Ali Rıza Özkan

Ali Rıza Özkan

BU BİR 14 ŞUBAT YAZISI DEĞİLDİR!

Bundan tam 69 yıl önce yaşanmış bir aşk öyküsü anlatacağım sizlere. İçinde aşk olduğu kadar sinema da var. Hatta, bu aşkın tamamiyle sinemadan doğduğunu ve beslendiğini iddia etmek, yanlış olmaz.

Ama, önce size kahramanımı tanıtayım. İsmi Faruk Kenç. 1910 yılında Bingazi’de doğan Faruk Kenç, sinemayı tiyatrocuların elinden kurtaran yönetmen olarak bilinir. Sahibi olduğu İstanbul Film ile, Türk sinemasının pek çok ilklerini hayata geçirmiş Kenç tam bir sinema aşığıdır.

Faruk Kenç’in oldukça renkli bir ailesi vardı. Babası 2. Abdülhamid’in en güvendiği yaverlerinden Nâzım Bey, annesi ise İttihat ve Terakki’nin liderlerinden, Sultan Abdülmecit’in torunu Naciye Sultan’la evlenince imparatorluğun kaderinde birinci dereceden rol oynamış olan Enver Paşa’nın ablası Hasene Killigil’di. Üvey teyzesinin eşi Halil Kamil Bey ise, Türk Sineması’nın ilk özel şirketlerinden Ha-Ka Film’in kurucusudur.

Daha lise yıllarında Faruk Kenç’in kalbinde büyüyen sinema aşkı onu önce eniştesinin şirketine, ardından Almanya’ya sürükler. Münih’te Bavyera Devlet Fotoğrafçılık Okulu (Bayerische Staatslehranstalt für Lichtbildwesen)’nu bitirip, Türkiye’ye döner. 1938’de ‘Doğu Manevraları’ adlı bir belgesel çalıştığı söylense de, bu konuda geriye kalmış bir film bulunmamaktadır. Kenç aynı yıl aramızdan ayrılan Mustafa Kemal Atatürk’ün cenaze törenlerini filme çeken ekip içerisinde de görev almıştır.

Faruk Kenç 1939’da ‘Taş Parçası’ adlı Reşat Nuri Güntekin’in oyununu sinemaya uyarlayarak ilk filmini çeker. Ertesi yıl çektiği ilk Türk polisiyesi ‘Yılmaz Ali’ sinemada Muhsin Ertuğrul egemenliğinin sona erdiği film olarak gösterilir. Sessiz çekilen filmlere sonradan stüdyoda ses kayıtları yapılarak eklenen bir yöntemle 1942’de çektiği ‘Dertli Pınar’ ise Türk Sineması’nda dublajlı filmler dönemini başlatır.

Bir süre evli de kaldığı Belgin Doruk, Ayhan Işık, Kadir Savun, Sadri Alışık gibi sayısız oyuncuyu sinemaya kazandıran Faruk Kenç 1951 yılının 14 Şubat günü önce karakola, sonra da adliyeye sevk edilmişti. İşte yazımızın konusu da bir aşk gününde sinema aşığı birisinin başına gelenler…

Kahramanmaraş’ta sıradan bir gün…

Aslında, bir süre önce şehre İstanbul’dan gelen filmcilerin getirdiği hareketliliği saymazsak, Kahramanmaraş’ta 14 Şubat 1951 tarihi de sıradan bir gün olarak kayıtlara geçecekti. Ne var ki, bir yıldır şehirde görev yapan vali Mustafa Rauf İnan için gün endişelenme günüydü.

Vali İnan her zamanki gibi, sabahın erken saatlerinde makamına geçerken, kalede göndere çekilmiş yabancı bir bayrak görmüştü. Biraz araştırınca, İstanbullu filmcilerin kalede çekimde olduklarını ve Fransız bayrağını direğe çekenlerin de onlar olduğunu öğrenmişti. Maraş’ın kurtuluşu hakkında bir film çeken ekip, Fransızların şehirden nasıl kovulduğunu da sahnelemek istemişti.

Üstelik, kaleye Fransız bayrağının asıldığını gören ahali de önce tepki göstermiş. Ancak, bunun sadece film olduğunu, Maraş direnişinin filmde anlatıldığını öğrenince, halktan da filme katılanlar, yardımcı olanlar çoğalmıştı. Bunu da öğrendiğinde, Vali beyin sabrı taştı!

Enver Paşa’nın yeğeni göz göre göre, koca ülkenin uluslararası itibarının ayaklar altına alınmasına sebep olacaktı. Tam da Batı ile ilişkilerimiz düzelme yoluna girmişken, Türkiye’nin yeri batı demokrasisidir, diye beyanat veren Başvekil’in onca çabası bir filmle berhava olacaktı. Buna müsaade edemezdi. Derhal kâtibi çağırıp, Adliye’ye bir dilekçe hazırlattı.

“Çekilen filmlere el konulmasına, ekibin muhafaza altına alınıp, adreslerinin tespit edilerek şehri terk etmelerinin sağlanmasına, “yabancı bir dost milletin bayrağına hürmetsizlik ve Bayrak Kanunu’na muhalefet” gerekçesiyle ilgili kanun maddeleri uygulanarak sorumlular hakkında gereğinin yapılmasına…”

Senaryosunu Mustafa Kemal’i “mazlum Asya'nın kahhar kılıncı” olarak betimleyen Behçet Kemal Çağlar’ın yazdığı ve Faruk Kenç’in yönettiği ‘Kendini Kurtaran Şehir - Şanlı Maraş” filminin başoyuncuları Sadri Alışık ve Münevver Coşkun’du. İkili aynı zamanda filmdeki müzikleri de okudular. Kurtuluş Savaşı’nda düşman işgalinden kurtularak Maraş’ın kahramanlaşmasını anlatan filmden bir yıl önce de Kenç, Çakırcalı Mehmet Efe’nin filmini çekmişti.

Anadolu halkının Kurtuluş Savaşı destanlarının sinemaya aktarılmasında öncü rol oynamış olan Faruk Kenç şimdi, Maraş valisi tarafından “yabancı bir dost milletin bayrağına hürmetsizlik ve Bayrak Kanunu’na muhalefet” ile suçlanıyordu. Cumhuriyet’in devrimci kadrolarının yerini Batı emperyalizmine bel bağlayanlar almıştı!

Neyse ki, Adliye’de Vali beyin endişelerine itibar edecek tıynette bir hâkim yoktu. Faruk Kenç ve ekibi serbest bırakıldılar ve filmi tamamladılar. ‘Kendini Kurtaran Şehir’ aynı yıl, 3 Mart’ta gösterime sokuldu. Faruk Kenç’in sinema ve vatan aşkı galip gelmişti!

Her Kahramanmaraş kurtuluş günü olan 12 Şubat’ta şehirde gösterilen ‘Kendini Kurtaran Şehir’ filminin bir de kaybolma ve uzun yıllar sonra yeniden belediye deposunda bulunma hikâyesi de vardır, ama onu da sonra anlatırız.

Kendini Kurtaran Şehir – Şanlı Maraş

Yönetmen: Faruk Kenç

Senarist: Behçet Kemal Çağlar

Görüntü Yönetmeni: Enver Burçkin

Oyuncular: Münevver Coşkun, Sadri Alışık, Pola Morelli, Vedat Karaokçu,

Türkiye, 1951, 100’

Filmi şu bağlantıdan izleyebilirsiniz: https://www.youtube.com/watch?v=6qkrLOmElgc

Önceki ve Sonraki Yazılar