Atilla Köprülüoğlu
Adı, sesi, yeri dolmaz bir sanat devi; TUNCEL KURTİZ
"Biz dünyayı değiştirmek için yola çıktık
Olmadı, dünyayı değiştiremedik
Dünyayı değiştiremedik ama dünya da bizi değiştiremedi."
****
Cumhuriyet kurtuluştu, umuttu..."
****
"Derine hep derine kazıyoruz
Nerede o çağımızın altın kalbi
Üzerimizde ağır bir yeryüzü
Gökyüzünden uzakta
Çok uzakta..."
****
“Ben tarafsız değilim!
Açık seçik taraf tutuyorum.
Yobazlığa, ırkçılığa karşıyım.
İnsanların sömürülmesine, savaşa karşıyım.
Sevgiden, kardeşlikten yanayım.”
****
O; inandıklarının peşinde koşan, her zeminde sıkı
muhalifliğini dile getiren, tutkularıylayaşayan bir cesurdu...
Portresinin yanında yazdığı gibi koca bir çınardı!
Yüzündeki her çizgiye binlerce anlam yüklemişti.
Dokunmasa da ellerinin sıcaklığı gözlerinden
hissedilen paslanmaz bir yürekti!..
Hep gönlümüzdeydi eşsiz kişiliğiyle benzersiz oyunculuğuyla!..
****
On yıl olmuş gideli.
Sanki dün gibi dün!
Sararmış 27 Eylül'dü kaybettiğimizde Tuncel Kurtiz Usta’yı...
Yeni kuşağın bir TV dizisindeki tiplemesi ‘Ramiz Dayı’ ile
ilk kez keşfettiğini sandığı...
‘Yeğen’ diye başlayan replikleri ile ünlü
Kiminde, “Bazen hayat seni öyle zorlar ki yeğenim
yolun başında kimdin, unutursun…”,
bazen de “Mesele ölmek değil, dost bildiğin en güvendiğin
adamın eliyle ölmekmiş mesele” diyen Kurtiz’i!..
Oysa; ömründen 54 yıl vermişti tiyatromuza, sinemamıza, şiire…
Tuncel Baba gökten zembille inmemişti ki!..
****
1960’lardan itibaren sinemamızın önemli yapıtlarına
imza atmış, önemli tiyatro oyunlarında üstün performans göstermişti.
TV dizilerindeki başarısı da olgunluk yıllarına denk gelmişti.
Çünkü;
okuyor,
okutuyordu durmaksızın…
Okumaz/Okumayı sevmez toplumumuzda “bilginin güç olduğuna”
hep inanmış Usta’nın setlerde; senaristlere bile okuduğu kitapları verdiğini,
bazı replikleri önerdiğini öğreniyoruz meslektaşlarından.
****
Yılmaz Özdil ölümünde yazmıştı...
"Hayatını yazmış, kitap yapmış, teee 2004 senesinde
piyasaya çıkarmış, adı 'Bölük Pörçük',
sadece iki bin adet basılmış, 2013 senesinde hâlâ bitmemiş o iki bin kitap iyi mi...
Üstelik “çoğunu ben sattım” diye gülüyordu.
Röportajı yapan gazeteci 'Ezel dizisinden sonra da satılmadı mı?' diye sorunca, şu acı cevabı veriyordu:
'Ramiz Dayı' diye kitap çıkarmıyorum ki!”
****
Bir anekdot Sıddık Akbayır'dan..
Gençlik yıllarında İstanbul'da İETT'de çalışır Tuncel Baba.
Kurumun başında ünlü yazar Orhan Hançerlioğlu vardır.
Onu işe almıştır.
Görevi de Bebek semtinde gece yanmayan sokak lâmbalarını rapor etmektir.
Her gece sokaklarda "başı hep yukarıda" dolaşmaktadır(!)
Öyle bir köşebaşında lâmba vardır ki iki günde bir tamir edilse de kontrola gittiğinde bozuktur.
Araştırır ve öğrenir; o köşe aşıkların buluşma noktasıdır!
Aşıklar kırıyordur loş olsun diye...
Ama rapor etmesi de şarttır lâmbayı.
Bir süre sonra bakar, lâmba hep yanmaktadır.
Anlar aşkın hep karanlıkları sevdiğini...
Tutar yerden bir taş alır o kırar ampulu!...
Çünkü o da aşık olmuştur!..
****
Bir TV röportajındandır şu sözleri;
“Ben solcuyum.
Doğa, çevre dostuyum arkadaş!
Özdemir Asaf, Kenterler, Münir Özkul, Cahit Irgat’la
Yürüdüm; yol aldım…
Yılmaz Güney ile Tarabya’daki bodrum katında
dostluğa temel attık, ölünceye kadar hiç ayrılmadık.
‘Halk için Sanattır rotam!…”
****
Yine Bir tv söyleşisinde çok yakışan
tok sesiyle şöyle demişti Büyük Usta;
‘’Belki bahar ülkesine açılan kapıdır ölüm!’’
Baharda veda etmedi, aşık olduğu güzün en güzel ayında yüreğimizi yaktı.
Adı da sesi de unutulmaz,
yeri asla dolmaza;
Özlem ve saygıyla.
****
Ne güzel yazmış ardından meslektaşı ve dostu Orhan Aydın;
"Şapkan bende ihtiyar..
10 yıl olmuş gideli.. bıraktığın boşlukta açan kır çiçekleri, zeytin ormanları, üzüm bağları, şiirler,
türküler ve ceviz ağaçlarıyla sarmaş dolaş begonviller var..."
Hasret kaldık onun gibi yüreği güzel insanlara...
Bir söyleşide
"hava soğuduğunda, insan gölge veren ağaçları unutur " demişti ama biz seni unutmadık
Tuncel Usta unutmadık...
#TuncelKurtiz