Ali Rıza Özkan

Ali Rıza Özkan

CAMİLERDE NAMAZ DERHAL ERTELENMELİDİR

Merakla okuyorum, arıyorum; ‘Müslüman’ kimlikle yazan bir köşe yazarından, bir İslâm âliminden ışık bekliyorum: Nafile!

Hiçbirisi, evet hiçbirisi, salgın nedeniyle camilerde namaz kılmayı ertelememiz gerektiğini yazmıyor. Doğrusunu, söyleyelim: Yazamıyor!

CESUR OLAMAYAN AYDIN OLAMAZ

Türkiye’nin ‘islâmcı aydınlarının’ sefaletidir, bu! Hâlbuki, mütedeyyin ve sağ kesimler de olmak üzere, özellikle de sosyal medyada çok çetin bir tartışma sürüyor. Vakit namazlarını camilerde kılagelen büyük çoğunluk, salgın nedeniyle ara verilmesi gerektiği görüşünde.

DİYANET’İN AYRICALIĞI NEDİR?

Dünyayı tehdit eden bir salgınla karşı karşıyayız. Salgın hastalıklara karşı başarının teminatı, hastalığın kontrol altına alınmasıdır. Dolayısıyla, karantina; yani, salgının bulaştığı toplulukların diğer toplum üyeleri ile temasının yalıtılması, önlenmesi, başarılı olabilmek için hayati derecede önemlidir.

Bu ne demektir? Farklı insan topluluklarının bir araya gelmesinin önlenmesi demektir. Türkiye’de herkes bu durumun bilincinde ve bu kurala uymak için azamî gayret gösteriyor. Fakat, bir kurum hariç: Diyanet İşleri Başkanlığı!

DİYANET SÜREKLİ RESMİ MAKAMLARI YANILTMA PEŞİNDE

Gelin, Perşembe gününden beri olanlara bakarak, bir analiz yapalım.

1. Diyanet İşleri Başkanlığı yayınladığı Cuma hutbesinde, topluluk halinde namaz kılmaktan kaçınmak hususuna hiç değinmedi.

2. Din İşleri Yüksek Kurulu yayınladığı duyuruda, tam tersine “cemaatle kılınan Cuma namazının farz olduğu” vurgusu yaptı.

3. Aynı bildiride, hangi durumlarda namaz kılınmayabileceğine de yer verildi. Bu tanımlamalara göre, ancak hastalık yayıldıktan sonra veya hastanede ölüm döşeğinde namaz kılınmasından vaz geçilebiliyordu!

4. Bazı yayın organları, DİYK bildirisini yanlış yorumlayarak, Diyanet’in Cuma namazı kılınmayabileceğini haberleştirmesi üzerine, Diyanet İşleri Başkanlığı Özel Kalem Müdürü Hasan Güçlü tarafından bu haberler yalanlandı ve yukarıda belirttiğim hususlar vurgulandı.

DİYANET TÜRKİYE’YE KARŞI

Aslında, devletin tepesinde ciddi bir mücadelenin de varlığını gösteren bu açıklamaların ertesinde, en önemli konu umreden döneceklerin ne olacağı idi. Diyanet’e göre çözüm, umrecilerin evlerinde 14 gün dinlenmesi ve ziyaretçi kabul etmemesiydi. Nitekim, Erbaş’ın sosyal medya hesabından 15 Mart gece yarısı, saat 01.19’da yayınladığı mesaj da buna yönelikti.

Ancak, durumun ciddiyetinin farkında olmayan ve belki de kendi iktidar gücünü göstermeye odaklanmış Erbaş’ı devre dışı bırakarak, salgın hastalıklarla mücadele ederken yapılması gerekeni yapmaya karar verenler de vardı.

Erbaş geceyarısı derin uykudayken, umreciler için en pratik çözüm olarak öğrenci yurtları boşaltıldı, umreciler hazırlıklar sürerken havalimanında bekletildi ve ardından hepsi kendileri için belirlenmiş öğrenci yurtlarına nakledildi.

DİYANET DİRENİYOR

Erbaş uykusundan uyandıktan sonra, uzun süre kendine gelememiş olmalı ki, umrecilere ‘Peygamber topraklarından hoş geldiniz’, mesajı dahi yayınlayamadı. Ancak, bin bir zorlukla öğleden sonra Diyanet resmi hesabından yayınlanan mesajı ‘retweet’ etmekle yetinebildi!

İlginç olan şuydu ki, Cumhurbaşkanlığı talimatlarına ve Sağlık Bakanlığının koyduğu kurallara uyacaklarını ilan ettikleri söz konusu bildiride dahi, camilerde namazı değil, ‘cemaatle kılmayı’ erteliyorlardı. Hatta, bildiriye, kendilerince uyanıklık yaparak, ‘münferiden namaz kılmak isteyenler için’ camilerin açık tutulacağı da eklenmişti!

Fotoğrafa bakılırsa, Diyanet camileri açık tutmak için direniyordu! Soru, Diyanet kime karşı direniyordu?

CUMHURBAŞKANLIĞI MAKAMINA SORULAR

Madem ki, DİB doğrudan Cumhurbaşkanlığı’na bağlı, o halde sorumuzu da doğrudan Cumhurbaşkanlığı makamına soralım:

1.Bütün Türkiye’nin, tüm Bakanlıklarıyla, kurumlarıyla uymak zorunda kaldığı, uymazsa salgının önlemeyeceği ve ölümlerin artacağı bilinci ile davrandığı durumda, bu kurala Diyanet İşleri Başkanlığı’nın uymaması bilginiz dâhilinde midir?

2. Diyanet İşleri Başkanlığı’nın Müslümanların toplu bir araya geldiği mekanları, yani camileri kapatmayışının ardındaki gâye, maksat nedir?

3.Camilerin kapatılmayışı günah/sevap amellerine göre değerlendiriliyorsa; Suudi Arabistan camilerde namaz kılmayı salgın tehlikesi geçinceye kadar erteleyerek günah mı işlemiş oluyor?

4. Bizim Suudi Arabistan’ın aldığı kararı alamayışımızı nasıl değerlendiriyorsunuz?

DİYANET MİLLİ GÜVENLİK SORUNUDUR

Tüm bu olanları akıl ile, bilim ile, mantık ile ve hatta iman ile açıklamak mümkün değildir. Yapılanlara bakılırsa, dünyayı kasıp kavuran salgın hastalığı direnerek ülkeye sokmayan bilimcilerin, devlet kurumlarının karşısında, adeta salgını ülkeye sokmak için çalışan bir Diyanet vardır!

Diyanet, ülkenin, devletin ve halkın çıkarlarını, mutluluğunu düşünmüyor. Tam tersine, büyük bir sorumsuzluk içerisinde, salgının yayılması için yüksek çaba gösteriyor.

Daha önce de vurguladım, Milli Güvenlik Kurumu bu durumu ciddiyetle ele almalıdır. Türkiye bir savaşa girse, başka bir toplumsal afetle yüz yüze kalsa, Diyanet’in güvenebileceğimiz bir kurum haline gelmesi için neler yapılmalıdır, noktasında derhal bir çalışma başlatılmalıdır.

İlk iş olarak, camilerde namaz kılınması derhal ertelenmelidir!

Önceki ve Sonraki Yazılar