Yılmaz Özdil, Fahrettin Koca'dan neden korkuyor?
Sözcü yazarı Yılmaz Özdil, "Rol kabiliyeti olan Fahrettin Koca gibi politikacılardan çok korkarım ben." değerlendirmesinde bulundu.
Sözcü gazetesi yazarı Yılmaz Özdil, "Rol kabiliyeti olan Fahrettin Koca gibi politikacılardan çok korkarım ben. Seyredersin, seversin. Babacan dersin. Sempatik dersin. Ne kadar şefkatli dersin. Bazen duygusallaşır, sesi titrer. Bazen gözleri dolar. Bazen ağlar, yanaklarından süzülen gözyaşlarını siler. Ne kadar içten dersin. Partili partisiz ayırmıyor, herkesi sevgiyle kucaklıyor dersin. Güvenilir dersin. Maalesef kaçınılmaz sondur… Bedelini çok ağır ödersin!" görüşünü savundu.
Özdil'in bugünkü yazısının tamamı şöyle:
Hulusi Kentmen bizi hiç yanıltmadı.
Pos bıyıklı, aksi, sert mizaçlı görünürdü ama, yufka yürekliydi, daima babacan, daima tonton, daima şefkatliydi.
Ne kadar öfkelenirse, o kadar sevimli olurdu.
Tipi kötü adam olmaya müsait değildi.
İster ropdöşambırlı fabrikatör, ister karakolda komiser, ister mahkemede hakim rolünde olsun, izlediğimiz filmde o varsa, bilirdik ki, işler ne kadar sarpa sararsa sarsın, neticede iyiler kazanırdı.
En kritik anda herkesin mutluluğu için gereğini yapar, tatlıya bağlar, kötü bitmesine asla izin vermezdi.
★
Kadir Savun bizi hiç yanıltmadı.
Heybetli vücuduyla, davudi ses tonuyla, haşin bakışlı, çatık kaşlıydı ama, merhametin vücut bulmuş haliydi.
Hiçbir filminde yalan söylemedi.
Hep dobraydı.
İster manav, ister balıkçı, ister meyhaneci rolünde olsun, mahallenin delikanlı ağabeyiydi, mert karakterliydi, daima güvenilirdi.
Kötülere tokadını kodu mu oturturtu.
Soyadı gibiydi…
İyileri savun'acağını, esas oğlanı veya esas kızı koruyacağını bilirdik.
O varsa, ümit vardı.
En karamsar anlarda bile her şeyin iyiye gideceği duygusuydu.
Dara düştüğümüzde elini omzumuza koyup “sıkma canını, hal çaresine bakarız” diyen adamdı.
★
Nubar Terziyan bizi hiç yanıltmadı.
Kimseyi kandırmadı.
Etnik kimliğini gizlemedi, hatta tam aksine, ailesinin soyadı Alyanak olmasına rağmen, Terziyan soyadını kullandı.
Ve hakikaten, al yanaklı'ydı.
O daima gülümseyen kırmızı yanaklı yüzüyle, hep içimizi ısıttı.
Kederle ağlasa bile gözleri gülümseyerek bakardı.
Vicdanımızın sesiydi.
İmam oldu, şoför oldu, bahçıvan oldu, doktor oldu, bir tek filminde bile kötülük yapmadı, ağzından tek kelime kötü söz çıkmadı.
Mevzu ne olursa olsun, o varsa bilirdik ki, yoksulluk, ayrılık, hastalık, aşılmayacak dert yoktu, onun varlığı, iyiye işaretti.
★
İşte bu yüzden…
Rol kabiliyeti olan Fahrettin Koca gibi politikacılardan çok korkarım ben.
★
Seyredersin, seversin.
Babacan dersin.
Sempatik dersin.
Ne kadar şefkatli dersin.
Bazen duygusallaşır, sesi titrer.
Bazen gözleri dolar.
Bazen ağlar, yanaklarından süzülen gözyaşlarını siler.
Ne kadar içten dersin.
Partili partisiz ayırmıyor, herkesi sevgiyle kucaklıyor dersin.
Güvenilir dersin.
Maalesef kaçınılmaz sondur…
Bedelini çok ağır ödersin!
★
Peki neden Yeşilçam örnekleri verdin derseniz?
Bunu yapan ben değilim, sayın medyamız yaptı.
Lütfen girin internete, görün… Fahrettin Koca'yı Kadir Savun'a benzettiler, Hulusi Kentmen'e benzettiler, hem fiziki olarak, hem karakter olarak aynı dediler.
★
Oysa, Hulusi Kentmen bizi hiç yanıltmadı.
Kadir Savun da öyle.
Nubar Terziyan da.
İki bine yakın filmde seyrettik…
Güvenimizi asla boşa çıkarmadılar.
★
Ama dedim ya…
39 yıldır bu toplumu gözlemleyen bir gazeteci olarak, rol kabiliyeti olan Fahrettin Koca gibi politikacılardan çok korkarım ben.
Seyredersin.
Güvenirsin.
Ağır ödersin.