Ali Osman Aktaş

Ali Osman Aktaş

FUTBOL VAR

Yüz yıldan uzun bir süredir futbolu bütün spor dallarından daha popüler ve tutulur yapan temel özelliğinin sahada görülenin çoğu kez skora yansımamış olmasıydı.

Tek kale oynanan maçlarda bile küçücük bir hatayla sonuç ibresinin rakip takıma döndüğü binlerce belki de milyonlarca maçları izledik gördük ya da duyduk.

Futbolu böylesine izlenir ve de coşkuyla takip edilir ve hatta heyecanla da kitleleri peşinden sürükleyen yanının da işte her zaman bu maç içerisinde saniyenin onda biri durumlarında dahi yaşanılan bu küçük hataların açtığı büyük sonuçlardı.

Sonuçları oluşturan futbolcular bunları ise skora yansıtan hakemlerdi.

İşte futbolu da böylesine temaşa oyunu yapan, futbolcuları, taraftarları ve kulüpleri hakemlerin bu kararlarının ve de hataların sonuçlarına göre oluşturulan katlanabilme psikolojisiydi.

Futbol kütlelerin stres attığı kitle psikolojisinin topyekûn birlikte boşaldığı bir spor dalıydı.

Öfkenin sevincin mutluluğun ve acıların yönelim hedefi de ya futbolculardı ya da hakemlerdi.

Hakem hata yapacak taraftarlar saç baş yolacak ama nihayetinde ise kaderine razı olacak mücadelesine devam edecekti.

Çünkü hakemin dediği dedik ve kararı da asla değişmeyecek bir kuraldı.

Ta ki 2018 yılına kadar.

Top çizgiyi geçti mi geçmedi mi ofsayt mıydı değil miydi pozisyon kesin penaltıydı tarzı nihayetsiz söylemler futbolda ezelden beri var olan tartışmaların bir başka boyutuydu. Ama FİFA bu sorunu çözmek için başka bir tartışmayı da beraberinde getirecek yeni bir uygulamayı ulusal liglere ve futbol organizasyonlarına dâhil edince ilk başlardaki mutluluk zamanla yerini öfkeye bırakır oldu.

Futbola VAR sistemi getirildi.

Böylelikle bütün bu sonu gelmez tartışmaların önünü kapatacak, hakemlerin yorumlama iradesine tahakküm koyacak ve ona doğrusunu gösterecek bir video asistan sistemi getirildi. Bu sisteme göre muallakta olan muğlak ya da anlaşılamayacak pozisyonlar defalarca videoda ileri geri sarılarak izlenilecek ve doğrusu neyse hakeme iletilecekti.

VAR yani (Video Assistant Referee) video hakem sistemi bütün pozisyonları defalarca izleyip santimetresine varacak kadar ofsayt çizgisi çekerek ya da gol çizgisini gösterip golü ofsayt diyerek iptal ediyor ya da top çizgiyi geçti diyerek gol kararını hakeme dikte ettiriyordu.

Ama unutulan bir şey vardı.

Futbolun insani boyutu.

Çünkü futbolda asli olan ani olayların ani hakem kararlarıydı.

Hakemin futbolu bilip bilmemesiydi önemli olan. Hakemde olması gereken ve ona göre de değer ölçütü oluşturan üç temel kural vardı.

Görme, yorumlama ve karar verme iradesi.

Hakemler bu üç iradeye göre maç içerisinde kararlarını verip ona göre de yeterli olup olmaması kitleler tarafından değerlendirilirken ve ona göre de sonu gelmez tartışmaların önünü açarken şimdi ise VAR sistemi hakemlere sadece monitör görüntüsüne göre karar verme seçeneğini sunuyor.

Kısaca hakemi aslına refüze eden bir sistem VAR sistemi.

Oysaki futbolun temel yaşama ve var olma gayesi hakemlerin oyun içerisindeki psikolojisi ile görüp yorumlaması ve idrak edebilme kabiliyetiydi.

Minimum müdahalede maksimum fayda üzerine kurulu olan VAR sistemi zamanla tüm oyun üzerindeki egemenliğini kuvvetle sağlar hale geldi.

VAR sistemi iki yıl içerisinde geliştikçe ve maçlarda bazı kulüplerin istekleri dışında kararlar oluşturdukça futbolun zenginleri eski MHK ve FEDERASYONLARDA olan gücünü bu sefer VAR üzerinde oluşturmaya başladılar. Bunun akabinde de VAR sistemini kendi egemenliğinde kullanabilecek bir oligarşik futbol üst yapı kurulunu da oluşturdular. Bu daha da tehlikeli bir durum arz etmeye başladı.

