışma ve geleceğin gücüyle olacak. Nasıl olacağını hep birlikte bulacağız... Suni dengeler üzerine kurulu, bu zehirli, biçimsiz iktidarı yıkmak da değil tek mesele, bu topraklara sinmiş zehiri de temizlemek gerekecek. İşimiz zor ama unutmayın ki bu toprakların halkları bunlara rağmen yedi düvele karşı savaştı ve kazandı. Bu kadar kan vererek kazanılan cumhuriyet, bu kansızlara bırakılır mı hiç...

Sonunda kazanan insanlık olur

Şimdi akıllı olma zamanı... Mesele hiçbir zaman üç-beş ağaç olmadı, köklü bir çınarın temiz köklerini korumak için zehirli tarafını budamaktır mesele... Budayacağız... Yapabilirlerse yapsınlar Topçu Kışlası’nı, yenilgi gibi hissetmeyin! Daha önce içindeki hainlerle birlikte yıkmıştık, onlar yapsın, biz günü geldiğinde taş taş üzerinde bırakmazcasına yıkacağız emin olun! Tarih pis oynar, sonunda kazanan insanlık olur... Bakın kaldı mı bir tane aşağılık Engizisyon papazı... Hitler denen şerefsizin kemikleri bile ortada yok!

Önceki ve Sonraki Yazılar