Memlekette siyasetin öznesi; kimliklerin kutsalların istismarı olmuşsa, ahalide buna cevaz vermişse, icraat liyakat erdem ölçü değilse, siyaset; FETÖ-PKK ve türevi çetelerle işbirliğini sandık skoru için uygun görmüşse, burada siyaset erbabına ve “ahaliye” sorulması gereken tek bir soru var?

Kim ne kadar günahkâr?

Bırakın ayak tırnak aramayı...

Arayacağınız şey; GÜNAHKARDIR!!!

Bunun için sonucun üzerinden değil, sebebin üzerinden meseleyi ele almamız gerekir!

Sebep bellidir!

Kimlik siyasetini araçsallaştırılmasıdır!

Siyasetin kendisini liyakat icraat erdem üzerinden teraziye çıkarmaktan kaçınmasıdır

Hal böyle olunca; cemaati, tarikatı, etnikçisi, çetesi, siyasetin kılcal damarlarına kadar nüfuz edip devleti, ekonomiyi ele geçirmek için imkan bulmuştur! Şüphesiz ki bu yapılara emperyalistlerde ellerinden gelen desteği esirgememiştir!

İtiraf mı?

Al sana itiraf...

Bizim mahallenin olup bitenden dolayı çok günahkâr olduğunu biliyorum!

Kutsalların, kimliklerin üzerinden kurulan seçen seçilen ilişkisi ve buna bağlı olarak FETÖ ve benzeri çetelerin seçmen komisyonculuğu, devri iktidarlarımızın uzunluğuda dikkate alındığında en fazla bizim mahalleden iltimas imtiyaz güç devşirmiştir!

Karşı mahalleyide günahsız görmüyorum!

Her kesin kapısından önünden geçen bu çetelerin en fazla bizim mahallede semirdiğini, azmanlaştığı sürecin doğası gereğidir.

Siyasetin ve seçmenin günahkar terazisi adil değildir!

Masumiyet bu coğrafyada sadece çocuklara ve dört ayaklılara ait bir tanımdır! 

Bireysel ilişkilerimizden toplumsal işleyişimize kadar az veya çok günah şuramıza buramıza bulaşmıştır!

Baş ayak tırnak peşine düşerek onlarca yıldır debelendiğimiz bu sarmaldan çıkmaya çalışmak trajikomiktir!

Gürcan DAĞDAŞ