Çünkü VAR en azından hakemin tarafsızlığına karşı bir kalkan olarak emekçi takımların savunucusu gibi görünürken birdenbire onları öğüten bir canavara dönüşmeye başladı.

Yüzyıllık zaman içerisinde güçlü ve zengin takımlarca zayıf ve yetersiz takımların hakem mafyası tarafından ezildiği varsayılarak emeğinin karşılığını alamayan takımların Robin Hood’u gibi gösterilerek VAR’a karşı bir sempati oluşturulsa da zaman içerisinde kurgulanan VAR sistemi üst yapı denetimciliği, futboldan çok şeyler aldığı gibi VAR’ın güvenilirliğini de ortadan kaldırdı.

VAR sisteminin görüntü monitörlerinden gelen milimetrik görüntüler sayesinde gol atmakta zorlanan ve sistem içerisinde devamlı suretle engellenmeye çalışılan takımların gollerinin iptal edilmesi, pozisyonlarda gösterilemeyen kartların monitörlerden gelen ikazlarla hakeme refere edilmesi aslında emekçi takımların hiç de yararına gelişen bir süreç oluşturmadı.

Madalyonun diğer bir tarafı vardı ve o taraf da emekçi ve alnının teriyle maç kazanmaya çalışan futbol takımlarının aleyhine işleyen bir süreç oluşturdu.

VAR sistemi sürprizleri engelledi.

VAR sistemi futbolun heyecan veren hakem-futbolcu-taraftar üçgeninde var olan üç temel ayaklardan ikisini kırdı.

Taraftar ve hakem ikilisi ayrıldı futbolcu ve monitör ikilisi geliştirdi.

Artık hakemler yorumlamıyor, düşünemiyor ve karar veremiyor.

Onların yerine VAR konuşuyordu.

Böylelikle bir yandan hakemlerin kendilerine olan güvenleri zayıflatılırken diğer taraftan da Demoklesi’n kılıcı gibi VAR sistemi tepelerinde bir zangoç tokmağı şeklinde sallanıp durur oldu.

Üstelik Türk Futbol Ligi’nde VAR’a çağırılıp da kararı değiştirilen hakemin notundan puan eksiltmesi gibi ucube bir kural varken hakemler eskiye nazarla daha da bir MHK'lere ve de Federasyonlara gebe kalır hale geldi.

Artık futbolun beşiği sayılan İngiltere’de VAR sistemi tartışılır hale geldi.

Çünkü futbolun bu soğuk ülkesinde bile maçların bu derece sevimsizleştirilmesine İngilizler dahi katlanamaz oldu.

Evet, futbolu istiyoruz ama insani boyutlu olan futbolu istiyoruz.

Anlık kararların anlık hakem yorumlarının saç baş yolduran kararlarının sonuçlarıyla…

Böyle sonuçlarda Trabzonspor için en az on maç sayılabilir. Bir önceki yazımda skorun her zaman Trabzonspor'un oyun zenginliğine yansımadığını belirttiğimde buna atıf yapmak istemiştim.
Kale direklerinin ikişer santim daha içerde olması hep Trabzonspor'un rakiplerine yaradı.
Ya özgüvenlerinin çok yüksek oluşu ya da çok kısa zamanda çok şeyler yapılmak istenmesi pasların doğru adrese gitmediği gibi rakiplerce süpürülmesi Trabzonspor'da gereksiz bir panik havası oluşturdu bu maçta.

Futbol olarak sahada aslında pek de bir şey yapamayan Kayserispor'a yaradı bu gereksiz pas kayıpları pası var baskısı var presi var ama bir şey eksikti bizim horoncularda. Sanki kemençeyle adımların uyumsuzluğu gibi sık sara mı yapalım yoksa üç adım mı atalım bir türlü o dengeyi sağlayamıyorlardı.
Demek ki Trabzonspor'a büyük takım yenmek yaramıyor. Bir önceki dev maçlarda oynanan büyük oyunlar sonraki takımlarda nedense kaybolup gidiyor. Ya buna oksijen dengesizliği neden oluyor ya da gevşemenin verdiği sıkıntılar sebep oluyordu. Ama yine de bir gerçek var ki Trabzonspor alması gereken maçları ne hikmetse alamıyor.

Önceki ve Sonraki Yazılar