Gülümser Heper yazdı: Sağlık Seviyemizin Ölçütleri

Gülümser Heper yazdı: Sağlık Seviyemizin Ölçütleri

Tüm dünyada sağlık siyaseti üretenler, ülkelerin sağlık seviyesini mi ya da kendi karlarını mı yükseltmek için çalışıyor?

Sağlık seviyesi, içerisinde pozitif kavramları barındıran bir terim. Sağlık bilimciler, sağlık seviyesini tanımlarken bireyin değil, toplumun sağlık seviyesini temel alırlar. Bağımsız ülkelerde sağlık siyaseti üretenler de bağımsız sivil kurumlar da ülkelerinin sağlık seviyesini kıyaslarken toplumun sağlık seviyesi üzerinden kıyaslama yaparlar.  

Tüm dünyada sağlık siyaseti üretenlerin, ülkesinin sağlık standardını yükseltmek üzere sağlık seviyesinin alt ölçütlerini tek tek ele alarak bu ölçütleri en yüksek seviyeye çıkartmak üzere siyaset ürettiğini düşünebilirsiniz. Ancak bu ölçütler gerçekte ülkelerin sağlık seviyesini yükseltme amacıyla uzmanların belirlediği değişmez ölçütler midir; yoksa bu ölçütler, kapitalizmin sağlığı bir ticari meta olarak gördüğünden beridir daha çok tüketimi pompalamak üzere, bilimi kullanarak kurguladığı bir tuzak mıdır? İşte soru bu!

Sağlık seviyesini belirleyen ölçütler tüm dünyada hızla değişmekte. Basit ve değişmez kriterlere gün geçmiyor ki yeni bir kriter eklenmesin. Toplum sağlığı bilimcilerinin temel aldığı en önemli kriter, ortalama yaşam süresi olarak bilinir. İçerisinde milyonlarca değişkenin olduğu sağlık kavramında en son ve en önemli çıktı budur. Kadın ve erkeğe göre değişse de bu süre, bu sihirli sayı her şeyin özetidir. Harcanan milyarların, kurulan sağlık sisteminin, ürettiğiniz veya satın aldığınız binlerce ilacın ve aşının, sağlığın en önemli belirleyicilerinden birisi olan çevresel faktörleri düzeltmedeki başarının veya başarısızlığın, sonucunu bir hap gibi elinize verir. Bu sihirli sayı, neyi ne kadar kullanarak yaptığınıza bakmadan yaptığınız iş her neyse doğru yapıp yapmadığınızı gösteren en somut ölçüttür.

Peşinen söylemeliyim ki toplum sağlığı konusunda söylenen her sözün bir görünen çokça da görünmeyen yüzü var. Temel ölçütler ortalama yaşam süresi, bebek ölümü, anne ölümü gibi somut değerler olmasına rağmen sağlığın ekonomik karşılığını keşfeden kapital dünya, bilimi kullanarak bize yeni yeni ölçütler verdiler. Bu ölçütlerden en çok dikkat çekeni ise, teşhiste kullanılan bazı görüntüleme cihazlarının kullanımının sonsuz genişletilmesi. Ülkemizde sağlık siyaseti üretenleri de bu ölçütleri koşulsuz kabul ederek sağlık sistemimize uyarladılar. Bunların sağlıkta bilimsel ölçütler olduğunu savlayarak Sağlıkta Değişim Programımızı (SDP) başlattılar.

Ancak, SDP başlatanların elimize tutuşturduğu programda sağlık seviyemizi gösteren ölçütlerin bilimle uzaktan yakından bir ilgisi yok. Toplumun sağlık ihtiyacı üzerinden yapılmış bize özgün bir program değil. İçerisinde bulunan sayısız değişken gerçeği, salt gerçeği atlamamıza ve kaynaklarımızı yanlış yönetmemize sebep olmakta.

