Aslan asker Şvayk

Çek Yazar Jeroslav Haşek'in ünlü eserini önce, Ankara'da (şimdi yerinde yeller esen ) Büyük Sinema'da, tiyatro oyununda izledim. Genco Erkal'ın muhteşem oyunu ile eblehlerin kıralı mı yoksa cin fikirlilerinin feriştahı mı olduğu birbirine karışan ''Er Şvayk'' figürü beynime kazındı. Romanını sonra okudum.
Avusturya-Macaristan İmparatorluğu'nun  veliaht prensi Arşidük Ferdinand'ın bir suikast sonucu öldürülmesi fitili ateşliyor ve 1. Dünya savaşı patlıyordu. Çekoslovakyalı er Şvayk,
Avusturya ordusu içinde savaşa girmeye büyük bir hevesle çabalıyor ama her  girişiminde rastladığı aksiliklerle soluğu olmadık yerlerde, hatta düşman saflarında alıyordu.
''Aslan Asker Şvayk'' romanı, savaşın kara mizahının doruğa çıktığı, unutulmaz bir eserdir.
Bunu şundan hatırladım: Şimdilerde pek bir savaş heveslileri türedi. Osmanlı İmparatorluğu düşleri ile hayal ile gerçeği ayırt edemez hale gelen bir ''Reis'' ve O'nun güdümündeki bir ''derinlik stratejisti'' yardımcısı, savaş hevesinde Şvayk'ı geçti. Türkiye ve Rusya'yı yöneten iki reisten biri diğerinin uçağını-bilerek ve isteyerek- düşürttü, Böylece kendi iç kamuoyuna (buna seçmenleri de diyebilirsiniz) ne kadar güçlü bir lider olduğu mesajı verirken, diğer taraftan müttefiki ABD ve NATO ülkelerine de ''bakın ben nelere kadirim'' göndermesi yaptı.
Rus Reisi Gospodin Putin mesajı Batılılardan önce kaptı. Türkiye Reisi Tayyip Bey'in hamlesine, satranç masasını devirerek cevap verdi. Tayyip Bey böyle bir tavır beklememenin şaşkınlığı ile içeride gene mangalda kül bırakmayan atışlar yaptı ama dışarıda da ''bilseydik yapmazdık'', ''hadi görüşelim''  diye kıvırmaya başladı. Tayyip Bey'in hamlesine, başta ağabeyi ABD olmak üzere NATO üyelerinden ''soğuk bakışlar'' yönelince feleğini şaşırmaya başladı.
İşte siyaset böyle bir iştir dostlarım! Tam kazandığınızı düşündüğünüz anda bir bakarsınız evdeki bulgurdan da olmuşsunuz.
Tayyip Bey'in Gospodin Putin'le bilek güreşi girişimi, Tayyip Bey'in yenilgisi, rakibinin kazanımı ile sonuçlandı.
Türkiye, Suriye masasından boynu bükük olarak kalktı. Artık uçakları IŞİD'i vurma bahanesi ile bile Suriye sınırını geçemiyor. Sınırdan geçmeye çalışan tüm Türk TIR'ları, içinde ne olduğuna bakılmaksızın bombalanmaya başlandı.
İçte despot, dışta gariban Türkiye yönetimi, durumu kurtarmak için, ikinci bir hamle ile Musul'a asker çıkararak ''burada ben de varım'' diye bayrak yükseltmeye kalktı ama Bağdat yönetimi ''bak Rus abilerimi çağırırım haa'' deyince tanklar ve askerler sınırda çakıldı kaldı. Reis Muavini şimdi Bağdat'a gitmenin yollarını arıyor. Ne diyecek? ''Pardon'' diyecek.
TV haberlerinde, Doğu Akdeniz'de 72 milletin savaş gemilerinin gezdiğini sürekli gösteriyorlar. Havaya sürekli ''savaş var'' kokusu yayılıyor.
Siz bu duruma bakmayın. İçte dışta savaşlar zaten sürüp gidiyor. Bunun dışında yeni bir ''dünya savaşı'' olmaz. Bence Akdeniz'deki o gemiler, ortada hazır bir sıcak senaryo varken, ''tatbikat'' yapıyorlar. (Bilmeyenler için söyleyeyim, askerlikte bütün tatbikatlar önceden tasarlanmış bir senaryoya göre yapılır).
Jeroslav Haşek ünlü kahramanı Şvayk'ı tanıtırken: ''Şvayk'ın en büyük kusuru, ciddi şeyleri ciddiye almasıydı'' diyor.
Demek ki neymiş, ciddi şeyleri her zaman ciddiye almak gerekmezmiş.
 

Önceki ve Sonraki Yazılar