Belediyeler adil ve ekolojik bir gıda dağıtım sistemine destek olmalı

Çiftçilerin ürettiği tarım ürünleri; gıda şirketleri, zincir marketler ve ihracatçılar tarafından ucuza kapatılırken, tüketicilere yüksek fiyatlarla satılıyor. Belediyeler hem çiftçiyi, köylüyü hem de tüketiciyi koruyacak bir ürün pazarlama stratejisi izlemelidir. Adil ve ekolojik bir gıda dağıtım sistemi gerekiyor. Bunun formülü aslında çok açık. Ürünler çiftçiden tüketiciye en kısa yoldan ulaşmalı. Aradaki aracılar ortada kalkmalı. Yerel üretim, yerel tüketim esas olmalı. Gıdaların seyahati kısıtlanmalı. Bu yapılırken gıdaların sağlıklı olması da gerekiyor. Bu alanda elimizdeki alternatifler şunlar:

  1. Topluluk destekli tarım grupları, gıda grupları.
  2. Yeni kuşak tüketim kooperatifleri. (Ekolojik politika uygularlar)
  3. Ekolojik duyarlılığı olan köylü pazarları. (Katılımcı onay sistemini uygularlar)
  4. Üretim kooperatiflerinin veya çiftçilerin internetten satış girişimleri
  5. Üretim kooperatiflerinin doğrudan tüketiciye satış yaptığı birimler
  6. Kent bahçecilerinin satış yerleri ve pazarları
  7. Belediyelerin doğrudan kooperatiflerden ürün satın alması. (İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin süt programı veya peyzaj çalışmaları için çiçek, çalı alması gibi)
  8. Belediyelerin kurduğu gıda şirketleri ve marketler

Son iki alternatif (7,8) hızlı sonuç almak açısından etkili olmaktadır. Yedinci seçenek etki bakımından kısıtlıdır. İzmir’de bu yolla sınırlı sayıda kooperatifin ve çiftçinin durumunun kısmen iyileştirildiği söylenebilir. Bu seçeneğin çok yaygınlaştırılması imkânsızdır. Sekizinci seçenek eskiden başarılı bir şekilde kullanılmakta idi. İzmir Tansaş modeli gibi. Ancak bu uygulamada ekolojik bir duyarlık olmadığı gibi, doğrudan çiftçiden almak gibi bir politikaları da belirgin değildi. Geçen zaman içinde Tansaşlar özelleştirdi, ulusaşırı zincir marketler ülkeye yerleşti. Şu anda hızlı sonuç almak için belediyeler bu seçeneği tekrar kullanmak isteyeceklerdir. Ekolojik duyarlığı olması ve doğrudan kooperatiflerden ve çiftçiden ürün almak koşulu ile bir miktar başarı şansı olabilir. Ancak ulusaşırı zincir marketlerin ciddi bir ekonomik ve ideolojik savaş açacaklarını da dikkate almak gerekiyor. Farklı politikalar izleyecek yönetimler belediyelerde yönetime geldiğinde bu oluşumlar tekrar özelleştirilebilir. Bu nedenle tek seçenek olarak uygulanması sakıncalıdır.

Birden altıya kadar seçeneklerin bilinçli ve mücadeleci kişi ve toplulukların elinde gerçekleşecek olması bakımından sürdürülebilirliği daha kuvvetlidir. Bir başka yararı çiftçilerin, tüketicilerin mali imkânları, fikri ve fiziki emeklerinin de kullanılacak olmasıdır. Ayrıca bu seçenekler uygulandığında gerek çiftçiler, gerekse üretim kooperatifleri dayanaklı olacaklar ve maliyetleri düşecektir. Dayanaklı olmaktan her türlü şoka ve krize dayanabilmesi ve çabuk atlatabilmesini kastediyorum. Hem tüketiciler sağlıklı besine hem de çiftçiler sağlıklı bir üretim sistemine kavuşacaklardır. Belediyeler bu seçenekleri destekleyerek daha az mali imkânla daha büyük sonuçlar elde edebilirler. Bu seçeneklerin uygulanmasında başarılı olmak için belediyelerin agroekolojik tarım sistemini desteklemesi ve yayılması için çalışması da gereklidir. Endüstriyel tarım sistemini destekleyerek bu seçeneklerin geliştirilmesi mümkün değildir.

Soğuk hava depolarını geliştirerek, ürünlerin daha ileri düzeyde işlenmesini sağlayarak ve benzeri yollarla da çiftçilerin eline geçen fiyatları yükseltirken, tüketicilerin ödediği fiyatları kısıtlamak mümkündür. Belediyeler bu işleri kooperatiflere yardımcı olarak da yapabilirler. Yapılacak geliştirmeler için her ürün ayrı incelenmelidir.

Önceki ve Sonraki Yazılar