Faruk Akhan: “KDY ile var olma savaşı veren butik yayınevleri için sürdürülebilir bir üretim süreci fikri inşa edilebilir.”

Faruk Akhan: “KDY ile var olma savaşı veren butik yayınevleri için sürdürülebilir bir üretim süreci fikri inşa edilebilir.”

Geçtiğimiz günlerde posta kutularına bir basın bülteni düştü. Bülten hayli ilginç bir bültendi. Yazar adaylarının kitaplarını bir ücret talep etmeden basmayı vaad eden bir platformu müjdeliyordu.

Ercan Dalkılıç da durur mu hemen projenin detaylarını araştırmaya koyudu sizin için…

Ercan Dalkılıç, oluşumun fikir babası diyebileceğimiz resmi adıyla “projenin koordinatörü” aynı zamanda kendisi de bir yayıncı olan Faruk Akhan’a Kitapyurdu Doğrudan Yayıncılık adlı bu girişim ile ilgili merak ettiklerini sordu.

Ercan DALKILIÇ: Kitapyurdu Doğrudan Yayıncılık (KDY) projesi nedir, kısaca bahsedebilir misiniz? Nasıl karar verildi bu projeye, siz neresindesiniz projenin ve kitapyurdu.com ile nasıl bir işbirliği içindesiniz?

Faruk AKHAN: Öncelikle proje kitapyurdu.com’un bünyesinde gerçekleşiyor. Ben de Kitapyurdu ile farklı projelerde birlikte çalışma şansına sahip olmuş hevesli ve acemi bir yayıncıyım diyelim.

Fikrin ortaya çıkışı ise aslında odadaki fil mevzusu. Yani sorunu görmemek mümkün değil. Herkes bir tarafını tutuyor ortadaki sorunun ancak bütüncül bir bakış mümkün olmuyor. Sektörün hali ortada. Proje Kitapyurdu mutfağında ortaya çıktı. En hevesli olarak projenin idaresi de bana kaldı.

Sektörde herkesin hemfikir olacağı bir talep söz konusu. Eser üreten insanlar bunların kitaplaşmasını istiyorlar. Sektör içinde denenen çözümler de yok değil. Birçok farklı firma kitap yayınlama hizmeti veriyor. Ancak burada da şeffaflık ve yazar/müşteri çatışması görüyoruz. Eseriyle mevcut firmaya giden yazarlar müşteri oluyorlar bir anda. Ortaya çıkan hizmet ilişkisi de yayıncılık sektöründe mekanizmaya dahil olabilmiş değil.

Diğer taraftan geleneksel tekniklerle ilerleyen yayıncılıkta yayınevlerinin kitap basma konusunda fazlasıyla kısıtları mevcut. Peşin maliyetler can sıkıcı. Dövize bağlı maliyetler, satılan kitapların ödemelerinin vadesi, amortisman, finansal zorluklar yayınevlerini gelen dosyalara karşı mesafeli olmaya zorluyor. Keza iyi bir kitap yayınlamış olmak yayınevini finansal açıdan rahatlatacak diye bir sebep sonuç ilişkisi göremiyoruz çoğunlukla.

Bahsettiğim maliyetler kitap yayınlama hizmeti veren firmalar için de geçerli. Bu defa yazar/müşteri olmak arasında kalan eser sahipleri bu maliyetleri üstlenmek zorunda kalıyorlar. Bunun yanında arz konusunda rekabetsizlik eser sahiplerinin süreç içinde mağdur olmalarına sebep olabiliyor.

KDY en temelde şeffaf bir süreç vadediyor. Ve baskı maliyetlerini yazara asla yansıtmayacağını baştan garanti ediyor.

Ercan DALKILIÇ: Bunu nasıl yapabiliyorsunuz? Zira kağıt ve baskı maliyetleri oldukça ciddi meblağlar tutabiliyor.

Faruk AKHAN:  Şöyle ki KDY, kitapları geleneksel baskı yöntemlerini kullanarak kitap yayınlamıyor. “Print on Demand” (POD) denilen talep üzere baskı yöntemini kullanabiliyor. Kitapları gerekirse bir adet basabiliyor.

