Dr. Aybars Akoğlu

Dr. Aybars Akoğlu

BİLİM AÇIKÇA UYARIYOR

Deprem kader midir? Yazımın başlığını son anda değiştirme kararı aldım. Çünkü bu yazı siyasal bir söylem için yazılmadı. Hele bu sorunun anlamsızlığını tartışmayı hiç hedefe almadı. Bu yazının amacı ülke ekonomisinin yüzde 65’inin yer aldığı İstanbul’da yakınlaşan deprem için bilim adamlarının avazları çıktığı kadar haykırdığını en azından dostlarım aracılığıyla duymayanlara ulaştırmaktır. Sizlerle paylaşacağım bilgileri okuduğum andan itibaren İstanbul depreminin kaçınılmazlığını kabullenmiş durumdayım.

İstanbul’un en eski tarihi sembollerinden olan Ayasofya’nın kubbesi tarihi belgeler incelendiğinde üç yıkılmış. Büyük depremlerin etkisiyle yıkılan kubbenin yıkım tarihleri ilginç. İlk kayıt MS 557’de, ikincisi 989’da ve son olarak ise 1509’da. Sizlerin de hemen fark edebildiği gibi yaklaşık beş yüzyılda bir Ayasofya’nın kubbesini yıkacak kadar büyük bir deprem oluyor İstanbul’da. Son depremden bugüne 514 yıl geçmiş. Deprem bilimi uyarıyor.

İşin daha ilginç ve korkutucu yanı ise İzmit depremleri. İstanbul depremlerinden her birinden önce MS 553, MS 976 ve MS 1490 yıllarında büyük depremler gerçekleştiği tarihi kayıtlarda var. Yine bu bölgede beş yüzyılda bir depremler olduğu görülürken bu depremlerin sonuncusu 17 Ağustos 1999’da gerçekleşti. İlk üç İzmit depreminden sırasıyla 4, 13 ve 24 yıl sonra yıkıcı İstanbul depremi gerçekleşmiş. 17 Ağustos depreminden bugüne kadar 24 yıl geçtiğine göre İstanbul depreminin çok yakınlaştığını kabul etmeliyiz.

Olası bir İstanbul depreminde 60bin binanın yıkılacağı öngörülüyor. Ülke ekonomisinin kalbinin, canının attığı bölgede yaşanabilecek bir felaket ülkenin geleceğini de tehdit eder duruma gelecek. Bir önceki seçimde iktidarın dile getirdiği ‘Ülkenin bekası’ söylemi aslında bu olası depreme hazırlıklı olmayla ilgilidir.

Olası İstanbul depremine önlem olarak bir an önce bu bölgede binalar depreme hazırlıklı şekilde dönüşüme uğratılmalıdır. Ama bana göre bir o kadar önemlisi de ülkenin geleceğini belirleyebilecek bazı stratejik fabrika ve sanayi şirketlerinin deprem riskinin daha az olduğu bölgelere transferidir. Ülke kendi geleceğinin sigortası olan kurumları olası depremden uzaklaştırmalıdır.

Son yüzyılda dünyada şiddeti 9.0’dan büyük beş deprem yaşanmıştır. ‘Asrın felaketi’ tabirini bu sebeple yadırgıyorum. Bu bizim gelen tehlikeye kör kalışımız, önlem alamayışımızdır. Bu büyük depremleri yaşayan insanlar kendi şehirlerine sahip çıkmış, kendi şehirlerini ve yaralarını bilimsel bilgilere göre sarmışlardır. Bizim de bir an önce bu şehirlerimizin doğasını ve insanını koruyarak bilime uygun yeniden şehir planlarını hayata geçirmemiz zorunludur. Özellikle tarihi miras yapıların aslına uygun şekilde yeniden ayağa kaldırılması bu kentler için tarihi görevimizdir.

Önceki ve Sonraki Yazılar