CHP İzmir İl Başkanı Deniz Yücel'den Menemen açıklaması: "Partimize ve davamıza ihanetin bedeli olacak"

CHP İzmir İl Başkanı Deniz Yücel'den Menemen açıklaması: "Partimize ve davamıza ihanetin bedeli olacak"

CHP İzmir İl Başkanı Deniz Yücel, CHP'nin 20 yıl sonra Menemen'i '3 fire' sonucu kura çekimiyle AKP'ye kaybetmesiyle ilgili açıklama yaptı.

Daha önce üç kez ertelenen Menemen Belediyesi Başkan Vekili kura çekimi geçtiğimiz günlerde gerçekleştirildi ve kuradan ismi çıkan kişi Cumhur İttifakı adayı Aydın Pehlivan oldu.

Bu şekilde 20 yıldır CHP’de olan Menemen AKP’ye geçti. Kuranın yankıları hala devam ederken CHP İzmir İl Başkanı Deniz Yücel, Menemen sürecini ve ilk seçimlerde verilen ‘3 fire’ konusunu değerlendirdi.

Üç ismin tespiti ile ilgili çalışmaların devam ettiğini belirten Başkan Yücel, “Bu arkadaşların yaptıklarına ihanet demek ağır kaçmaz. Partimize davamıza ihanet etmelerinin siyasi bir bedeli elbette ki olacak” dedi.

Ege Postası'ndan Tenzile Aşçı'nın haberin göre, hakkında yürütülen soruşturma kapsamında tutuklanan ve İçişleri Bakanlığı tarafından görevden uzaklaştırılan Menemen Belediye Başkanı Serdar Aksoy'un yerine geçecek başkan vekilinin belirlenmesi ilçede kaos ortamının yaşanmasına sebep olmuştu.

1 Aralık tarihinde Belediye Başkan Vekili seçimlerinde Millet İttifakı adayı olarak Deniz Karakurt,  Cumhur İttifakı adayı olarak ise Aydın Pehlivan yarışmıştı. Seçimde ilk 4 turda oy çoğunluğu sağlanamaması ve başkan vekili belirleme işlemi kuraya kalmasıyla başlayan seçim krizi düğümü tarihinde çözülmüştü.

Yapılan itirazların neticesinde 13 Aralık Çarşamba günü 3 ertelemenin ardından gerçekleştirilen kura çekiminden adı çıkan isim Cumhur İttifakı adayı Aydın Pehlivan olmuştu.  

Kuranın ardından gözler yeniden Menemen’e ve Cumhuriyet Halk Partisi (CHP)’nin izleyeceği yola çevrildi.

“MECLİS ÜYESİ ÇOĞUNLUĞUNA RAĞMEN KURAYA KALMAK HOŞ BİR ŞEY DEĞİL”
Serdar Aksoy’un tutuklanmasının ardından Menemen’de yaşanan süreci değerlendiren CHP İzmir İl Başkanı Deniz Yücel, şunları söyledi; “Belediye başkanımızın tutuklanması ve görevden alınmasından sonra belediye kanunun 45. maddesi gereği belediye meclisinde belediye başkan vekili seçilmesi gerekiyordu. Gerekli hazırlıklar yapıldı. Meclis üyelerimizle toplantılar yaptık. O dönemde bize Genel Başkan Yardımcılarımız Oğuz Kaan Salıcı, Seyit Torun ve Genel Sekreterimiz Selin Sayek Böke yalnız bırakmadılar.

 1 Aralıkta seçimde 3 turda 3 fire verdik ve seçim kuraya kaldı. Bu bizim istemediğimiz ve bizi mutsuz eden bir şey. Çoğunluk bizde olmasına rağmen, Millet İttifakı’nın 18, Cumhur İttifakı’nın 12 meclis üyesi olmasına rağmen kuraya kalmak hoş bir şey değil. Meclis üyelerimizden bir tanesi de Belediye Başkanı Yüksek dişilin kuruluna sevk edilmişti. Belediye başkanı disipline sevk edilmesinden 2 sonra partiden istifa etti. Onun arkasından bir meclis üyesi de istifa etmişti. Bizi 19 olan koltuk sayımız 18 e düştü.

