Abdullah Ağırkan

Abdullah Ağırkan

Ruhunu Satan “Ulusalcı” Kafa

Demokratik siyasetin egemen olması için çaba sarf eden tüm kurum ve kesimlerin ortak kaygısı daha yaşanılır bir ülke inşa etmektir. Daha yaşanılır bir ülke için çaba sarf etmek için de bedellerin ödetildiği bir dönemden geçiyoruz…

Çok uzun zamandır varlığını belli temeller üstünden güden ve bu güttüğü kesimleri bir düşman paranoyası içine hapseden akıl, bugün gene üstten demokratik siyaseti felç eden bir tavırla siyaset yapıyor.

Demokratik siyasetin olmazsa olmazı eşit yarış olduğunu bilen üst akıl, eşit yarışa ket vuruyor, izin vermiyor, engelliyor. Anayasal olarak seçim süreçleri ve propaganda faaliyeti güvence altına alınmıştır oysa…

HDP, demokratik siyasetin varlığından öte, demokratik gerçekliğin sınanılır yeridir. Bir partiyi kara propaganda ile gömmeniz süreçleri bitirmez. 

Legal siyasetin kapılarını kapatmak ülkenin gerçekliğine, hayrına olmadığı gibi birliğine de ciddi zarardır şüphesiz. Toptancı bir akılla düşmanlık ve öteleme anlayışı, ülkenin bu zor sürecine katkı değil üstelik milli birliğinin zedelenmesidir.

Meydanlardan yükselen seslerin ülke gerçeği ve küresel siyasetin iç dengeleri içinden nerelere evrileceği ve bu evrilmenin kime hizmet edeceği meselesi son derece kritik ipuçları taşımaktadır. Küresel aktörlerin iç dengeleri kontrolü ve bu sürecin lehine kullanımı tarihsel bir gerçektir.

Bu gerçeklerin kavranması, yanı başımızda devam eden Suriye iç savaşının örnekleri bakımından ders alınması ve demokratik siyasetin önünü açmanın hayati bir anlam taşıdığını anlamak zorundayız.
HDP düşmanlığı, bir kimlik siyaseti açısından son derece kritik yanları olan ve bu tarafıyla da ciddi riskleri olan kapıyı aralamaktır. Geleneksel siyasetin dışında bir kimlik siyaseti içinde bilinen yapıların varlığı ve bu varlığın yok sayılması, sahada ciddi yansımaların olacağı görülmelidir. 

HDP onca baskıya rağmen hala belli bir coğrafyada birinci parti, batıda üçüncü parti, 6 milyon seçmeni ve de on milyona yakın vatandaşın birinci siyasal temsiliyet yeri olarak varlığını sürdürmektedir. Oy kullanma yaşı gelmemiş, oy kullanmayan kitle ile birlikte 10 milyon etki alanı ve de belli bir etnik kimliğin yansıması bakımından ciddi bir etki alanı olduğunu unutmamak gerekir.

Böylesi bir durumda milli birlik ile öteleme siyasetini iyi değerlendirmenin hayati bir önem taşıdığı aşikâr ortadadır. Demokratik siyasetin varlığı, şiddetin önünü kesmesi bakımından caydırıcı güç olarak sonuna kadar açılmalıdır.

HDP düşmanlığı üstünden siyaset yapan tüm siyasal partilerin ortak kaygısı (milli birlik ise şayet, bu milli birlik ancak adil siyaset yarışıyla mümkün olur.) 

Demokratik siyaset kanallarının açılması ülkenin geleceğine ciddi bir yatırım olmanın ötesinde, ülkenin geleceğine ve de gerçekten de bekasına katkıdır.

Politik rekabetin olmadığı bir süreç, bu durumu şüphesiz farklı bir sürecin kapısına iteceğinden demokratik siyasetin varlığına katkı bugünün en hayati görevidir…

Bu görevinin tüm kesimlere düştüğü de ortadadır.

Ancak CHP, tarihsel kurucu rolü itibariyle ve son süreçlerin ışığında yerelde ve genelde yaşanılan seçimler gözetilerek daha kapsamlı bir süreç organize etmelidir. 

Ulusal düzlemde birliğin güvencesi şüphesiz! 

Demokratik Anayasadır. 
 

Önceki ve Sonraki Yazılar