Dr. Aybars Akoğlu

Dr. Aybars Akoğlu

ÜLKEM İÇİN BÜYÜK ŞANS: HALUK LEVENT

‘Sanatsız kalan bir milletin hayat damarlarından biri kopmuş demektir’ sözü Atatürk’ün en bilinen sözlerindendir. Çağımız dünyasında sanatçılar içinde bulundukları topluluklara ve dünyaya sadece sanat üreterek değil birçok yardım ve iyilik organizasyonlarında öncülük etmeleriyle de hayat veriyorlar.

6 Şubat depremi öncesi yazmayı planladığım bu yazıda Hint sinema tarihinin en etkileyici figürü Aamir Khan başroldeydi. Yardımsever kimliği ile tanınan Aamir Khan, Hint toplumunda bazıları politik krize dönüşmüş çeşitli sosyal problemlere çözüm arayan evrensel bir sanatçı. Bu amaçla hazırladığı televizyon programı ‘Doğru Her Zaman Kazanır’ ile bu sosyal sorunlara çözüm aramaktadır. Hindistan halkının, onun gibi iyilik üreten ve insan kardeşliği ve hoşgörüsünü tüm ulusa ve dünyaya anlatmayı ilke edinmiş bir sanatçıya sahip oldukları için ne kadar şanslı olduklarını ve ülkemizin de bu yönde topluma ışık tutacak sanatçılara ihtiyacı olduğu düşüncesini dostlarıma paylaşmak istiyordum. Aamir Khan’ın ülkemizde bir nevi paralel ismi Ahbap derneği aracılığıyla yıllarca yüzlerce mazlumun derdine derman olmuş Haluk Levent ve arkadaşlarının olabileceğini iddia edecektim.

Aamir Khan başarılı kariyeri yanında, 2011 ve 2014 yıllarında Unicef Ulusal Barış Elçisi seçilmiştir. Aynı onurun yaptığı insanüstü fedakarlık ve iyiliklerle ve 6 Şubat depreminde acılarımızı sarmak için kendini paralayan Haluk Levent’in de yaşamasını en büyük dileklerimden biri haline geldi. Ben bu dileği hissederken, yüreği kapkara bazı insanların o ve arkadaşlarına attığı çirkefler ise en büyük üzüntüm.

Khan kendi çocukluğunu babasının yapımcılığını yaptığı filmlerin başarısızlığı ve yaşadığı finansal problemler sebebiyle "zorlu bir dönem" olarak tanımlamaktadır; " Günde en az 30 kez kredi ödemeleri için aranıyorduk." diyen Khan o günlerde okul taksitlerinin ödenememesi riski ile karşı karşıyaymış. Belki de kendisinin eşsiz iyilikseverliğinin psikolojik temelinde, üstün empati yeteneği ile zorda kalanlara yardım olabilir. Bazen zorluklar iyilikler doğurabilir. Haluk Levent’in de geçmiş zorlukları bugünkü iyilik tutumunun kaynağı olabilir.

Haluk Levent ile yollarımız iki defa kesişti. 2000 yılında oynanan Altay- Galatasaray maçında Altay tribünlerinde kendisini gördüğümde gözlerime inanamamıştım. Ben de dahil tribünde neredeyse herkesle kucaklaşabilecek kadar çok enerjisi vardı. İkincisinde, geçen yıl Ahbap derneğinin yardımcı olmak istediği bir genç için bizzat kendisi aramıştı beni. Hatta ilk başta bunun bir telefon şakası olmasından endişe etmiştim. Yine o kadar mütevazi, yine o kadar candandı. Kendisine yıllar önce Altay tribünlerinde ilk tanışmamızdan bahsettiğimde gülerek ‘Ben her zaman mazlumların yanındayım, o zaman da öyle davranmışım’ demişti. Altay’ın Kuvayi Milliyenin takımı olduğunu ve bu yıl büyük ihtimalle süper ligden büyük borç ile küme düşeceğinden endişe ettiğimi söylediğimde yine gülerek ‘küme düşerseniz daha da mazlum olursunuz. O zaman söz Altay için bir konser vereceğim’ demişti. Sıcaktı, candandı, dosttu. En önemlisi insandı.

Toplumlar barındırdıkları özel insanlar sayesinde gelecek nesillere güçlenerek evriliyor. Siyasetçilerden umudunu yitiren halklar sanatçıların ışığına güveniyor, onların ışığıyla doğruyu, gerçeği bulmaya gayret ediyorlar. Aamir Khan ülkesinin geriliği içerisinde karanlıkta çok mum yakmış bir kahraman. Bugünlerde de Haluk Levent içimizdeki karanlığa mum yakmaya gayret eden bir kahraman. Nice Haluk Levent’in var olacağı ülkem çok daha aydınlık çok da insan sevgisi ile bezenecek. İyi ki var.

Önceki ve Sonraki Yazılar