Dr. Aybars Akoğlu

Dr. Aybars Akoğlu

BATI CEPHESİNDE YENİ BİR ŞEY YOK

On yaşındaki oğlum Utku belki de benden aldığı özellikleriyle yaşıtlarına göre tarihe çok daha meraklı. Sosyal medyada Osmanlı tarihi ve dünya savaşlarına ilgisi sebebiyle bol bol tarih linki izler, sorduğu sorularla da bazen beni köşeye sıkıştırır. 2. Dünya savaşı ile ilgili sorduğu bir soruya bir türlü onu tatmin edecek cevabı bulamamıştım. ‘Neden Türkiye 2.Dünya Savaşına katılmadı?’ ve ‘Savaşı kazansaydık, şimdi oniki adalar başta olmak üzere yeni topraklarımız olurdu’ Israrla verdiğim tüm yanıtlar onu tatmin etmiyordu. On yaşında bir çocuğun dünyasında savaşlar bilgisayar oyunlarından çok da farklı değildi.

Batı Cephesinde Yeni Bir Şey Yok,  Erich Maria Remarque'ın 1929 tarihli aynı adlı romanından uyarlanan 2022 yapımı Alman epik savaş karşıtı bir film olarak Netflix platformunda yer alıyor. 17 yaşındaki Paul, 1.Dünya Savaşında Batı Cephesine katılır. Siperlerin korkunç gerçekliği yüzüne çarpınca, ilk baştaki heyecanı çok geçmeden paramparça olur.

Her ne kadar film 18 yaş üstü olarak uyarıda bulunmuş olsa da, savaşın korkunçluğunu, zalimliğini, insanın zayıflığını o kadar güzel aktarabilmişti ki oğluma savaşın kapkara olan yüzünü anlatabilmenin en etkili yolunun belki de bununla yüzleşmek olduğuna karar verdim. Türkiye 2.Dünya savaşına girmiş olsaydı, insanlarımız, babalarımız, dedelerimiz böyle savaşmak zorunda kalacaktı ve belki de biz hiç olmayacaktık. Bilgisayar oyunlarındaki savaş sahnelerini gerçek insanların yaşadığı bir filmde görmek ve bu filmin gerçek olaylardan çekilmiş olması Utku’nun savaş hevesini bastırmaya yetti. Neyse ki filmin tamamını olmasa da bazı sahnelerini ona izletmem yeni bir savaş karşıtı bireyin şekillenmesine yardımcı oldu.

Film sadece onu değil beni de çok etkiledi. 1. Dünya Savaşında 17 milyon insan hayatını kaybetmişti. Tüm ülkeler içinde savaşta toplam nüfusunun en yüksek oranını Osmanlı yitirmişti. Nüfusun yüzde onüçünü şehit vermiştik. Savaşın baş aktörü Almanya topraklarında hiç çatışma olmamıştı. Alman toprakları işgal edilmemişti. Savaşı kaybedeceklerini anladıkları anda barış anlaşması yapmışlardı. Bizim Mondoros’ta yitirdiğimiz her şey gibi Almanlar da Versay anlaşmasında büyük tavizler vermek zorunda kalmıştı. Bizim topraklarımızda savaş yıkım yapmış, savaşın acımasız yüzüyle yüzleşmek zorunda kalmıştık. Alman halkı kendi topraklarında savaş yaşamadığı için yenilgiyi bir türlü kabullenemediler ve bu inkar ve politikacıların oluşturduğu yenilgiyi onları arkadan hançerleyen Yahudiler ve Solcular yüzünden olduğu algısı, Hitler’i ve 2.dünya savaşını doğurdu.

Batı Cephesinde savaş 1.dünya savaşının aktif devam ettiği 4 yıl boyunca 1914-18 arasında kesintisiz sürdü. Bu cephede 3.5 milyon insan hayatını kaybetti. Dört yıl süren ve bu kadar insanın yitimine sebep olan savaşta iki taraf da 400 metre ileri gidemedi. 4 yıl boyunca sınır hiç değişmedi. Savaşın sonunda bu cephede değişen tek şey gencecik insanların hayatlarıydı.

Batı Cephesinde değişen bir şey yok da ülkemizde var mı? Savaş naraları atan, milliyetçi söylemlerle kendini vatansever sayan ama belki de vatana en büyük zararı verecek olanlar bugün Suriye, Irak yarın Yunanistan öteki gün tüm dünya, herkese savaş ilan etme derdinde. Belli ki bu naraları atan insanlar ve ataları savaş görmemiş, savaşın yıkıcı yönünü yaşamamışlar. Vatanı sevmek savaş çığlıkları atmak değil, vatanı tüm oluşumları ile sevmek ve bu bütünlüğü korumak demektir. Umarım bir gün bunu savaşa girmeye gerek kalmadan anlarlar.

           

 

 

Önceki ve Sonraki Yazılar