Siyasal islamın, diğer siyaset tarzlarından en büyük farkı, her alanı aynı şekilde zehirleyebilme ve ahlaksızlıkta sınır tanımama becerisidir. Öylesine ilkesiz, öylesine siyasi ahlak dışında bir akımdır ki, mafya ile de, terör örgütleri ile, dolandırıcılar ile her türlü işbirliğine girebilir. İşte bu sebep ile, birkaç yıl önce ‘Barış Süreci’nin bir tarafı olabilip, birkaç yıl sonra ırkçılarla koalisyon kurabilecek kadar engerek gibi kıvırabiliyorlar. Yarın bir bakmışsınız, ABD ile bir ülkede iç savaş çıkartmak için komplo kurup, Libya’da Rusya’ya karşı savaşıyorlar! Daha doğrusu kendi emelleri için bu ülkenin gençlerini ölüme gönderebilirler. Bunlar böyledir, ne yaparsanız yapın ıslah olmayacak bir cinstir.

Organize suç şebekesi
Bugün yolsuzluklarının ve utanmazlıklarının en son örneklerinden birinin üzerine gidelim. Kızılay, AKP hükümetlerinin bir arpalığı... Cihatçı sığınağına dönmüş bir kurum. Kurum demeye de bin şahit ister, zira yöneticilerinin yaptıkları gerici ve mezhepçi açıklamalar, zaten bu yardım kuruluşunun artık başka bir şey olduğunu çoktan ortaya koydu. Aldıkları astronomik maaşlar utanmazlığın dibi... Siyasal islamcı zihniyet, bu yarı resmi sözde yardım kuruluşunu, bir yolsuzluk paravanı olarak uzun süredir kullanıyor. Bunlar da yazılıp çizilmişti ancak ne yazık ki bu ülke felaketler ile sınandığında ancak gayya kuyularını keşfedebiliyoruz.

Dalaverede uzmanlar
Üçkağıtçılıkta öyle uzmanlaşmışlar ki, ikili değil çoklu bir hülle yapmayı tercih ediyorlar. Bir vergi kaçakçısından sözde yarı resmi yardım kuruluşuna, oradan bir başka iktidar destekli gerici vakfa, oradan onun kurduğu ABD’deki başka ne idüğü belirsiz bir kuruma... Bu katakullide hem bu oyunun içindeki herkes kazanıyor hem de o paranın üç kuruşuyla gerici emellerine hizmet edecek göstermelik bir yatırım yapmış oluyorlar. Tabii olan depremzede başta olmak üzere, bu ülkedeki her vergi mükellefi ve bağışçıya oluyor. Hepsini dolandırıyorlar. Çocukları ve gençleri de zehirliyorlar.

Utanmazlığın daniskası
Gelelim rezaletin hikayesine... Ankara’da büyükşehir belediyesini işgal ettikleri zamanlarda, AKP’nin peşkeş kuruluşu Başkentgaz, Kızılay’a bağış yapar! Böylece vergiden yırtar. O para zaten anlaşma gereği Ensar Vakfı’na pas edilecektir. Para dediğin de para yani, 7 milyon 925 bin TL. Bu vakıflar, asılnda bir vakıftan çok gizli örgüt gibi çalışan gerici kuruluşlar ve tabii ki birbirleriyle rabıtaları var. Ensar’a gelen para bir başka gerici-bölücü organizasyon olan TÜRGEV ile ortaklaşa kurulan TÜRKEN Vakfı’na hortumlanır. Vakıf yerli ve milli olduğu için de ABD’dir! Siyasal islamcıların ortaklaşa Türkiye’ye kumpas kurdukları, AKP’nin doğduğu, FETÖ’nün konuşlandığı ülkede yani! TÜRKEN Foundation, hesapta FETÖ’ye karşı mücadele etmek için kurulmuştur. Bu utanmazca açıklamayı yapan Ensar Vakfı’nın yöneticileri... Peki sen niye Kızılay üzerinden vergi kaçırarak mücadele ediyorsun, cebinden harcasana... Yok olur mu hiç? Eski ortaklarına karşı yalandan mücadele için alıştıkları gibi bu milleti soyacaklar, sonra da üç kuruş ile göstermelik bir faaliyet yürütecekler. Bir de janjanlayarak anlatıyorlar, Manhattan’da 21 katlı bir bir öğrenci yurdu! Artık orada öğrenciler mi kalacak yoksa el Kaide militanları mı o da ayrı bir mesele ya... O yurt binasında öğrenciler nasıl zehirlenecek, bir de o var!
 

Her biri hapislik suç!
Bu, bunların doğuştan gelen bir özelliği... Biraz da bu sebeple, TV programlarına çıkıp, o rezil lafları sarf edebiliyorlar, sıfır ahlaklarıyla? Vergi kaçırmak ayrı, vergiden kaçınmak ayrı. Yani biri yasa harici dolandırıcılık, diğeri yasayı delerek dolandırıcılık. Bunlar dolandırıcı olduklarını kabul ediyorlar, ama “Minareye kılıf geçirdik” diyorlar. Ve bunu yüzleri kızarmadan söyleyebiliyorlar. Yetmiyor utanmazlıkları, bir de “İftiraya uğradık” ayağına mağduru oynamaya kalkıyorlar! Ama artık o ahlaksızca mağdur edebiyatını kendi seçmen kitleleri bile yemiyor. Gidecekler, sonra tek tek defterler açılacak, cezalarını çekecekler