Abdullah Ağırkan

Abdullah Ağırkan

ETNİK NUFUS YAPISI BOZULUYOR

Asırlar önce Türklerin yerleşik yaşama geçişini sağlayan Anadolu toprakları için 21. yüzyılda da durum değişiyor. Geleneksel sosyal yapıların dışında farklı sosyo kültürel oluşumlar doğuyor ve bu durum ciddi sosyal sorunlara gebe. Ana omurgayı besleyen Türkler-Kürtler – Lazlar –Çerkezler ve cumhuriyetin ilk yıllarında gelen balkan halkları. Bu temel unsurlar aslında geleneksel bir sürecin içinde evrimleşerek kaynaştılar. Ancak Son 20 yılda yaklaşık 10 milyon düzensiz göçün olduğu Türkiye sınır illerinde sosyal dokuda %45 civarında değişim mevcut. Bu ani yoğun göçler sosyal, siyasal düzlemde ciddi sorunlar içinde barındırmaktadır. Bu yıkıcı bir göç…

Yıkıcı göç!  

Göç İdaresi Genel Müdürlüğü’ne göre net olmayan rakamla Türkiye’de bulunan 5 milyon yabancı vatandaşın 3 milyon 701 bin 584’ünü Suriyeli vatandaşlar oluşturuyor. Bu rakamın 53 bin 611’i Türkiye’nin 5 ilinde bulunan toplam 7 barınma merkezinde yaşamlarını sürdürüyor. Diğerleri ise sayıları değişmekle birlikte Türkiye’nin 81 iline dağılmış durumda. Kayıtlı 530 bin 234 Suriyelinin yaşadığı İstanbul en yoğun Suriyeli nüfusunun bulunduğu il olurken Gaziantep (455.702 kişi) ikinci sırada yer alıyor. Hatay ise 436 bin 472 kayıtlı Suriyeli nüfusu ile üçüncü sırada bulunuyor. Urfa, Adana, Mersin, Bursa, İzmir, Konya ve Kilis bu illeri izliyor.

Geçici koruma kapsamındaki Suriyelilerin 1 milyon 991 bin 54’ü erkek, 1 milyon 710 bin 530’u ise kadın. Toplam rakamın 2 milyon 807 bin 220’sini 19-65 yaş aralığındaki bireyler oluşturuyor. 19 Ağustos itibariyle Suriyeli erkekler toplam Suriyeli sığınmacı sayısının yüzde 53,8’ini oluşturuyor. Suriyeli kadınların oranı ise yüzde 46,2. Yani Suriyeli erkeklerin sayısı Suriyeli kadınların sayısından 280 bin 524 kişi fazla. Erkek-kadın sayısı arasındaki en büyük fark ise 70 bin 142 kişi ile 19-24 yaş aralığında. Yaş aralığı artıkça bu fark azalıyor. 55 üzeri yaş aralıklarında kadınların sayısının erkeklerden daha fazla olduğu görülüyor. Türkiye’ye sığınan kayıtlı Suriyelilerin yaş ortalaması ise 22,2. Yani ağırlıklı olarak genç Suriyeli sığınmacı barındırıyor Türkiye.
Suriyeli sığınmacılardaki bu genç nüfus eğitimde de kendini gösteriyor. Milli Eğitim Bakanlığı tarafından 1 Kasım 2020 tarihinde açıklanan rakamlara göre 2018- 2020 arası devlet üniversitelerinde 73 bin 570 Suriyeli öğrenci okumuş. Bakanlığın 30 Haziran 2020 itibariyle yayınladığı verilere göre ise anaokulunda 35 bin 553, ilkokulda 338 bin 807, ortaokulda 222 bin 703 ve lisede 89 bin 518 Suriyeli öğrencinin eğitim gördüğü görülüyor.

Kayıt dışı 1.5 milyona yakın Suriyeli çalışıyor

Türkiye’de kayıt altına alınan istihdam oluşturmak için Suriyeli sığınmacıların çalışma izni almaları gerekiyor. Suriyeli sığınmacılarının işverenlerinin çalışma iznine başvurma hakkı bulunuyor.

Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’nın 2019 verilerine göre Türkiye’de 31 bin 185 kişiye çalışma izni verildi ve bu rakam giderek artıyor. Ticaret Bakanlığı verileri ise en az bir ortağı Suriye uyruklu olan şirket sayısının 15 bin 159 olduğunu gösteriyor. Fakat Türkiye’de bu haktan yeterince yararlanılmadığı görülüyor, resmi veriler olmasa bile yapılan pek çok saha araştırması hali hazırda Türkiye’de 1 milyon Suriyelinin kayıt dışı çalıştığı yönünde bulgular içeriyor.

Bu nedenle hem hali hazırdaki Suriyeli göçmenler hem de son dönemde Afgan ağırlıklı düzensiz göçlerin artması kayıt altındaki istihdam için tehdit olarak görülüyor. Mevsimlik işçiler nedeniyle tarımda yıllardır kayıt dışılık sorunu ile uğraşan Türkiye’de bugün sadece tarım sektöründe değil ucuz işgücü tercih eden işverenler ve hayatlarını devam ettirmek adına düşük ücretle çalışmayı göze alan göçmenler nedeniyle inşaat, tekstil ve hatta sanayi sektöründe bile kayıtdışılık artıyor. Aynı zamanda Türkiye’de iş kuran Suriyeli göçmenler de yine Suriyeli göçmenleri kayıtdışı olarak çalıştırıyor. Bu da Türkiye için ekonomik anlamda ciddi bir kayıp yaratıyor.

2013'ten beri artan kaçak göç hareketi var

Son dönemde göçmen sorunu çok sık gündeme gelmekle birlikte Göç İdaresi Genel Müdürlüğü tarafından kayıt altına alınan veriler, aslında kaçak göçmen sorunun yeni olmadığını ve yıllardır Türkiye’nin bu tür kaçak girişlere maruz kaldığını gösteriyor. Hatta 2019 yılı şimdilik en yoğun kaçak girişlerin yaşandığı yıl olarak kayıtlara geçmiş durumda. Göç İdaresi Genel Müdürlüğü verilerine göre

Türkiye’de yakalanan düzensiz göçmen sayılarında 2013- 2019 yılları arasında her yıl yükselen bir grafik söz konusu. 454 bin 662 göçmenin yakalandığı 2019 yılı 2005 yılından bu yana Türkiye’ye en fazla kaçak girişin yapıldığı yıl. 2020 yılında ise bu rakam 122 binlere düştü. 2021 yılı için 19 Ağustos tarihine kadar yakalanan düzensiz göçmen sayısı ise 86 bin 785.

Göç İdaresi'nin verileri "Afganlar yeni değil" 500 bin mevcut zaten 

Ülkeye kaçak olarak giren göçmenlerin uyruklarına bakıldığında -19 Ağustos 2021’e kadar- 36 bin 985 kişi ile Afganlar ilk sırada yer alıyor. Ardından 12 bin 328 kişi ile Suriyeliler geliyor. Liste; Pakistan (9 bin 272), Özbekistan (3 bin 50) ve Irak (2 bin 681) diye devam ediyor.

Yıl sonunda bu rakam ne olur bilinmemekle birlikte yakalanan düzensiz göçmenlerin uyrukları incelendiğinde Afgan göçmenlerin Türkiye’de yeni olmadığı dikkat çekiyor. 2014 yılında 12 bin 248 Afganistan uyruklu kaçak göçmen yakalanmış Türkiye’de. Bu rakam ertesi yıl 35 bin 921’e yükselmiş, 2018’de 100 binli rakamları aşmış ve 2019’da 201 bin 437’ye çıkmış. 2020’de ise 50 binli rakamlara düşmüş. 2021’in ilk altı ayında ise 25 bin 643 Afgan yakalanmış Türkiye’de. Bu rakamların tamamı Göç İdaresi tarafından yayımlanan resmi veriler.

Devlet sorumlu olmalı 

Her devlet kendi sosyal doksunu koruma ve ileriki sürece taşıma sorumluluğu taşımalıdır. İşsizlik, sosyal sorunlar ve diğer asayiş sorunları vb noktada ciddi anlamda sorunların olduğu malum. Cumhuriyetin temel değerleri kesinlikle korunmalıdır. Türkiye daha fazla düzensiz göçle farklı bir sürece savrulmaya açık hale geliyor. Devletin bu noktada genel bir yol haritası olması zorunludur. 
Bu gelecekte varlık ve yokluk meselesine dönüşmeye açık. 

 

 

Önceki ve Sonraki Yazılar