Keşke olmasaydı ama siyaset pratiğinde böyle şeyler olabiliyor. Aday sürecinde dayatma olamadı. Partililerden, yönetimden ve Menemendeki STK’lardan görüş alındı ve Deniz Karakurt ismi büyük bir mutabakatla belirlendi. Zaten Deniz Hanım’ın belediyede yapılan yanlış işlere karşı itiraz etmesi, bu konuda bir duruş sergilemesi nedeniyle de meclis içerisinde bir ağırlığı vardı. Bütün meclis üyelerimiz bu görevi yapabilecek kişiler. Ama neticede 3 arkadaşımız Deniz Kararkurt’a oy vermedi. Neticede kura çekildi.

“SEÇİMİ BÖLÜP PARÇALAYIP AYIRAMAZSINIZ”
Kura belediye kanununun ilgili maddelerine uygun bir şekilde çekildi. Kanunda kuranın şekli ve usulüyle ilgili kısıtlama söz konusu değil. Ancak kuranın yapılış şekline ilişkin o anda itirazı olmayan Sayın Aydın Pehlivan, AKP İl Başkanı, Genel Başkan Yardımcıları, milletvekilleri, yöneticiler ve hatta oradaki meclis üyeleri, kuranın sonucu istedikleri gibi çıkmayınca yönetmeliği bahane ederek bir dava açtılar. Mahkemenin vermiş olduğu karar neresinden bakarsanız bakın yasaya ve hukuka aykırı bir karar. Birincisi, Aydın Pehlivan’ın açtığı dava seçimin iptali için. Mahkeme kuranın tekrarıyla ilgili yürütmeyi durdurma kararı veriyor.

Mahkeme bu kararı verebilir ama yürütmeyi durdurma kararının koşulları oluşmamıştı. Mahkeme öyle bir karar veriyor ki nokta atışı, adrese teslim bir karar. Mahkeme burada hem yetkisini aşıyor hem karşı tarafın talebini de aşarak karşı tarafın ekmeğine yağ sürecek bir karar veriyor. Mahkemenin vereceği karar Deniz Karakurt’un seçilmiş olmasını rafa kaldırır. Meclis başkanvekili kimse o göreve devam eder. Mahkeme nihai kararı verir. O zaman seçim kararıyla seçim tekrarı, kuraysa kura. Kaldı ki kura tekrarı gibi bir şey yasal olarak mümkün değildir. Oradaki idari işlem, belediye başkan vekili seçimidir.

Siz bu seçimi bölüp parçalayıp ayıramazsınız. Neticede kura olursa karşı tarafında yüzde 50 şansı olacaktı. Mahkeme bu kararı verdi. Neticede belediye kanunun verdiği yetkiyi kullanarak İzmir Valisi bir görevlendirme yaptı. Bu teknik olarak baktığınızda bir kayyım uygulaması. Bu uygulamaya, ‘işlem kayyımı’ denir. Bu bizce doğru değil ama bunlar neticede yasada olan yetkilerin kullanılması.

“İLK KURADAN AYDIN PEHLİVAN ÇIKSAYDI BİZ İTİRAZ ETMEZDİK”
Açıkçası 2 gün önce yapılan kurada Deniz Karakurt çıksaydı bile yapılan uygulama hukuksuz uygulamaydı. Zaten açılmış bir dava var. Bu kura işlemi ile ilgi hukuku arkadaşlarımız gereken çalışmaları yapıyorlar. Bu konuda da sonuna kadar mücadele edeceğiz. Buradaki itiraz kuranın sonuçlarına ilişkindi. İlk kuradan Aydın Pehlivan çıksaydı biz itiraz etmezdik. Bir etik ve ahlak anlayışı var neticede. O anda itiraz konusu yapılmayan bir şey ki karşı tarafın ilk kuraya hile karıştığına dair bir iddiası yok. Bu yönde bir tespit yok. Toplar getirildi ‘FİFA da böyle çekiyor’ dediler.

