Uğur Mumcu: Yeri Doldurulamaz Aydın!

 Bugün 24 Ocak…Uğur Mumcu’nun ölüm yıldönümü…  Bugün nedense içimden hiç “Uğur Mumcu’yu kim öldürdü?” türünden zaten bilinen iddiaları tekrarlamak ya da hazır “Komplo teorileri”nden bahsetmek gelmiyor. Benim gibi Türkiye’nin aydın sorununa adeta kafayı takmış bir yazar için konunun başka boyutları daha önemli görünüyor. Yanlış anlaşılmasın, Türkiye toprağı her biri değerli çok önemli aydınlar, yazarlar, gazeteciler yetiştirdi. Bu açıdan çok “Verimli” bir topraktır bu. Hepsi de önemli eserlere, araştırmalara, yazılara imza attılar. Hayatlarıyla, duruşlarıyla örnek oldular. Düşünce ve gazetecilik tarihimizde çok mühim yerler işgal ettiler. Üstelik kırıla kırıla, budana  budana gelindi bu noktaya. Hapisler, sürgünler, işkenceler, baskılar da cabası oldu. Böyle sağlam, direngen bir gelenektir bu. Sabahattin Aliler, Abdi İpekçiler, Muammer Aksoylar, Çetin Emeçler, Ahmet Taner Kışlalılar, Necip Hablemitoğulları, vb bu geleneğin hep birer tuğlası oldular. Ancak hiç şüphesiz  bu miras içinde Uğur Mumcu’nun ayrı ve özel bir yeri oldu. Hani derler ya, “Yeri doldurulamaz” tam da o misal galiba. Çünkü Uğur Mumcu’dan boşalan alana bir daha o ayarda başka bir isim gelemedi. Tekrar ediyorum; lütfen yanlış anlaşılmasın. Halen çok değerli yazarlarımız, gazetecilerimiz var. Ancak kabul edelim ki, henüz hiçbiri Uğur Mumcu’nun “Araştırmacı gazetecilik” seviyesine, üretme kapasitesine, konuların üzerine gidiş tarzına gelebilmiş değil.  Sırf bu durum bile yaratılmış boşluğun ne kadar önemli olduğunu gösteriyor. Amacım bir “Uğur Mumcu Mitosu” yaratmak da değil. Fakat işin bu yönünü de görmek zorundayım. Ve ne yazıktır ki Uğur Mumcu gibiler azalır, hatta türleri adeta son bulmaya yaklaşırken; yalakaların, borazancıbaşıların, hık deyicilerin sayısı inanılmaz ölçüde arttı. Arada bir “Ters orantı” oluştu sanki. Gerçeği arama değil, gerçeğin üzerini örtme moda oldu. Uğur Mumcu sadece araştırmacı gazetecilik birikimiyle değil, gazetecilik ahlakı, mesleğe saygı, gerçeğe sadakat yönüyle de emsallerine örnek oldu. Bunların öyle kolaylıkla edinilen payeler olmadığını dosta, düşmana gösterdi. Dolayısıyla bu “Boşluk” nasıl doldurulur hatta doldurulur mu onu bilemem. (Mumcu hiç şüphesiz başka nedenlerle öldürüldü. Ancak onu öldürenlerin bu suikasttan sağladıkları bir yan getiri de söz konusu “Boşluk” oldu sanırım.) Bu zincir bir kere koptu. Kim bilir bugün yaşasaydı daha hangi araştırmalara imza atmış, hangi olayların üzerine gitmiş ve neleri aydınlatmış olacaktı. Bunu hayal etmek bile üzücü… Velhasıl, Türk bağımsız aydın-gazeteci geleneği  Uğur Mumcu ile çok önemli bir kayıp vermiştir. Bugün bile eğer yeri doldurulamıyorsa varın verilen zararı siz hesap edin.  Saygıyla anıyoruz…  

Önceki ve Sonraki Yazılar