Abdullah Ağırkan

Abdullah Ağırkan

ÖLEN BİR TOPLUM ÜZERİNE

Türkiye gerçek anlamda ölen toplumsal yapılara örnek teşkil etmektedir. Öylesine derin bir ölümdür ki sosyolojik anlamda vaka düzeyindedir. Dini, etnik, kadın – erkek ilişkisi, üretim ve sömürü olgusu gibi pek çok açıdan değerlendirdiği takdirde önümüze devasa bir yozlaşmış kültür bozukluğu çıkmaktadır…

Liberal piyasa ekonomisi ve dinin iç içe geçişi ile meydana gelen şey tam anlamıyla ölen bir kültürün resimdir. Kadın bedeninin metaya-mala dönüştürüldüğü liberal piyasada “kişiliksiz bireyler topluluğu üretilmektedir her saat, her dakika.”

Etnik düzlemde ırkçılık olabildiğine piyasa ekonomisinin can damarı, olmazsa olmazına dönüştürülüyor. Artık özgür yurttaşlık meselesi salt kâğıt üzerinde kalmış bir argüman olarak durmaktadır. Yabancı düşmanlığı olabildiğine yükselirken, birey değersiz bir nesneye dönüşüyor. Düşmanlıkları besleyen kapitalist sistem derin uçurumlar açmakta toplumlar arasında.

Üretim ilişkilerinde sömürü her geçen gün daha şiddetli saldırmaya devam ederken yoksullar daha yoksul, zenginler daha da semirmektedir. İşçiyi, köylüyü, memuru savunacak sendikal örgütler giderek çürümekte ve her geçen gün daha da kötüye evirilmektedir…

Ucuz iş gücü, göçmen işçiler bahanesiyle üretimde sömürü olgusu olabildiğine daha da şiddetli hale dönüşmekte.

Kadın –Erkek ilişkisi kapitalist Pazar ekonomisinin aracı, ekonomi bir despotik araca dönüşerek ilişkileri çürütmektedir. Sevgi, bağlılık, aşk kavramları “Pazar ekonomi için reklam replikleri demektir artık.” Boşanma oranlarındaki artışın içindeki derin uçurum sevgisizlik, hoşgörüden yoksunluk ve dibine kadar para, mal, mülk tutkusudur.

Artık sevgi salt üretimden gelen güce değil, sömürü ve sömürü aygıtlarından doğan vahşi güce teslimdir.

Diziler ölen toplumsal yapıyı normalleştirme araçları, kadın ve erkek ilişkisindeki çöküşün simgeleridir…

Kısacası Kapitalist sistem ölürken…

İnsanlığı da öldürmektedir.

Kapitalizm, özel mülkiyetin üretim araçlarının önemli bir bölümüne sahip olduğu veya işlettiği; yatırım, dağılım, gelir, üretim, mal ve hizmet fiyatlarının piyasa ekonomisini belirlediği sosyal ve ekonomik sistemdir.

Kapitalizm, ciddi anlamda insanlar arasında sosyal ve ekonomik eşitsizliklere yol açar. M. Weber, Kapitalizmin ekonomiyi rasyonelleştirdiğini, verimliliğin ve üretkenliğin en üst seviyeye çıkarıldığını söyler.

Weber, Kapitalizmin insanlık tarihinin en gelişmiş ve en karmaşık ekonomik sistemi olduğunu söylemiştir. K. Marx, Kapitalizmin üretici güçler ve üretim ilişkilerinin belirli bir tarihsel anda ki biçimini belirlediğini söyler.

Meta, meta fetişizmi gibi kavramlar ortaya koyar.

Kapitalizm bir meta üretimi sistemidir, bu yapısı gereği her şeyi metalaştırır, her şey para aracılığıyla kullanım değerinin ötesinde değişim değeri dolayısıyla da üretilir.

Kapitalist sistem her şeyi çürüterek metaya dönüştürmektedir.

Her şeyi çürüten bu sistemin panzehiri adalet, özgürlük ve kardeşliktir.

Umdun şafağı…

Mesela ölümün yakın bir zamanda kapınızda olacağına kanaat getirdiniz ve yaşınızda bir hayli genç umutsuz-mutsuz olur içe kapanırsınız pek çok insan gibi değil mi?

İşte tam bu noktada 25 yaşında kas erimesinden dolayı aramızdan ayrılan şair Hüseyin KILIÇ aklıma geliyor…

Ve umudu büyütmeliyiz diyorum…

Bir Somun Ekmek

Merhaba halkım

Sımsıcak

Bir somun gibi

Sunuyorum size

Umut türkülerini

Haykırın şimdi

Hiç susmadan

Özgürlük türkülerini

Hüseyin KILIÇ

Önceki ve Sonraki Yazılar