Biz o zaman siyah torba aradık. Plastik torba değil çuha torba olması gerektiği söylendi. Arandı ama bulunamadı. O sırada çuha torba bulanmadı ve cam fanus kullanıldı. Tarafların mutabakatıyla bu kur çekildi. Ama buna itiraz etmek bizim siyasi anlayışımıza göre abes kalıyor. Şöyle bir şey var; CHP 31 Mart yerel seçimlerinde yüzde 53 oyla seçimi kazandı. Menemen halkının orada bir iradesi var. Bu iradeyi yok saymak Menemen halkının iradesine duvar örmek ve gasp etmek anlamına geliyor. Geçmişte AKP’li bazı belediye başkanlıları bir talimatla görevlerinden itiraz etiler. CHP o illerde (İstanbul’u bir kenara koyuyorum. Oranın ayrı ve özel bir durumu vardı) aday dahi çıkarmadı. Bu işin hukuki mücadelesi devam edecek. 3 yıl sonra orada yine sandıklar kurulacak. Ben CHP’nin gerek hukuki süreçten gerekse siyasi süreçten Menemen’de güçlenecek çıkacağına inanıyorum.”

“İSİMLER TESPİT EDİLDİĞİNDE YAPTIRIMIMIZ OLACAK”
Başkan vekili seçimlerinde verilen 3 fire seçim gününden bu yana en çok konuşulan konulardan biri olurken son kuranın sonuçlanmasıyla birlikte Menemen Belediyesi’nin AK Parti’ye geçmesinin faturası bazı vatandaşlar ve partililer tarafından ‘3 fire’ye kesilmeye başlandı. 3 kişinin tespit çalışmalarının devam ettiğini belirten Başkan Yücel, “Bu konuda bize gelen birtakım bilgiler var ama biz CHP’nin adayına oy vermeyen arkadaşları yüzde 100 tespit etmeden bunu deşifre etmeyiz. Elimizde bir takım bilgiler var. Çalışmalar yapılıyor bu kura meselesinin ve yargı sürecinin en azından yürütmeyi durdurmayla ilgili kısmının bitmesini bekledik.  Şimdi bu konudaki çalışmalarımız devam edecek. Bu isimler tespit edildiğinde elbette bir yaptırımımız olacak. Bu arkadaşların yaptıklarına ihanet demek ağır kaçmaz. Partimize davamıza ihanet etmelerinin siyasi bir bedeli elbette ki olacak. Kura işi bitti, bu isimleri belirleme işini hızlandıracağız ve çalışmalarımız bittiğinde bu arkadaşları çağıracağız. Önce kendileriyle paylaşıp ardından gerekli yaptırım neyse onu uygulayacağız” dedi.

“İHANET EDECEK ADAM İHANETİNİ YAPAR”
Menemen süreciyle ilgili özeleştiri yaptıklarını belirten Başkan Yücel, sonuçların sadece özeleştiriye bağlı olmadığı mesajını vererek, “Bir kere ben her zaman özeleştiri yapan bir insanım. Bu işin kuraya kalması, bizi tercihimiz değildi. Meclis üyelerimizle toplantılar yapıldı. Meclis üyelerimiz önerileri alındı. O noktada bir eksiklik ya da zafiyet söz konuş değil. Diğer yandan ‘Kura yönetmeliğe uygun çekilmedi’ deniliyor. Bu, belediye yazı işlerinin görevi. Heraklaites’in bir söz var: Aynı nehirde iki kez yıkanamazsınız. Yani yönetmeliğe uygun bir kura çekilseydi o ayrı bir kura olacaktı. Yine oradan da eniz Karakurt’un çıkacağının garantisi yoktu. Neticede biz bunu başında da yaşayabilirdik. Burada önemli olan biz kuraya neden kaldık? Meclis üyeleri neden CHP’nin adayına oy vermedi?