Ercan DALKILIÇ: Bildiğim kadarıyla dijital baskı denen bu yöntemde birim maliyetler matbaaya göre oldukça yüksek.

Faruk AKHAN:  Birim maliyet konusunda öyle bir durum var. Evet dijital baskı ile üretilen kitapların birim maliyetleri matbaada yüksek adetli (bin adet ve üzeri) baskılara göre fazla. Ancak Kitapyurdu yaptığı altyapı yatırımıyla bu birim maliyetler arasındaki makası oldukça daralttı. Bunun yanında ilkin akla gelmese de kitabın fiyatını belirleyen peşin kağıt alımı, matbaa baskı maliyeti, vade finansmanı ve depolama gibi giderler de neredeyse birim baskı maliyetleri arasındaki farka denk. Geldiğimiz noktada KDY, POD sistemiyle ürettiği kitap maliyeti geleneksek matbaa üretimiyle rekabet edebilir duruma getirdi.

Ercan DALKILIÇ: Kafamı kurcalayan bir şey var; Kitapyurdu Doğrudan Yayıncılık’ın (KDY) haberini ilk gördüğümde aklıma geçen yıl yaşanan bandrol krizi geldi. Ufak bir travma yaşamıştı sektör bu kriz ile birlikte, kimsenin kimseye güveni kalmamıştı. Yayıncılığın içinde bulunduğu durumu nasıl değerlendiriyorsunuz? Bandrol krizi etkili oldu mu bu projeyi hayata geçirmenizde… Sizin sisteminizde sanıyorum şeffaflık çok öne çıkan bir özellik.

Faruk AKHAN:  Bandrol krizi her ne kadar üzeri kapatılmış gibi olsa da yazarlar tarafında bir güvensizlik zeminini güçlendirdi bence. Kaldı ki kişisel yayıncılık adıyla devam eden sektör kısmında bu güvensizlik zemini zaten vardı. Eser sahiplerine vadedilenler yayıncılık sektörünün yaklaşımı veya sistemin işleyişi yüzünden gerçekleştirilemiyordu.

KDY birkaç temel prensip ile hareket edecek. Öncelikle yazar çevrimiçi portaldan kitabının satış rakamlarını anlık görebilecek. Kaç adet satıldı, hangi illerden sipariş edildi vb. Biliyorsunuz kitapyurdu.com kitapların satış adetlerini yıllardır şeffaf bir şekilde yayınlamakta zaten. Bununla birlikte yazar, %50 telifi kitabı satışıyla birlikte hak edecek.

Ercan DALKILIÇ: %50 telif yüksek bir oran değil mi? Sektörde en yüksek telif oranı %25’leri geçmiyorken KDY nasıl yapabiliyor bunu?

Faruk AKHAN:  Bu konuda da yine odadaki fil konusuna döneceğim. Sektördeki herkes telif oranlarında adaletsizlik ya da yetersizlik olduğu konusunda hemfikirdir. Ancak sorunun çözümü konusunda inisiyatif alınamadı. Hatta büyük bir yayınevi çevirmenlerinin telif oranlarında ciddi bir tenkisata gitti.

Düşük telif oranlarının en temel sebebi neredeyse norm haline gelmiş hesaplama yöntemi. Bir kere yayınevleri satış rakamlarından değil bastığı kitap (aldığı bandrol) ve yine sattığı fiyat değil etiket fiyatı üzerinden telif hesabı yapıyor. Böyle olunca %60’lara varan dağıtım iskontosu, kitabın baskısını tüketme hızı ve buna orantılı gerçekleşen dönüş vadesi telif hesaplarında yer almıyor. Bunun yanında yayınevinin depo ve finansman maliyetleri devreye girince azami %15 olabilen bir telif oranı çıkıyor karşımıza. Baskısını tüketen bir kitabın sözleşmede %15 yazılmış bir telif oranının yayınevine gerçek maliyet karşılığı %30’un biraz üzerindedir.

