Dr. Aybars Akoğlu

Dr. Aybars Akoğlu

BAŞKA BİR ÜLKEDE YAŞAYAMAM

Bugüne dek 28 farklı ülkeyi ziyaret etme, anı biriktirme şansım oldu. Her defasında ülkeme dönerken, Türkiye’nin doğal güzellikleri, tarihi geçmişiyle çok farklı bir ülke olduğunu hissettim. Bu ülkede yaşamanın büyük bir şans olduğuna şükrederken bir o kadar da bu şansın farkında olmadığımıza üzüldüm.

            Son zamanlarda bu ülkeye değer katabilecek çok vasıflı insanlar yurtdışına göç etmenin bir yolunu ararken, sosyal medyada ülkemizde yaşanılan trajikomik olaylara atılan başlık genelde ‘başka bir ülkede yaşayamam’ oluyor. Gerçekten atalarımızdan miras cennet parçası bu vatandan uzaklaşmak bir kurtuluş mudur? Yirminci yüzyılın ikinci yarısından sonra, hele ki Amerika tabanlı 12 Eylül darbesi ile Ortadoğu batağının bir parçası haline getirilen kaderimizi yaşamak mecburiyetimiz midir?

            Dış güçler sadece bugünün değil geçmişimizin de hep bir gerçeği olmuş. Dış güçlere karşı en büyük direniş Mustafa Kemal ve Kuvvayi Milliyenin gösterdiği direniştir. Onların cesareti, vatan sevgisi, vizyonu ile dış güçlerden bağımsız bir ülke kazanılmıştır. O kahraman insanlar başaramasaydı, bize kalan küçük bir coğrafya, yani iç Anadolu’ya sıkışmış, Tacikistan, Afganistan kıvamında dış güçlerin istediği gibi at koşturduğu bir ülke olacaktı. Başta Hatay meselesindeki tutumu ve kazanımları ile Atatürk’ün kurduğu Türkiye Cumhuriyeti tam bağımsız bir ülke olmayı başarmıştı.

            İkinci dünya savaşının sonlanmasıyla dünyada iki kutuplu bir denge oluşturuldu. Komünist Sovyetler Birliğinin dibindeki bir ülke, ülke halkının çoğunluğunun dini hassasiyeti sömürülerek, siyasal İslam kavramı oluşturularak, Amerika Birleşik Devletleri’nin ileri karakolu haline getirildi. Soğuk savaş yılları ile birlikte Türkiye dış güçlerin kaderini belirlemesine boyun eğdi. Eğitime dış güçler karar verdi, nereye yatırım yapıp nasıl bir siyasi çizgi izleyeceğimize onlar karar verdi.

            Dünyada birçok ülkede güçlenen 68 kuşağının evrensel kriterleri ve hayat felsefesi tam bağımsız Türkiye hayalini yeniden canlandırdı. Bu rüzgardan güç kazanan Bülent Ecevit ve sosyal demokrasi iktidara geldi. Yine tam bağımsız Türkiye, 1974 yılında kendi uluslararası haklarını kullanmaya cesaret göstererek Kıbrıs’a müdahale etmeyi ve orada yaşanılan zülüm ve işgale son verdi. Elbette o dış güçler bunu karşılıksız bırakmadı ve 1980 darbesini hazırlayarak ülkenin tekrar yönetimlerinde ve kararlarında güç sahibi oldu.

            1980 darbesinin getirdiği en büyük bela, ABD’nin Orta Doğu coğrafyası için Komünizmin antidotu olarak gördüğü yeşil kuşak projesi yani siyasal İslam oldu. 1980 darbesi ile ülke Avrupa’nın ilerici dünya görüşünden koparılarak Orta doğunun bağnaz çekişmelerine mahkum edildi. İşin üzücü yanı eğitimde yaşanılan erozyon, bu işgale direnmeyi bırakın, destek olmayı görev edinen kitleleri hazırladı. Arap baharı olarak adlandırılan Amerikan kışkırtması eylemlerle de 2010’lu yıllardan itibaren Orta doğulu insanlar ülkemize aktarılarak bu dönüşüm daha da somutlaştırıldı.

            Aslında yazıya başlarken yazmak istediklerim apayrı şeylerdi. Ülkede her gün yaşanan bir krize mizahi bir yazı yazma niyetindeydim. Ama içimdeki korku, ülkem için endişem ağır bastı. Dış güçler denilen varlıklar kimin yanında? Mevcut iktidara onlar mı can veriyor, yoksa muhalefeti onlar mı palazlandırıyor? Bana göre iktidarı, muhalefeti tüm iplerimiz onların elinde. Altılı masa için yazdığım endişe yazımı arşivde bulabilirsiniz. Meral Akşener’in cuma günkü çıkışı bu endişemin önemli kanıtlarından. Ülke değişmez etnik kimlikler, bireye özel olması gereken dini inanışlar üzerinden siyaset yapıyor ve kamplaşıyor. Oysa birçok farklılıkların bir arada bulunduğu Anadolu coğrafyasında farklılıklarımız değil, benzerliklerimiz bizi örgütlemeli ve bizi biz yapmalı. Bu söylemi dile getiren lider de bu ülkenin tam bağımsız olabilmesi için tek adaydır.

Evet, ben başka bir ülkede yaşayamam. Ama bu ülke bizim ülkemiz olmalı, hepimizin. Bunu da kendime bir not olsun diye sizlerle paylaşıyorum.

Önceki ve Sonraki Yazılar