Süleyman Karan

Süleyman Karan

EN KÖTÜ MASAL VE ACI MI ACI GERÇEKLER

İdlib operasyonu, bir açıdan baktığınızda, AKP-MHP kliğinin eksen değiştirme denemesinden başka bir şey değildi. Bir yandan pek çok gencimizin canına mal oldu, öte yandan bu ekonomik krizde milyarlarca lira havaya savruldu. Her zamanki gibi, emperyalistler arasında bir oryantal ile işi halledeceklerini sandılar, ama bu kez duvara tosladılar. Yine her savaş çığırtkanlığından oy devşireceklerini sanarken, halkın büyük bir kesiminin, en az yüzde 70’inin tepkisini çektiler. Dimyata pirince giderken, evdeki bulgurdan oldular. İdlib savaş denemesi, Suriye Arap Cumhuriyeti’ne savaş açma niyetleri kursaklarında kaldı. Hem içeride, hem dışarıda... Ve orada canını kaybeden her Türkiyeli gencin hesabı da bir gün mutlaka sorulacak, bunu asla unutmayalım!

DEVLET DEĞİL, KLİK İŞİ
İktidarda, Saray çevresinde odaklanmış PETÖ (Pelikan Terör Örgütü), beceriksiz ve ülke çıkarlarını hiçe sayan SETA (Siyasi, Ekonomik ve Sosyal Araştırmalar Vakfı) ve MHP, bu olup bitenlerin baş sorumlusu... Ve perşembe günü, Moskova’da olup bitenler de sadece diplomatik bir hezimet değil, tam anlamıyla bir utanç vesikası. Ne yaparlarsa yapsınlar, artık bu millet ne olup bittiğini öyle ya da böyle biliyor. Üç-beş gazeteci kılıklı terör örgütü üyesinin iğrenç yalanlarına kimse kanmıyor! Moskova’da el pençe duran bakanların fotoğrafı ne olup bittiğini açıklamak için yeter de artar bile. Gerisi bir grup vatan haini yandaş gazetecinin uyduruk ve iğrenç masalı. Amaçları kendilerini kurtarmak, ama asla kurtaramayacaklar.

HEZİMETİN DANİSKASI
Gelelim, bu zafer diye yutturulmaya çalışılan hezimete... ABD ve AB’den hiçbir destek alamayacaklarını birkaç gün içinde anlayan siyasal islamcı ve ırkçı klik, zaten 5 Mart’ta nelerin olacağını bal gibi biliyordu. Bu sebep ile de tek kurtuluşa koşar adım gittiler. Putin bir kez daha onların kurtarıcısı oldu, zira Türkiye’yi kendi safında tutmayı tercih etti. Putin için ballı börek bir anlaşma ve üzerine Türkiye hala NATO ile hayal ettiği ilişkinin uzağında. Sahada Serakib’i kaybettikten sonra, elinde hiçbir kozu kalmayan heyet ortaya ne sürülürse kabul edecekti zaten.

ÜÇ MADDEDE GERÇEKLER
İşte anlaşmanın özet şu üç maddede: 1) İdlip gerginliği azaltma bölgesindeki temas hattı boyunca tüm askeri faaliyetler 6 Mart 2020 tarihinde saat 00:01’den itibaren durdurulacaktır. 2) M4 karayolunun kuzeyinde 6 kilometre ve güneyinde 6 kilometre derinliğinde bir güvenli koridor tesis edilecektir. Güvenli koridorun işleyişine dair ayrıntılı esas ve usuller, Türkiye Cumhuriyeti ve Rusya Federasyonu savunma bakanlıkları arasında yedi gün içinde kararlaştırılacaktır. 3) Türk-Rus ortak devriyeleri, 15 Mart 2020 tarihinde M4 karayolunun Trumba’dan (Serakib’in 2 kilometre batısı) Ayn el-Havr’a kadar olan kesimi boyunca başlatılacaktır.

NE OLDU O M5?
Şu PETÖ’cü gazetecilerin M5 karayolu, Serakib üzerine zafer masallarını hatırlıyor musunuz? İşte o masaldan dönüp dolaşıp gerçeklere geliyoruz. M5 karayolunun adı bile geçmedi Moskova’da. Peki ya M4, orada da eğer öyle olursa netleşmiş değil ama, yapılacak olan 6 kilometrelik bir hat açıp, o alanda Rus askerleri ile bile devriye atmak. Bu birlikte devriye atmanın, güçlünün her istedeğini yapıp, diğerinin bakması olduğunu daha önce ABD askerleri ile devriye atarken herkes görmüştü zaten! İnsani koridor zaten herkesin kağıt üzerinde kabul edeceği bir şey, önemli olan pratikte hayata geçmesi k, iki tarafın bu koridordan anladığı çok farklı. Rusya kesin kararlı el Kaide uzantısı seri katil sürüsü Heyet Tahrir el-Şam’ı bitirmeye... Yani teröristler yok edilecek. Bir önceki Soçi Anlaşması’nda Türkiye’ye bırakılan bu iş artık denetim altında sürecek.

'REJİM' DEĞİL, HÜKÜMRAN DEVLET
Ama her şeyden daha önemli bir şey var. O anlaşmada Suriye Arap Cumhuriyeti yazıyor. Bunların rejim dediği şey, hükümran bir devlet olarak belirtiliyor. Ve yine Moskova’da, AKP Genel Başkanı’nın merakla bir soru sorduğu duyuluyor değil mi, Dışişleri Bakanı çevirip sorsun diye Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov’a! “Esed haberdar edildi mi?” diye... Demek ki kimmiş muhatap? Sonrası iyice garipleşiyor zaten, bozgun sonrasında AKP Gene Başkanı kendi Dışişleri Bakanı’nın elini sıkıyor! İşte masallar ile gerçekler arasındaki fark, böyle şaşkına çevirir insanı!

Önceki ve Sonraki Yazılar