KDY ise öncelikle eser sahibine hakkını teslim ediyor. Zira kitabın üretim maliyetini altyapı yatırımıyla optimize edip, depolama, finansman ve dağıtım gibi maliyetlerden kaçınarak kitabın satış fiyatının %50’sini telif hakkı olarak yazara ödeyebileceği bir telif hesaplamasını tercih ediyor. KDY’nin standart telif oranı, norm haline gelmiş hesaplama yöntemiyle bile hesaplansa sektördeki en yüksek yazar telifidir diyebiliriz.

Ercan DALKILIÇ: Geleneksel dağıtım ağlarına girmemek dezavantaj değil mi?

Faruk AKHAN:  Öncelikle internet alışverişi konusunda oturmuş bir kültürümüz var. Kitap alışverişinde ise okurların mağazada gezip fiyat avantajı gözeterek internetten alışveriş yaptıklarını söyleyebiliriz. Bakın mesela İlber Ortaylı’nın son kitabı sadece kitapyurdu.com’da yüz bin adeti geçmiş. Evet hoca kitapları talep gören bir yazar. Ancak burada şunu görmek lazım kitap kitapyurdu.com’da yer aldığında potansiyeline erişme imkanlarına çoğunlukla sahip olmuş oluyor. Tabii kitabevlerinde bulunması faydasız diyemeyiz. Ama burada fayda/maliyet oranına bakmak lazım. Kitabevinde sergilemenin maliyeti (dağıtım iskontosu, yüksek adetli baskının peşin maliyetleri, vb.) özellikle ilk kitabı olan bir yazar için hiçbir yayınevinin kolay kolay üstlenebileceği bir maliyet değil. Son kertede yayınevlerinin büyük kısmı zaten internet satışlarına öncelik vermek durumunda kalıyor. Zira kitabevi rafları sınırlı sayıda kitap çeşidine yer verebiliyor. “Ara kalem” dediğimiz, nitelikli de olsa çok satar olmayan kitaplar, çoğu zaman okuruyla internette buluşuyor.

Ercan DALKILIÇ: Fikri haklar sorununu nasıl çözmeyi planlıyorsunuz, sözleşmeler kaç senelik olacak, ödemeleri nasıl gerçekleştirmeyi planlıyorsunuz?

Faruk AKHAN:  Daha önce belirttiğim gibi KDY uzun soluklu bir proje. Kitapyurdu bu projeye kısa vadeli bakmıyor. Ve yazarlarımızdan da kısa vadeli değil bizim vizyonumuza uyumlu bir strateji kurmalarını bekliyoruz. Standart sözleşmemiz 2 yıllık. Fikri haklar konusunda sektörde cari uygulamalara tabiyiz. Bandrol başvurumuzu yapacağız, kitaplarımızı basıp bandrol uygulayacağız. Farkımız ise sonrasındaki süreci de yazarlarımızla şeffaf şekilde anlık olarak paylaşmak olacak.

Telif ödemeleri ise yazarlarımızın portalımızda anlık takip edebildikleri sistemimizle hesaplanıp ödenecek. Burada iki aylık vade söz konusu. Bu da iki sebepten. Birincisi, muhasebesel sorun yaşamamak için aylık hesap yapacağız. Ay sonu toplanan telif hakkı tahakkuk ettirilecek. İkincisi ise internet satışlarında biliyorsunuz iptal ve iade bir hak. Bu hakkın da uygulanabilir olması için bir aylık süre gerekiyor. Bu süreleri bekleyip yazarlarımıza telif ödemesini gerçekleştireceğiz.

Ercan DALKILIÇ: Yayıncılıkta en öne çıkan unsur editöryal süreç aslında… Sizin projenizde üreticiler eserlerini direkt size iletiyorlar. Nasıl bir editöryal süreç işleyecek sisteminizde?

Faruk AKHAN:  KDY, bir “doğrudan yayıncılık” projesi. Burada baskı maliyetlerini optimize edip üstlendiği gibi editöryal süreci de belli prensiplere bağlayıp yazarın inisiyatifine ve sorumluluğuna bırakıyor. Temelde KDY, yazarından “baskıya hazır” doküman bekliyor. İlk başvuru aşamasında yazar eserini Word dosyası olarak sisteme yüklüyor. KDY editörleri dosyayı editöryal yeterlilik açısından uygun bulursa yazardan baskıya uygun pdf dosyalarını talep ediyor. Bu aşamada yazar eserini sistemimizde indirebileceği şablon dosyalar ile oluşturabilir. Bu durumda yazarımız kendisi eserini yayına hazırlamış olacak. Şablon dosyalar ortalama tasarım bilgisine sahip kişilerin baskı dosyaları oluşturabilecekleri kaynak dosyalar. KDY baskıya hazır dosyalar için standartlarını ısrarla gözetecek ki yayınladığı eserler içinde tutarlılık olabilsin.