Biz bu isimleri tespit edeceğiz ama ihanet edecek adam ihanetini yapar. Paravanın arkasına geçiyorsunuz ve sizin kime oy attığınızı bir Allah bilir bir de siz. Biz bu arkadaşların bu konuda vicdan muhasebesini yapmalarını söyledik ama bu isimleri tesit edeceğiz. İkincisi… Kura itirazsız bir şekilde yapıldı. Canlı yayınla yayınlandı. Toplar açıldı herkese gösterildi. Cam fanusun zaten içi görünüyor. Pusulalar tek tek gösterildi. Kurayı çekecek arkadaşımız bu işlemler yapılırken dışarı çıkarıldı. Neticede onun olmadı bir ortamda bakmadan bu kurayı çekti.

İnsanda bir vicdan adalet olur. Biz ‘hak, hukuk, adalet’ diye bunun için diyoruz. Mahkemeleri veya yargı görevi yapanları etki altına arak, baskı yaparak ya da herhangi bir şekilde bir yönlendirmede bulunarak sonuç alınması adalet duygusunu ve vicdanları sızlatmıştır. Biz her ortamda bunu anlatıp hem hukuki hem de siyasi mücadelemize devam edeceğiz. 3 fire verilmesinin sebebi her şey olabilir. Adayı beğenmemek olabilir. Bir takım vaatler ve sözler verilmiş olabilir. Yanlış kişinin pusulasını alıp zarfın içine koymuş olabilirler. Hep için söylemiyorum tabi ki.

Bir oylamada aday olmayan arkadaşın ismi çıktı. İhanet edecek adam ihanet eder. Bir menfaat mi temin edildi, tehdit mi edildi, baskı mı yapıldı, söz mü verildi yoksa aday mı içine sindi bilemiyorum. Neticede, aidiyet duygusunun ne kadar önemli olduğunu görüyoruz. Aidiyet duygusu sağlam olan arkadaşlarımız ne olursa olsun giderler CHP adayına oy verirler. Ama aidiyet duygusu yoksa, kişinin fıtratına, karakterinde böyle bir zafiyet varsa o arkadaş doğru yoldan çıkarılmış olabilir” ifadelerini kullandı.

“DENİZ KARAKURT BELEDİYEYİ SIRTINA YÜKLEYİP KAÇIRACAK MI?”
Başkan Yücel, mahkemenin nihai kararı vermesinde gecikmesinin kasti olmadığını belirtirken yürütmeyi durdurma kararında yanlış olan nokta olduğunu söyledi ve “Yücel, İdari yargılamanın bir prosedürü var. Mahkemenin kararı özellikle geciktirdiğini düşünmüyorum. Ama mahkemenin yaptığı şöyle bir yanlış var. Böyle bir davada yürütmenin durdurtulması kararı verilemez. Biz bunu iare hukukçularıyla konuştuk. Bu konuda uzman kişilerden yazılı mütalaa aldık. Bunlar mahkeme dosyasında sunduk. Yürütme durdurma kararı için açıkça hukuka aykırılık olması lazım. Ama kura işlemi belediye kanunun ilgili maddesine uygun. Yönetmekte bir düzenleme var ama yönetmelik burada şekil şartı koymuş. O da esasa etkili değil. Yani davanın altını hukuki olarak doldurmak lazım. Oradaki torba melesi…

Şeffaf torbayla çekilse torba şartı yerine getiriliyor. Yani yönetmelikteki o düzenleneme aday olan kişilerin adının dışarıdan görünmemesi, kurayı çeken kişinin görmemesi ve etkilenmemesi konusunda bir düzenleme yapıyor. Yönetmelik torba dedi diye şeffaf torbayla çekilse yönetmeliğe uygun ama hukuka aykırı olur. Bu talihi bir noksanlık yani kuranın sıhhatine ve yapılan işlemin esasına etkisi olmayan bir noksanlık. Dolayısıyla talihi noksanlıklar iptal gerektirmez. İkincisi, yürütmeyi durdurma kararının verilebilmesi için idari işlemin uygulanmasın telafisi mümkün olmayacak bir zarara neden olması lazım. Deniz Karakurt koltuktan kalktı anladık. Mehmet Karabiniş görevi iğfal etse veya Deniz Karakurt iğfal etse burada telafisi imkansız nasıl bir zarar oluşacak?