Peki nedir bu içerisinde şeytanın amacını gizlediği ölçütler? Örnek Bilgisayarlı Tomografi (BT) çekimi. Dünya Bankası’nın elimize tutuşturduğu SDP da bizlere dendi ki BT çekim sayısı ile ülkenizin sağlık seviyesi arasında bir ilişki mevcuttur. O yüzden daha çok tomografi cihazı alın ve daha çok BT çekimi yapın. Sağlık siyaseti üretenler bu emre koşulsuz itaat ettiler ve her ilde hatta ilçelerde birçok Avrupa ülkesinde olandan daha fazla sayıda cihaz yerleştirip; her on Türk vatandaşının neredeyse iki buçuğuna BT çekimi yaptılar. BT merkezleri sabahlara kadar çalışarak mesai yaptı ve tomografi cihazı üretiminde dünya devi olan Japonya’dan sonra dünyanın ikinci sıklıkta BT çekimi yapan ülkesi olmayı başardık.  Sadece BT mi? MR çekimi, PET çekimi de hakeza dünyanın en yüksek seviyeleri sırasında. İcatta değil, satışta değil ancak çekimde OECD ülkelerinin üstünde bir yere oturduk.

Bu ölçütleri irdelemeden koşulsuz uygulamak, sağlığa ayırdığımız kaynakları yanlış yönetmemize ve sınırlı kaynaklarımızı kapitalist dünyanın çıkarları için çarçur etmemize neden olmakta. Bu ölçütlerin içerisindeki şeytanlık, bilimi ve bilimselliği kullanarak, sınırlı kaynaklarımızı rehin almış durumda. Toplum bilimciler suskunlaştırılmış, hatta toplum sağlığını korumak amaçlı söylediği bir çift söz nedeniyle hapse atılmakta. Toplum bilimciler sustukça da, gelecek nesillerin bırakın sağlık bulması, sağlıklı beslenmesi için ayırılan kaynaklar dahi heba edilmekte.

Başta BT çekimi olmak üzere radyolojik görüntüleme işlemlerinde toplum sağlık seviyesinde yaptığı düzeltmenin karşılığını alıp almadığımızı dahi sorgulamadan işlem sayımızı artırmaya devam ediyoruz. Bu işlemin bir sınırı var mıdır diye sormuyoruz.

Radyolojik görüntüleme işlemleri toplum sağlığında pozitif bir ölçütse, işlemin sayısının artmasının topluma daha çok sağlık kazandırmış olması gerekmez mi? Fakat yok öyle bir şey. İstatistik manüplasyonlarına rağmen, sağlık seviyemizdeki somut parametrelerde hızlı bir artış yok ve sağlık seviyesi iyi, orta, kötü olarak sıralama yapılan ülkeler arasında son grubun içindeki yerimizi koruyoruz.

OECD ülkeleri kendi kurduğu tuzağın farkında. Hollanda bin kişinin ancak doksan dördüne, İngiltere doksan ikisine, Finlandiya kırk dördüne BT çekimi yapmakta. Biz ise her bin kişiden, iki yüz yedisine BT çekmekteyiz. Ancak toplum sağlık seviyemiz ne İngiltere, ne Hollanda ne de Finlandiya seviyesinde. Demek ki radyolojik görüntüleme işleminin çokluğu toplumun sağlık seviyesini gösteren bağımsız bir parametre olarak kullanılamaz. O zaman elimize SDP tutuşturanlara neden radyolojik görüntüleme işlemlerini sağlık seviyesini ölçen bir parametre olarak koydunuz demek gerekmez mi?

Kapitalizm sağlık harcamalarımızı artırmak, daha çok cihaz ve malzeme satmak üzere bilimsel hiçbir standardı olmayan ölçütleri sağlık sistemimize yerleştirdi ve her yıl kaç BT, kaç MR, kaç PET-CT çektin diye bize soruyor. Verdiğimiz cevapların yüksekliği başarımızı değil; toplum sağlığında bilimsellik standardımızın geriliğini göstermekte. Bir alay konusu olarak hanemize yazılmakta. Deliğimiz büyük yamamız küçük olabilir; ancak kutlu kumaştan yama yaparak el içine çıkmak da görgüsüzlüktür.

Sonuç olarak bir toplumun sağlık seviyesini yükseltmek için hedef alacağı kriterler, toplumun gerçek sağlık ihtiyacı üzerinden planlanır ve icra edilir. Aynen Cumhuriyetimizin ilk yıllarındaki planlamalar gibi…