Leyla Emeç Tavşanoğlu

Leyla Emeç Tavşanoğlu

Çıkar mı kardeşlik mi

Uluslararası ilişkilerde kuraldır. Devletler arasında dostluk, kardeşlik olmaz. Her zaman devletlerin kendi çıkarları, kardeşim, dostum dediiklerinden önde gelir. Kimi devletlerin yöneticileri dost, kardeş diye pohpohladıkları ikinci devletlerden mutlaka çıkar beklerler. Bu maddi ya da manevi olabilir. Destek her zaman destektir. Ama iş öz devletin çıkarlarını, refahını korumaya gelince durum değişir.

Yıllarca hep Türk’ün Türk’ten başka dostu yoktur, diye bir terane tutturmuşuzdur. Sovyetler Birliği’nin dağılmasından sonra ortaya çıkan “Türki Cumhuriyetler”le Türk’ün Türk’ten başka dostu yok anlayışıyla yakınlaşmaya çabalamışızdır. Hatta rahmetli Dokuzuncu Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel İstanbul’da “Türkçe Konuşan Cumhuriyetler Cumhurbaşkanları Zirvesi” toplamıştı. Hepimiz heyecanla Türki Cumhuriyetler’den gelen Cumhurbaşkanlarının Türkçelerini dinlemek için merakla televizyonların başına toplanmıştık. Hazretlerin hepsi Rusça konuşuyordu, iyi mi? Demirel, daha da öte Azerbaycan’ın rahmetli Cumhurbaşkanı Haydar Aliyev’le yakın ahbaplık kurmuş, “Azerbaycan ve Türkiye, iki devlet, tek millettir,” demişti.

Bir kaç haftadır Güney Kafkasya’da Azerbaycan’la Ermenistan arasındaki savaşı izliyoruz. Azerbaycan kendi haklı gerekçeleriyle Ermenistan’ın işgal ettiği başta Dağlık Karabağ olmak üzere yedi rayonunu geri almak için savaş veriyor. Bizde de insanların büyük kesimi heyecan içinde Azerbaycan’ın Ermenistan’ı tuşa getirmesi için alkış tutuyor. Her yerde “Can Azerbaycan” sözlerini işitiyoruz.

Yıllar boyu çok sıklıkla Azerbaycan’a gidip geldim. Üst düzey yöneticilerle görüştüm. Türkiye’yle Azerbaycan arasında bir türlü çözülemeyen doğal gaz ve petrol boru hatlarının açılmasına yönelik bazı anlaşmazlıklar vardı. Olabilir, kardeşin kardeşle anlaşmazlıkları doğaldır. Yalnız dikkatinizi çekerim. Bizdeki özdeyişle “Allah kardeşi kardeş yaratmış, kesesini ayrı yaratmış.”

Size can kardeş devletler arasında bazı çıkar ilişkilerinin nasıl ön plana çıktığını anlatması bakımından Ocak 1998’de dönemin Azerbaycan Dışişleri Bakanı Hasan Hasanov’la yaptığım söyeşiden bir bölüm aktarmak istiyorum. Türkiye bugünkü gibi doğal gaz ve petrol boru hatları ağlarının buluştuğu bir enerji terminali değldi. Daha o zaman Bakü-Ceyhan boru hattı bile hayata geçmemişti. Bu bölümde Bakü-Ceyhan’ın neden uzun süre gerçekleşemediğini okuyacaksınız.

- Azerbaycan petrolünün vanası neden Azerbaycan’ın elinde değil?

Hasanov- Vana bizdedir. Bizde olmadığını kim söyledi?

- Vana sizdeyse neden protokollerin imzalanması için eylül, ekim aylarını bekliyorsunuz?

Hasanov- Bu petrolün sahibi kim?

  • Tabii ki Azerbaycan.

Hasanov- Yoo, petrole yatırım yapanlar. Yatırımı konsorsiyum yaptı. Yani İngiltere, Norveç, ABD, Rusya bir de Türkiye. Bu ülkeler o neftin (petrol) sahibidirler. Bu neftin sahibi sadece Azerbaycan değil. Ama bu konuda Azerbaycan’ın önceliği var.

  • Yani mal hem sizin hem de değil, diyorsunuz...

Hasanov- Mal, kim ne kadar yatırım yaptıysa onun.

  • Sizin kendi ülkenizden geçecek enerji hatları konusunda kesin bir projeniz var mı?

Hasanov- Var. Ama bizim paraya da ihtiyacımız var. O nedenle başkalarıyla ortaklık kurmamız lazım. Bakın, Türkiye diyor ki: Azerbaycan petrolü Ceyhan üstünden gelsin. Biz de, “Türkmen gazı Azerbaycan ‘dan geçsin” diyoruz. Türkmen gazı neden Azerbaycan üstünden geçirilmiyor? Türkiye bu konuda susmamalı, konuşmalıdır. Biz Türkmenistan gazının Türkiye’ye Azerbaycan üstünden gönderilmesini rica ediyoruz.

-Sizce Türkiye gazın Azerbaycan üstünden geçirilmemesine neden itiraz etmedi?

Hasanov- Onu Türkiye Hükümeti yetkililerine sorun, neden böyle yapmışlar....

-Yani şu anda Türkiye ile Azerbaycan arasında petrol ve gaz konusunda bir çıkmaz mı var?

- Türkiye petrolü de gazı da istiyor. Türkiye Azerbaycan petrolünün Rusya’dan değil, Türkiye’den geçmesini istiyor. Ama Türkmenistan gazı İran’dan da Azerbaycan’dan da geçebilir. Türkiye Azerbaycan’a yardım etsin. Neft borusunu isteyen gaz borusunda yardım eder.

- Bu Ankara’ya bir mesaj mı?

Hasanov- Ankara’ya mesaj olsun bakalım.

İşte böyle. Yok öyle bedavadan kardeşlik. Sen bana yardım et, ben de sana yardımcı olayım. Hikayenin özeti budur, sayın okuyucu.

Önceki ve Sonraki Yazılar