Leyla Emeç Tavşanoğlu

Leyla Emeç Tavşanoğlu

HERMİTAGE’IN KEDİLERİ

Hermitage,çoğunuzun bildiği gibi Rusya’nın St. Petersburg kentindeki dünyanın ikinci büyük sanat ve kültür müzesi. Hermitage Çarlık döneminde Rus çarları tarafından kışlık saray olarak kullanılmış. 18. Yüzyılda tahta oturan Çariçe Büyük Katerina Berlinli bir tüccar olan Glotskowky’den müthiş bir tablo koleksiyonu satın alınca saray külliyesinde bir müze yaptırmaya karar vermiş. Hermitage Müzesi böylece ortaya çıkmış.

Ancak zaman içinde müzedeki paha biçilmez tablolar ve sanat eserlerine bir tehdit baş göstermiş. O da fareler ve haşaratmış. Fareler tabloların tuvallerini kemirmeye başlayınca buna bir çare bulma arayışına girilmiş. Son derece zeki bir kadın olarak ünlenen Çariçe Büyük Katerina’nın aklına parlak bir fikir gelmiş. O da farelere karşı müzede kedi barındırmak. Ancak müze çok büyük. Oraya kaç tane kedi almak lazım, sorusu da beraberinde gelmiş.

Ayrıca öyle her kedinin de çok iyi fare avcısı olmadığı bilindiğinden iyi avcı kedi arayışına girilmiş. Sonunda Kazan bölgesi kedilerinin çok iyi fare avcısı olduğu saptanmış. Bunun üzerine ilk başta müzeye 40 kadar kedi getirilmiş. Bunlar gündüzleri bodrum katında kalıyor, geceleri müzenin içine salıveriliyormuş.

Çok geçmeden kedilerin fareleri ve haşereleri tamamıyla yok ettiği ortaya çıkınca kediler Hermitage’ın sakinleri haline gelmişler.Bu durum çarlık hanedanı devrilip Sovyet yönetimi iş başına geldiğinde de devam etmiş, ta İkinci Dünya Savaşı’na kadar... Savaşta kediler çeşitli nedenlerle ya ölmüşler ya da öldürülmüşler. Savaş sona erip Hermitage yeniden toparlandıktan sonra fareler ve haşerelere karşı tabloları koruma görevi yeniden Kazan kedilerine verilmiş.

Bugün Hermitage’ın kedileri neredeyse müzenin sahibi konumundalar. Bir kere nüfusları artarak 80’i bulmuş. Savaş öncesi bodrum katında kötü koşullarda yaşayan kedilerin yaşam ortamları düzeltilmiş. Pro Animale isimli hayvanları koruma vakfı ve kedi kzpek maması üreticisi Royal Canin’in her ay sponsorluğunu yaptığı yeni girişimler başlatılmış. Örneğin kedilere özel mama hazırlayan mutfaktan tutun da küçük bir veteriner hastanesine kadar.

İş bununla da kalmıyor. Hermitage Müzesi Özel Kedi Birimi kurmuş. Bunun başında İrina Popovets hanım var. Kedi Programı yöneticisi de bir kadın: Maria Khaltunen. Kedi programı nedir, diye sorarsanız, örneğin her yıl düzenlenen Kedi Festivali ya da Catfest kapsamında   kedi resimleri yarışması açılması,  kedi eşyalarını çok gizli yerlere saklayıp çocuklar için bunları bulmaları oyunu düzenlenmesi gibi...

İş bununla da kalmamış. Müze 2007’den itibaren sokak kedileri için bir barınak oluşturmuş. Bu barınakta kalan kedilere aile de edindiriliyormuş. 2015 itibarıyla, kedilerin ününü duyan ziyaretçi sayısının artmasıyla bir de Hermitage kedileri web sitesi oluşturulmuş. Bu site üstünden kedi almak isteyenler barınaktaki kedilere talip olabiliyorlarmış.

Bu yazıyı yazmamın nedeni, değerli yazar dostum Alev Croutier’nin bir mesajından etkilenmem. Alev bana bu bilgiyi verince aklıma daha yeni yaşanan bir tartışma geldi. Ne miydi o? Müzeyken camiye dönüştürülen canım Ayasofya’nın kedisi Gli’nin murdar olduğu gerekçesiyle oradan atılması girişimleri. 

Bir Hermitage’daki bir de buradaki kafaya bakın  ve karar verin  ey okuyucu! Daha fazla yazmak istemiyorum. Çünkü yazarsam klavyeden kötü sözcükler çıkabilir. O nedenle de affola!

Önceki ve Sonraki Yazılar