Yazarlarımız için diğer bir seçenek sistemimizde kayıtlı çözüm ortaklarımızdan (ajanslar) editöryal ve tasarımsal açıdan yardım almak. Bu durumda bu ilgili ajans yazarımız yerine baskı dosyalarını hazırlama işini üstlenebilecek. Ancak söylemeliyim ki ajans ile hizmet ilişkisi tamamen yazarımızın inisiyatifinde. KDY sistemi bu ilişkide yazarları hiçbir zaman ajansla çalışmaya zorlamayacak.

Ercan DALKILIÇ: Ajanslara neden gerek duydunuz?

Faruk AKHAN:  Bu hizmetin varlık sebebi eserini yazmış ancak teknik açıdan yeterli bilgiye sahip olmayan ya da bununla uğraşmak istemeyen yazarlarımıza seçenek sunmak. Aksi halde suiistimale açık bir alanda yazarımızı çaresiz bırakmış olacaktık. Bu ajansların yazarlarımızla kurduğu hizmet ilişkisinin KDY’nin hazırladığı standart sözleşme ve adil fiyat ile gerçekleşmesi için gerekli tedbirleri aldık. Yazarlarımızın tercih halinde bu hizmet ilişkisinde suiistimale imkân tanımayacağız.

Ercan DALKILIÇ: Geleneksel dağıtım hususunda bir adım atmayı düşünüyor musunuz ileride?

Faruk AKHAN:  Aslına bakarsanız şöyle bir durum var ki yazarlarımız kitapyurdu.com hesaplarından kendi kitaplarını satış fiyatından %50 indirimle alabilecekler. Bu konuda adet sınırı yok. Dağıtım konusunda inisiyatif yine yazarımızda. Dilerse kendi kitabını dağıtım ağlarında yer almasını sağlayabilir. Sektörde zaten kitaplar takribi %50 indirimle dağıtımcılara verilir. Orta vadede ajanslarımız da bu konuda yazarlarımıza seçenekler sunacaklardır. “Doğrudan yayıncılık” prensibimiz gereği biz dağıtım ve editöryal sürecin operasyonel kısmına dahil olmayacağız.

Ercan DALKILIÇ: Kitapyurdu Doğrudan Yayıncılık’tan (KDY) kısa ve uzun vadede beklentileriniz nelerdir? Sizce nasıl etkileyecek yayıncılığı bu projeniz? Aslında siz “ücreti mukabilinde” yayıncılığın da önüne geçtiniz bu projeyle öyle değil mi?

Faruk AKHAN:  Ben bu duruma farklı yaklaşıyorum. “Ücreti mukabili” diye ifade ettiğiniz hizmet bir talep üzere ortaya çıktı. Eksikleriyle birlikte bir katma değer üretmek üzere çalışıyor bu arkadaşlar. Burada kalitenin artması önündeki engel bence arz tarafındaki rekabetsizlikti. Biz KDY ile eser sahiplerine katma değer üretebilecekleri, kendi eserlerini kitap okurlarına doğrudan iletebilecekleri bir platform kurduk. Bizden önceki modellerde iş kitap/okur ilişkisinden çıkıp matbaacılık hizmetine evrilmişti. Zira okur belirleyici değildi. Belirleyici olan eser sahibinin bütçesiydi. Ve bu da eser sahibini sizin “ücreti mukabilinde yayıncılık” diye isimlendirdiğiniz benim ise kitap yayınlama hizmeti veren ajanslar demeyi tercih ettiğim firmaların müşterisi yapıyordu. Müşterileşen yazarı tatmin etmek ise kitap/okur buluşmasının önüne geçiyor, aslında yapılan işi yayıncılık olmaktan çıkarıyordu.

