Orwell görse ayakta alkışlardı!

Alev Alatlı’nın Erdoğan’ı “ayakta alkışlattırdığı” George Orwell 1948’de, “1984” adlı bir roman yazdı.

Her şeyi mutlak kontrolü altında tutmak isteyen bir iktidarın anlatıldığı bu romanda, “hakikat” düzenli olarak eğilip bükülüyor, gerçeğin ne olduğu iktidarın politikalarına göre değişebiliyordu.

Bir gün “iyi” denilen başka bir gün “kötü” oluyor, bir gün “düşman” ilan edilen, öteki gün “dost”a dönüşebiliyordu.

***

Erdoğan 24 Nisan 2012’de “Anayasanın Dili Sempozyumu”nda bir konuşma yaptı ve şöyle dedi: “Türkçe felsefe yapılamaz demek ırkçılıktır.”

Aynı Erdoğan, 24 Nisan 2014’de “TÜBİTAK Bilim Ödülleri Töreni’nde” yaptığı konuşmada ise “Türkçe ile felsefe yapılamaz. Ya Osmanlıca ya İngilizce kullanmanız lazım” diyordu.

***

1984 mü? Yeni Türkiye’dir, bugündür, burasıdır; Orwell görse şaşırır, ayağa kalkar “ben bile bu kadarını tahmin edememiştim” der ve alkışlardı.

***

Orwell’ın 1984’ünde, iktidar kimi kavramları ve sözcükleri toplumsal hafızadan silmek için özel birimler kurmuştu; “Hakikat Bakanlığı” personelinin görevi arşivleri tahrif etmek, gazete manşetlerini ve haberlerini değiştirmek, yani hafızayla oynamaktı.

***

Yeni Türkiye’nin “belirli gün ve haftalar”ından 17-25 Aralık’ta, iktidar bir sözcüğün peşine düştü. Bu sözcüğün yer aldığı pankartlar indirildi, polis parti binalarını bastı, ağzından bu sözcük çıkan insanlar dövüldü, gözaltına alındı, tutuklandı.

O esnada, tam da o sözcüğün ifade ettiği şeyi yaptığı için haklarında komisyon kurulan eski bakanlar hakkında verilmesi gereken karar, usulsüz bir şekilde erteleniyor; kaynağının ne idüğü belirsiz olduğu için el konulan paralar ise Yeni Türkiye’nin kahramanlarından birine faiziyle birlikte iade ediliyordu.

***

Yeni Türkiye mi? “Hırsız” sözcüğünün toplumsal hafızadan silinmek istendiği, bakanlı, komisyonlu, faizli, Kızılay’a bağışlı bir 1984’dür, Orwell görse ayağa kalkar ve “inanılmaz” diyerek alkışlardı.

***

Mehmet Emin 16 yaşında bir delikanlıydı. Lise öğrencisi, okuldan arta kalan zamanlarında garsonluk yapan, yurtsever, aydınlanmacı, ilerici gencecik bir adamdı. Menemen’de gericilerin katlettiği Kubilay’ın anmasında, hafızalardan silinmek istenen o sözcüğü telaffuz ettiği için gözaltına alındı ve tutuklandı.

Mehmet Emin’in tutuklanması, hukuka, kanuna, anayasaya, uluslararası sözleşmelere, yani aklınıza gelebilecek bütün uygarlık metinlerine aykırıydı. Umursanmadı. 16 yaşında bir çocuk hakikatin eğilip bükülmesine, toplumsal hafızanın imhasına “dur” dediği için tutuklandı.

***

Mehmet Emin, kendileri milyon dolarlık zırhlı araçlara bindikleri halde, Cuma hutbelerinde “iş güvenliği tedbirlerinin fazlası Allah’a güvensizlik demektir” diye fetva verdirenlerin ipliğini pazara çıkardı. Gericiliğin karşısında Kubilay gibi durdu. Ertesi gün kamuoyu baskısıyla serbest bırakıldığında gözlerinin içi gülüyor, duruşuyla cesaretin bulaşıcı bir şey olduğunu hepimize bir kez daha hatırlatıyordu.

***

Yeni Türkiye mi? “Hakikat Bakanlığı”nın “özgürlük köleliktir” sloganına karşı hakikati, hırsızlığa, yolsuzluğa karşı erdemi, taşeron fetvası verenlere karşı aydınlanmayı, bilimi, aklı savunan Mehmet Emin’lerdir. Bu ülkenin aydınlık yüzlü çocuklarının bitip tükenmek bilmeyen cesareti, onuru, direnişidir.  

Orwell görse, emin olun, ayağa kalkar ve Mehmet Emin’i alkışlardı!


Önceki ve Sonraki Yazılar