Deniz Karakurt belediyeyi sırtına yükleyip kaçıracak mı? O makam bir şekilde doldurulacak. Devlette süreklilik esastır. Yani bir kamu görevinin devam etmesi nedeniyle telafisi imkansız zarar ortaya çıkmaz. Ben bunu bir hukukçu olarak söylüyorum. Mahkemenin verdiği karar berede bakarsanız bakın yanlış. Mahkemenin farklı bir karar vereceğini düşünmüyorum. Ama istinaf mahkemesinde, bölge idare mahkemesinde ve Danıştay’da yapacağımız itirazlarımızdan hukuki olarak sonuç olacağımıza inanıyorum” dedi.

“SOSYAL MEDYAYI KULLANMA KONUSUNDA BİRÇOK ARKADAŞIN HALA CİDDİ EKSİKLİKLERİ VAR”
Kura çekiminin ardından CHP İl Disiplin Kurulu Üyesi Zuhal Mercan, sosyal medya hesabından “Kral çıplak ama halk porno seviyor” ifadelerinin yer aldığı bir paylaşım yaptı.

Paylaşım gerek partililerden gerekse kamuoyundan büyük tepki gördü. Mercan’ın paylaşımını ‘talihsiz’ olarak değerlendiren Başkan Yücel, “CHP üyesi olan herkes parti tüzüğüne, disiplin kurallarına, hukuk kurallarına ve genel ahlak kurallarına uymak zorundadır. O yüzden hem parti tüzüğe hem de kurallara aykırı bir paylaşım yapan kim olursa olsun bu konuda gereken işlem yapılır. Ben o talihsiz paylaşımı gördüm. Yanlış olmuş. Sosyal medyayı kullanma konusunda birçok arkadaşın hala ciddi eksiklikleri var.

O arkadaş İl Disiplin Kurulu üyesidir. İl Başkanlığı olarak disiplin kurulu üyesi bir kişiyle ilgili disiplin soruşturması başlatmamız tüzüğe göre mümkün değildir.  Bu konuda yetkili merci MYK ve Yüksek Disiplin kurulundadır. Yapılan işlem yanlıştır. Bu konuda gerekli merciler gereken işlemleri yaparlar ve bunun da gereği yerine getirilir.

“BİRİLERİ MEMNUN OLACAK DİYE ÖN SEÇİM YAPILMAZ”
Başkan Yücel, Urla’da yaşananların ardından Menemen’de bir kez daha gündeme gelen ön seçime ilişkin değerlendirmelerde de bulundu ve şunları söyledi; “Ön seçim demokrasi olan partilerde olmazsa olmaz. Biz ülkede de bu demokrasinin kurumsallaşması gerektiğini savunan bir partiyiz. Ama ön seçimle ilgili karar verecek olan CHP’nin Parti Meclisi’dir. Biz yetkili değiliz. İl başkanlığı, ilçe başkanlığı ya da yönetim kurulları bu konuda bir karar alırsa o karar yok hükmündedir. İttifakları konuşulduğu, Millet İttifakı’nın bozulmaya çalışıldığı, Cumhur İttifakı’nın daha da genişletilmeye çalışıldığı bir ortamda ön seçimin yapılıp yapılmaması konusu hassas bir konudur. Yani birileri mutlu olacak diye birileri memnun olacak diye ön seçim yapılmaz. Ön seçim CHP’yi iktidara taşıyacak yöntemse yapılır.

Ama iktidara taşıyacak yöntem bu değilse, sadece birilerini memnun etmek için yapılmaz. Prensip olarak bizim önceliğimiz de parti içim demokrasinin gerekliliklerinin uygulanması ama dönüp bakalım. 1999 yılında CHP’nin bütün adayları ön seçimle belirlendi. O yıl CHP barajın altında kalmıştır. O yüzden ön seçim mucizevi bir yöntem değildir, sihirli değnek değildir. Siyasetin başka dinamikleri vardır. Eğer biz o dinamikleri doğru şekilde okuyamazsak hata yaparız. Elbette ki bu konuda birtakım görüşler ve öneriler olur ama partinin yetkili organları bu konuda kararı verdiğinde bizlere düşen görev o kararı uygulamaktır.”

İlgili Haberler