KDY ile bu kısır döngüyü kırabileceğimizi düşünüyoruz. Bu döngüden çıkmak bence eski modelde hizmet ilişkisi kuran arkadaşlara da yeni imkanlar oluşturacaktır.

Ercan DALKILIÇ: Sizce yayınevleri nasıl yaklaşacak bu KDY’ye?

Faruk AKHAN:  Ben sistemin anlaşılması akabinde yayınevlerinin de pozitif karşılayacaklarını düşünüyorum. Ben de yayıncıyım. Karşılayamadığımız talepler, belki değerlendiremediğimiz nitelikli eserler oluyor. KDY nitelikli ve potansiyelli yazarlara ilk kitap için bir seçenek oluşturuyor. Bu şekilde mevcut sistemde kaybolan değerleri sektöre kazandırabilecek.

Ercan DALKILIÇ: KDY’nin sizce en önemli özelliği nedir?

Faruk AKHAN:  Bence KDY’nin en önemli özelliği yazarına şeffaf bir süreç sunabilmesi. Bunun yanında “print on demand” sistemini başarıyla uygulayabilirsek tüm sektörün buradan verimlilik konusunda ders çıkaracağını ve geleneksel dağıtıma olan gereğinden fazla teveccühün olması gereken seviyeye inebileceğini öngörüyorum. Bu iki gelişme olursa özellikle nitelikli kitaplar ile var olmaya çalışan butik yayınevleri için sürdürülebilir bir üretim süreci fikri bir sistem olarak inşa edilebilir.

Ercan DALKILIÇ: Belki çok abes bir soru ama okuyucular genel olarak kitap fiyatlarının yüksekliğinden çok şikayet ederler. Korsan da yayıncılığının her daim kanayan yarası. Kitapyurdu Doğrudan Yayıncılık (KDY) kitap fiyatlarına etki eder mi, korsana karşı bir çözüm olabilir mi sizce?

Faruk AKHAN:  Bu konuda kurumsal ve şahsi yaklaşımım farklı sanırım. Bence kitap Türkiye’de fazlasıyla ucuz bir ürün. Sektörün paydaşlarının tamamı katma değer üretmeyen bir gelir modeliyle çoğunlukla idealist bir yaklaşımla emeklerini harcıyorlar. Ama işin bir tarafı bu. Ülkenin refah seviyesi kitaba daha fazla para harcanmasına müsaade etmiyor. Yoksa sayısal olarak satılan kitap sayısı ve niceliksel olarak sektörün büyüdüğünü görebiliyoruz.

Sorunuza dönersem KDY tıpkı kitapyurdu gibi kitaplarını okurlara olabilecek en düşük fiyatla sunacak. Burada üretim maliyeti, yazarın telif hakkı ve operasyon maliyetleri hesaba katılarak en makul fiyatı belirleyeceğiz. Bu fiyat kesinlikle sektör ortalamasının altında olacak.

Ercan DALKILIÇ: Kitapyurdu Doğrudan Yayıncılık (KDY) ilk kitabı olan Çağrı Elibol imzalı “İkinci Dünya Savaşı’nda Türkiye’nin Orta Doğu Politikası” adlı ilk kitabını çıkardı. İlk tepkiler nasıl?

Faruk AKHAN: İlk eserimizin yazarı Çağrı bey bize sistemden başvuru ile dosyasını iletti. Esri yüksek lisans tezini temel alan bir çalışmaydı. İlk kitabımız olarak doğru mesajı vereceğini düşündük. Sektörün içinde bulunduğu şartlar yüzünden nitelikli ancak satış potansiyeli vadetmiyor diye yayınlanmamaya mahkum bir eseri yayınlamak tam da bizim yapmak istediğimiz bir işti. Bence doğru bir ilk kitap tercihi oldu. Bu denli spesifik bir konuda derinlikli bir çalışmayı yayınlamış olmaktan mutluluk duyuyoruz.

Aldığımız tepkiler pozitif, ancak sistemi anlatmamız gerektiğinin farkındayız. Soru işaretlerini giderdikçe teveccühün artacağını görebiliyoruz.